TMK'nın 194. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın sicil kaydı üzerine konulan aile konutu şerhinin evlilik birliğinin devamı süresince hukuki netice doğuracağı, taşınmazın eşlerin paylı mülkiyetinde bulunmasının aile konutu şerhi yönünden bir öneminin bulunmadığı, evliliğin son bulması ile şerhin sağladığı hakların ortadan kalkacağı tartışmasızdır. Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden biri ayrı yaşama hakkı nedeniyle konutu terketse bile bu durum, konutun, aile konutu olma niteliğini ortadan kaldırmaz. Ancak, boşanma kararının kesinleşme sinden itibaren, Türk Medeni Kanunu'nun 683. ve Anayasa'nın 35. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkı karşısında, şerhin şeklen var olması hüküm ifade etmez....
TMK'nın 194. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın sicil kaydı üzerine konulan aile konutu şerhinin evlilik birliğinin devamı süresince hukuki netice doğuracağı, taşınmazın eşlerin paylı mülkiyetinde bulunmasının aile konutu şerhi yönünden bir öneminin bulunmadığı, evliliğin son bulması ile şerhin sağladığı hakların ortadan kalkacağı tartışmasızdır. Boşanma davası açıldıktan sonra eşlerden biri ayrı yaşama hakkı nedeniyle konutu terketse bile bu durum, konutun, aile konutu olma niteliğini ortadan kaldırmaz. Ancak, boşanma kararının kesinleşme sinden itibaren, Türk Medeni Kanunu'nun 683. ve Anayasa'nın 35. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkı karşısında, şerhin şeklen var olması hüküm ifade etmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil - Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın dava konusu taşınmazın Türkiye'de kullandıkları aile konutu olduğunu ve rızası alınmadan davalı erkek eş ... tarafından diğer davalıya satıldığını iddia ederek, taşınmazın 3. kişi adına olan tapu kaydının iptali ile davalı erkek eş adına tescilini ve aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; taraflarca açılan her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı - karşı davalı erkeğin yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesine, anne ile aralarında şahsi ilişki tesisine, davalı - karşı davacı kadın lehine 10.000 TL maddi 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalı - karşı davacı kadın lehine aylık 350 TL tedbir 1.000 TL yoksulluk nafakasına, bilirkişi raporlarında belirtilen ziynet eşyası ve çeyiz eşyasının davacı karşı davalıdan alınıp, davalı karşı davacıya verilmesine, bunun mümkün olmaması halinde ziynet eşyası yönünden 30.07.2020 tarihi itibariyle 91.209,00 TL'nin; çeyiz eşyası yönünden ise, 1.195,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsiline, bu yöndeki sair talep ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine, Aile konutu şerhi yönünden tarafların fiili olarak talep edilen yerde oturmamaları, aile...
Diğer taraftan; davacının, dava konusu eski taşınmazın yıkılacak olması nedeniyle başka bir eve taşındığı, davalının da bu tarihten daha önce taraflar arasında oluşan geçimsizlik nedeniyle aile konutu olan müşterek konuttan ayrılarak, kızı ile birlikte yaşadığı, ayrı yaşamaya başlamadan önce dava konusu eski taşınmazda birlikte oturdukları ve bu yerin aile konutu vasfını taşıdığı, erkeğin tek taraflı karar ile aile konutundan ayrılıp, başka yere taşınması evlilik birliğinin devam ettiği de dikkate alındığında eski taşınmazın aile konutu olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Bununla birlikte daha önce tek bir taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunmakta iken bu taşınmazın yıkılıp, yeni bina yapılmasından sonra 3 ayrı bağımsız bölüm üzerine aile konutu şerhi işlenmiş olup, birden fazla taşınmazın aile konutu olarak belirlenmesi de mümkün değildir....
Somut olayda davacı, davalılardan ...ile evli olduğu ve boşanma davcalarının halen devam ettiği, fiilen birlikte oldukları dönemde satın alınan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmazın boşanma davası devam ederken muvazaalı olarak diğer davalılara satıldığı, amacın kendisinden mal kaçırmak olduğu iddiasıyla taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini ve taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiştir. Talep aile konutuna ilişkin olduğundan, bu durumda uyuşmazlığın Aile Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ...2. Aile Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2019 NUMARASI : 2018/1660 ESAS - 2019/953 KARAR DAVA KONUSU : Aile Konutu Şerhi Konulması KARAR : Taraflar arasındaki boşanma ve aile konutu şerhi konulması davasının yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında, taraflarca istinaf talebinde bulunulmakla, Dairemizin 2020/306 Esas numarasına kaydı yapıldı. 2020/306 Esas numarası altında yapılan incelemede, davacının aile konutu şerhi konulması davasının tefrikine karar verildiği ve tefrik işlemi akabinde Dairemizin 2022/83 Esas numarasına kaydının yapıldığı anlaşıldı. Evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü....
No:1/2 D-2 Esenler İstanbul adresinde ikamet ettiklerini, bu konutun aile konutu olduğunu, boşanma davası açmadan öncede davalının aile konutunu satmak ve davacıyı sokağa atmak ile tehdit ettiğini, satmaya çalıştığını, müvekkilinin Esenler Tapu Müdürlüğüne müracaat ederek dava konusu taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasını talep ettiğini, Tapu Müdürlüğünün davalının bu konutta ikamet etmediği sebebi ile aile konutu şerhi konulmasının mümkün olunmadığını bildirdiğini, başvuru ve verilen cevabı dilekçe ekinde ibraz ettiklerini, davalının müşterek konutta ikamet ettiğinin sabit olduğunu, davalının, davacının haklarını bertaraf etmek için ikametgahını müşterek konuta almadığını belirterek, dava konusu taşınmazın muvazaalı şekilde devrinin önlenmesi amacıyla tedbiren aile konutu şerhi tesisine, dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir tesisine, TMK'nın 194 maddesi gereğince aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalı-karşı davacı kadının; erkek adına kayıtlı bulunan taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebinin kabulüne karar verilmiştir (TMK.md.194). Dava konusu taşınmazın aile konutu olma özelliği taraflar arasındaki evliliğin devamı süresince devam eder. Erkek tarafından açılan davanın kabulü ile tarafların boşanmasına ilişkin verilen kararda hükmün boşanmaya ilişkin bölümü, davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmemekle kesinleşmiş ve taraflar arasındaki evlilik birliği boşanma ile sona ermiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar, nafakalar, velayet ve aile konutu şerhi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....