Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı erkeğin mal paylaşımı talebi hakkında hüküm kurulmamasına ilişkin temyiz sebebine hasren yapılan incelemede; Davacı erkek eş; 12.07.2017 tarihli dava dilekçesi ile davalı kadın eşe, TMK m. 166/1 ve 2’de yazılı evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedeniyle boşanma davası ve yine aynı kanunun 202.vd. maddeleri gereğince eşler arasındaki mal rejimine dayalı alacak davası açmıştır. Mal rejiminden doğan bu istem; boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, nispi harca tabi ayrı bir dava olarak, eşler arasında ki mal rejiminin sona ermesine bağlı talep edilebilir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin; boşanma davasının reddine karar verilmiş ancak mal rejimine dayalı alacak davası hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmamıştır....
Mahkemesinde açılan ve 03.02.2007 tarihinde kesinleşen, mal rejiminin tasfiyesini de içeren boşanma ilamının eldeki davada kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı tespit edilemediğinden davalı vekilinin taşınmazlara ilişkin yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddine, Ancak, davalı vekilinin bankada bulunan paraya ilişkin karar düzeltme itirazlarına gelince; taraflar arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/1 maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı 17.08.2006 tarihinde sona ermiştir. Yabancı Mahkeme kararı tenfiz edilmeden taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi istenmeyecek ise de, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Hukuk Usulü Kanunu'nun 59. maddesi uyarınca yabancı mahkemenin kararı geçmişe etkili olarak hüküm ifade edecektir. Anılan yasa maddesi uyarınca taraflar arasındaki mal rejiminin yabancı mahkemede açılan boşanma dava tarihi olan 17.08.2006 tarihinde sona erdiğinin kabulü gereklidir. Davaya konu ......
in duruşmada “davalı ile boşanma ve ferilerinde anlaştık, buna göre davalıdan herhangi bir şekilde ziynet, eşya, maddi, manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası talebim yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece hükmün 3.bendinde “tarafların birbirlerinden tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, ziynet ve eşya talepleri olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına” ve 8. bendinde “5 maddeden ibaret bila tarihli protokolün aynen tasdikine ve kararın eki sayılmasına” karar verildiği belirlenmiştir....
Boşanma davasının açıldığı 16.3.2010 tarihinde mal rejimi son bulmuştur. Yerel mahkeme tarafından karara gerekçe yapılan ve yanların boşanmalarına ilişkin kesinleşen mahkeme ilamının kapsamında onaylandığı görülen anlaşmalı boşanma protokolün 7. maddesi: “taraflar müşterek mallarının paylaşımı konusunda ortak bir mutabakata varmış ve paylaşımı gerçekleştirmişlerdir. Bu nedenle birbirlerinden mal paylaşımına ilişkin olarak bir talepte bulunmayacaklarını taahhüt ederler.” biçimdedir. İşbu protokol, az yukarda değinildiği üzere, boşanma dava dosyasının duruşmasında taraflara okunmuş, yanlar herhangi bir baskı altında kalmaksızın işbu sözleşmeyi imzaladıklarını hakim huzurunda HUMK'nun 151. maddesi uyarınca onaylamışlardır....
incelenebilmesi eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde mümkündür.Evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesi halinde mal rejimi buna ilişkin davanın dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK. 225/2)....
TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca; kabul ile sonuçlanması koşuluyla boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle eşler arasındaki mal rejimi sona erer. Başka anlatımla; açılan boşanma davasının kabul ile sonuçlanması mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davanın görülebilirlik koşuludur. Somut olayda, taraflar arasında görülen Ankara 8. Aile Mahkemesinin 2007/414 Esas 2008/217 Karar sayılı boşanma davası 25.02.2008 tarihli boşanma kararı ile sonuçlanmış, süresi içinde temyiz edilmeyerek 16.5.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Her ne kadar; temyize konu eldeki davanın karar tarihi itibariyle anılan boşanma kararı henüz kesinleşmediği anlaşılmakta ise de; kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değildir....
Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince (6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Tasfiye davasında, mal rejiminin sona ermemiş ve sona erdirecek davanın da henüz açılmamış olduğunun anlaşılması durumunda ise davanın görülebilirlik ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davacı vekiller tarafından yürütülen katılma alacağı davası henüz boşanma davası sonuçlanmadan açılmış, boşanma davası da feragat ile sonuçlanmıştır....
Taraflar 29.8.1984 tarihinde evlenmiş, 21.7.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 20.1.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.). Öncelikle davalı tarafından taraflar arasındaki mal rejiminin ilk boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erdiği iddia edilmekte ise de dosya arasına getirtilen dosyalar incelendiğinde, davacısı Mehtap olan 14.10.2003 tarihinde açılan boşanma davasında Kadıköy 1....
Aile Mahkemesi' nin 2009/84 Esas sayılı dava dosyasında açılan boşanma, 20.000.00.TL maddi ve 30.000.00.TL manevi tazminat, 1.000.00.TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 1.580.00.TL bedelli ziynet eşyası ve 15.000.00.TL değerli mal rejiminin tasfiyesi davasında davalıyı temsil ettiğini, tazminat, yıllık nafaka yönünden kurtardığı miktarların %15'i ve mal rejiminin tasfiye talebi yönünden tespit edilecek dava değerinin %15'i oranında vekalet ücretinin ödenmesi hususunda şifahi olarak davalı ile anlaştığını, davalının açtığı boşanma davasının reddine, karşı açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı aleyhine 4.000.00.TL maddi tazminat aylık 200.00.TL tedbir ve yoksulluk nafakası, aylık 150.00.TL iştirak nafakası, 730.00.TL ziynet eşyası bedelinin tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine, mal rejimi talebinin ayrılmasına karar verildiğini, davalıyı toplam 66.650.00.TL bedel ödemekten kurtardığını, ayrılan mal rejimi davası devam ederken davalının 23.06.2011 tarihinde...
Somut olaya gelince; eşler, ilk olarak 23.07.1993 tarihinde evlenmiş, 10.10.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlar; daha sonra 04.06.2012 tarihinde ikinci kez evlenmişler ve 08.05.2013 tarihinde açılan boşanma davası ile boşanmışlardır. Eşler boşanıp tekrar evlenmiş iseler; mal rejimi her bir boşanma davasının dava tarihinden geçerli olarak sona erer ve her bir evlilik dönemindeki mal rejimi ayrı ayrı tasfiyeye tabidir. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Tasfiyeye konu 3351 ada 4 parsel 2 nolu bağımsız bölüm eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu ilk evlilik döneminde 13.03.2009 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m)....