WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 28.06.2019 tarih ve 2018/1113 Esas, 2019/590 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında görülen boşanma davasının 06.09.2016 tarihli duruşmasında davacının "...ortak haneyi tasfiye ettik, ziynet ve mal paylaşımına dayalı hiçbir hak ve iddiam yoktur..." biçiminde beyanda bulunarak beyanını imzaladığı, tarafların imzalı beyanlarında kullandıkları "Mal" ifadesinin Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre mal rejiminin tasfiyesini de kapsadığı, bahsedilen "Mal" tabirinden mal varlıklarına ilişkin ayni ve kişisel hakların tamamının anlaşılması gerektiği, tarafların boşanma koşullarını karşılıklı bu şekilde kabul ettikleri, bu kabulden sonra davacının sanki bu yönde bir anlaşma yapılmamış gibi taşınmaz üzerinden tasfiye talebinde bulunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup hakkın kötüye kullanılmasının hukuken korunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. B....

    Mahkemece Mal rejimin tasfiyesi davasının boşanma davasından önce açıldığı bu nedenle kanunda belirtilen dava şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın USULDEN REDDİNE karar verilmiş ise de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; kural olarak, boşanma kararı kesinleşmedikçe mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilemez. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tasfiye gündeme gelir. Ne var ki, usul ekonomisi gözetilerek henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması öteden beri Yargıtayın uyguladığı bir ilkedir. Direnme kararı üzerine Hukuk Genel Kuruluna intikal eden bir dava nedeniyle, Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2012 tarihli ve 2012/8- 268 Esas, 2012/420 sayılı kararında, mal rejimi davasında, boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerektiğine karar verilmiştir....

    , tarafların ekonomik sosyal durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları, belirlenen kusur durumu dikkate alındığında, davacı kadın tarafından TMK'nun 169, 175, 174/1- 2 maddeleri uyarınca talep edilen tedbir- yoksulluk ve boşanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat yönünden verilen kararın toplanan delillere, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır....

    CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafla ile dava dilekçesinde belirtildiği gibi------boşanma davamız sürerken------ fakat iş bu protokol hükümlerini ihlal eden tarafın ; protokol hükümleri incelendiğinde bizzat davacı taraf olduğu görüleceğini, İş bu protokol de davacının bahsettiği dava konusu çekin olmadığıda görüleceğini, protokol ------ sayılı boşanma davası -----sayılı dosyasıyla devam eden mal paylaşımı davasına sunulmak üzere düzenlendiğini, düzenlenen protokolün boşanma, nafaka, velayet hükümleri boşanma davasına, diğer hükümleri ise ---- paylaşımı boşanma, nafaka, velayet hükümleri boşanma davasına, diğer hükümleri ise aslen mal paylaşımı davasında tarafların mal paylaşımını kendi rızaları ile filen düzenlediklerini göstermek maksadıyla düzenlendiğini, İş bu protokol hükümlerine göre davacı tarafa dosyada davacı olarak görünen --- ---- ----kalacak ve ben bundan bir hak talep etmeyeceğim ,davacı tarafla bunun karşılığında tarafıma----- devredecek --- davacı olarak...

      kovalı bir sene olduğunu, bu süre zarfından barışmak için herhangi bir çaba sarf etmediğini, eşinden bir çaba görse barışmak için adım atacağını, eşinin kendisine her zaman duvar gibi olduğunu, sürekli sessiz, ilgisiz olduğunu, müvekkilinin herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılması mal varlığı bulunmadığını, bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetin davacı annesine verilmesini, müşterek çocuk için her ay 400,00 TL müvekkili için her ay 900,00 TL tedbir nafakası olarak, karar kesinleşmesinden sonra ise iştirak ve yoksulluk nafakası olarak davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....

      Bu bağlamda oldukça tartışmalı olan anlaşmalı boşanma davalarına esas alınan protokollerin değerlendirilmesinde, yorumlanmasında ve nitelendirilmesinde yarar bulunmaktadır. 1-Hukuki nitelendirme Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. 2-Mahkemenin ret gerekçesi Mahkemece, "anlaşmalı boşanma davasına esas alınan, anlaşmalı boşanma protokolü başlıklı ve tarihsiz belgede yer alan mal paylaşımı başlıklı 7. maddesinin değerlendirilmesi sonucu kesinleşme tarihinden itibaren bir yıllık zaman aşımı süresinin geçtiği ve sözleşmenin 7. maddesinin aynı zamanda mal rejimini kapsadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Daire çoğunluğunca onandıktan sonra, bu sefer davacı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur. 13.07.2012 tarihli yargılama oturumunda sözü edilen “malve “eşler” sözcüklerinden taraflara ait ve mal rejiminin tasfiyesine konu olabilecek taşınır ve taşınmaz malların tümünün amaçlandığının...

        Somut olayda taraflar arasında boşanma davası açılmış olmakla davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı doğmuştur. Ancak tasfiyeye karar verilebilmesi için boşanma davasının olumlu sonuçlanması gerekmektedir....

          Mal rejiminin tasfiyesi ve alacak talebine konu taşınmaz ve diğer malvarlığı unsurlarının tamamı 1993 yılından daha sonraki yıllarda davalı koca tarafından iktisap edilmiştir. O halde davaya konu malvarlığının tamamı taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 2001, 2005 ve 2007 yıllarında iktisap edildiğinden davalının kişisel malvarlığı olarak kabul edilmesi ve herhangi bir tasfiye işlemine konu edilmemesi gereklidir. Bu malvarlığı değerleri Aile Mahkemesi tarafından bakılan mal rejiminin tasfiyesi davasının konusu olamazlar. Genel hükümler çerçevesinde genel mahkemelerde dava konusu edilebilirler. Tarafların yabancı ülkede boşanmalarına rağmen, Türkiye'de bu boşanma kararının tanınması tarihine kadar kayden evli gözükmesi, hatta bu dönemde fiilen evli gibi karı-koca olarak birlikte yaşamaları; mal rejiminin tanınmasına karar verilen yabancı boşanma ilamına konu yabancı boşanma davasının dava tarihinden geçerli olarak sona ermiş olduğu gerçeğini değiştirmez....

            Mahkemece, davacının boşanma davası açıldıktan ve dolayısı ile mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra edinilen tasfiyeye konu taşınmaz ve araçlara yönelik alacak talebine ilişkin görevsizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak buna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması uygun görülmüştür....

            nin boşanma protokolündeki ve protokolü doğruladığı 03.12.2013 tarihli oturumdaki boşanma dava dosyasındaki beyanı, boşanmanın fer'i niteliğindeki mali konulara yönelik olup, mal rejiminin tasfiyesi dolayısı ile eldeki dava konusu yapılan malvarlığına ilişkin bir açıklama içermemektedir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından; boşanmayla birlikte karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, boşanma dava dosyasındaki beyandan ve mahkeme içi ikrardan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır....

              UYAP Entegrasyonu