Danıştayın yerleşik kararlarına göre, İstişari görüş isteminin niteliği ve amacı gereği, özel durumlara değil, genel ve nesnel konulara ilişkin olması doğal ve zorunlu olduğundan, yukarıda belirtilen duraksama konusu genelleştirilmek suretiyle bir belediyenin bazı kısımlarının ayrılarak ayrı bir belediye kurulması halinde, önceki belediyenin mal varlığı, hak, alacak, borç ve personelinin yeni kurulan belediye ile paylaşımı konusunda görüş bildirilmesi uygun görülmüştür. İstem yazısında da açıklandığı üzere bir belediyenin bazı kısımlarının ayrılarak ayrı bir belediye kurulması halinde önceki belediyenin mal varlığı, hak, alacak, borç ve personelinin yeni kurulan belediye ile paylaşımı konusunda mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmadığından zorunlu olarak böyle bir paylaşımın mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır....
Davalının tanıkları kardeşi ve eşi olup bu olaydan haberleri olmadığını, miras nedeniyle bir araya geldiklerinde davacının ısrarı üzerine davalının anlattığını ve o zaman haberdar olduklarını belirtmişlerdir. Davacı tanıkları ise davacının eşi, kızı, oğlu ve eşinin dayısı olup davalının, 9 yıl önce davacı ile eşi arasındaki boşanma davası devam ederken telefon açıp tanımadığı bir kişinin anlattıklarını ilettiğini, davacının eşi ile barışarak bir araya gelmesinden sonra davacının kayın validesinin ölümüne kadar görüşmediklerini, miras paylaşımı nedeniyle bir araya geldiklerinde yine aynı olay gündeme geldiğinden davalının, içki masasında Uğur adında bir kişinin “Akçay'da yaşayan sarışın, mavi gözlü ve 3 çocuk annesi bir kadınla 2 yıl evlilik dışı ilişki yaşadığını” anlattığını, bu anlatılan özelliklerin davacıya benzediğini belirttiğini söylemişlerdir....
Bu beyanlar kadını kusurlu kabul etmeye elverişli ve yeterli değildir. Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa tarafların dinlenen tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise yer ve zaman belirtmeyen soyut izahlardan ibarettir. Bu itibarla davalı-davacı erkeğin davasının da reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. 3-Davacı-davalı kadının mal rejiminin tasfiyesi yönündeki talebi, boşanma kararının kesinleşmesi sonunda incelenebilir hale gelir (TMK.md.225). Boşanma kararının, asıl veya birleşen dava da verilmesinin sonuca etkisi yoktur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/02/2021 NUMARASI : 2019/670 ESAS-2021/131 KARAR DAVA KONUSU : Temelden Sarsılma Nedenli Boşanma Ve Mal Paylaşımı KARAR : Yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı/ karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 07/05/2017 tarihinde evlendiklerini, çocuklarının olmadığını, ilk zamanlarda başlayan anlaşmazlıkların, günden güne artarak devam ettiğini, davalı kocanın hastane raporları ve laboratuvar sonuçlarından da anlaşılacağı üzere cinsel anlamda isteksizliğinin mevcut olduğunu, müvekkilinin eşini tedavi için zorlamasına rağmen davalı-karşı davacının tedaviyi hiçbir zaman kabul etmediğini, müvekkili için evliliğin katlanılamaz duruma geldiğini belirterek tarafların boşanmalarına, şimdilik ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00- TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın dava davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, takılan...
sebep ve deliller bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı vekili 12.06.2006 tarihli oturumda, tanıklarını dinletmekten vazgeçmiştir. Dinlenen bir kısım davalı tanıklarının beyanları ile davalının davadan sonra Ailenin Korunması Kanununa göre yapılan başvuru üzerine verdiği 5.11.2003 tarihli dilekçesinden, tarafların; boşanma davasından sonra da birarada yaşamaya devam ettikleri anlaşılmaktadır. Davaya rağmen tarafların birarada yaşamaya devam etmesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını çekilebilir olduğunu gösterir. Kaldı ki, davalı tanıklarının beyanları, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yeralan temelden sarsılma durumunu kabule elverişli de değildir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Boşanma ve ziynet alacağına ilişkin davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Boşanma ziynet alacağına ilişkin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı kadın vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde; boşanma ve ferilerine ilişkin kararı ve ayrıca ziynet alacağına ilişkin kararı istinaf ettiği halde ziynet alacağına yönelik 59,30 TL istinaf karar harcını eksik yatırdığı anlaşılmıştır. İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma - Mal ve Eşya Paylaşımı - Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından tedbir nafakasının reddi, tazminat ile iştirak nafakaları miktarları yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkeğin ek temyiz dilekçesi, süresinde olmadığından reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalının tüm, davalı-davacının ise aşaığdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 3-Mahkemece "davalı-davacı erkek tam kusurlu" bulunarak boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kadın yararına 6.000...
Aile Mahkemesi'nin 2021/461 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığını, işbu mal paylaşımı davasında bekletici mesele yapılması gerekirken usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mal paylaşımı davası karara çıkmadan müvekkilinin ikinci bir boşanma davası açtığını, usul ekonomisi gereğince bu davanın boşanma davasını beklemesinin gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK 355. maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. (6100 Sayılı HMK'nın 33.maddesi) İddianın ileri sürülüş şekline göre, dava artık değere katılma alacağına ilişkindir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,Davacının davasını dayandırdığı TMK 217.maddesi mal rejiminin eşler arasındaki borçların muaccel olmasına engel olmayacağı hükmünü düzenlediği, tarafların arasındaki uyuşmazlığın da Aile Hukukuna ilişkin olduğu, söz konusu paranın kişisel mal mı, edinilmiş mal mı olduğunun tespitinin de Aile Hukukunun kapsamına gireceğinden görev itirazında bulunduklarını öncelikle davacının bu talebini "akdi ilişkiye dayalı şahsi alacak" olarak nitelemesi gerektiğini, taraflar arasında evliliğin ve yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejimi"nin devam ettiğini, hal böyleyken davacının huzurdaki dava ile müvekkilinden '"akdi ilişkiye davalı şahsi alacak" iddiası ile talepte bulunmasının hukuki dayanağının bulunmadığı, taraflar arasında İstanbul Anadolu 12.Aile Mahkemesinin 2016/665 Esas sayısı ile açılmış boşanma davasının derdest olduğundan, davaya konu alacak, mal rejimi tasfiyesine konu alacak niteliğinde olduğunu, boşanma davasının kabulü halinde...