Aile Mahkemesinde görülen davanın ise 30.06.2020 tarihinde onanarak kesinleştiğini, zina davası açıldığında boşanma davasının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olsa dahi tazminatlar yönünden taleplerin kabulü gerektiğini, boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen olaylara ilişkin ayrıca dava açma hakkının bulunduğunu ilk açılan boşanma davasında takdir edilen tazminatlar ile zina davasının kabulü nedeniyle hükmedilecek tazminat miktarının kıyaslanamayacak olduğunu, boşanma kesinleşmeden başka bir erkekle dini nikah kıyan kadın yönünden manevî tazminat miktarının değerlendirilmesi gerektiğini, her iki davanın hukuki sebeplerinin farklı olduğunu, dava konusu olan zina eyleminin sosyal medya fotoğrafları, whatsapp yazışmaları, tanık beyanları ve diğer delillerle ispatlandığını kadının dini nikahla bir başka erkekle evlendiğini ve bu vakıanın zina olarak kabulünü gerektirdiğini belirterek davanın reddi yönünden kararın...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili; davalı kadının sigortalı olarak çalışmaya başladığı, gelir elde ettiği, yoksulluğunun ortadan kalktığını beyanla 25.9.2009 tarihli boşanma kararı ile hükmedilen aylık 500,00 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, ...’da ikamet etmesi nedeniyle ... mahkemelerinin yetkili olduğunu, sahip olduğu iki ev nedeniyle kredi borcu bulunduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın zina nedeniyle boşanma (TMK.md.161) isteğine ilişkin bulunmasına, davalının başka bir erkek ile zina ilişkisi içerisinde olduğunun sabit olmasına ve zina eylemi mutlak boşanma sebebi oluşturduğundan boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun anlaşılmış bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.11.2011 (Çrş.)...
Davacı, kesinleşen boşanma kararı ile hükmedilen 250 TL yoksulluk nafakasının, davalının yoksulluğunun ortadan kalkması nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, haksız olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, yoksulluğun boşanma sonucu olmadığının yanısıra davalının evinin olması, geçimine yeterli miktarda ölüm aylığı alması ile yoksulluğun ortadan kalktığı kanaati ile davanın kabulüne, aylık 250 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, davalı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır....
Davalı tarafın boşanma davası yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalı taraf davacının davasının TMK.'nun 163.maddesine dayalı suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma davası olmasına rağmen mahkemenin yanlış tespit ve değerlendirme ile davanın TMK.'nun 166/1.maddesine dayalı olduğunu ileri sürerek bu maddeden boşanmaya karar vermesinin hatalı olduğunu iddia etmiş ise de, dava dilekçesinde davacının davasını dava dilekçesinin konu ve netice-i talep kısmında evlilik birliğinin MK.163 nedeniyle temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak nitelendirdiği, mahkemece yapılan ön incelemede davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve suç işleme , haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma davası olduğu yönünden tespit yapıldığı, ön inceleme tutanağının taraf vekillerince imzalandığını, mahkemenin her iki maddeye dayalı olarak açılan dava hakkında ayrı ayrı karar vermesi gerekirken TMK.'...
TMK.nun 176.maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Mahkemece, davalının bir pastane de çalışması ve haysiyetsiz hayat sürmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay HGK.nun, 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K., 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları)....
mahkemede davalıya karşı iş bu boşanma davasını açtığı, davalının açmış olduğu davadan feragat etmesi ve tarafların feragat sonrası da bir daha bir araya gelmemeleri dikkate alındığında erkeğin kadına karşı her hangi bir kusur atfedemeyeceği, ispat edilen her hangi bir kusur durumunun da olmadığı, kadın hem zina hem de evliliğin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmayı istediğinden, zina nedenine dayalı boşanma davalarında dava açma süresi devam eden zina eyleminde bu eylemin sona erdiği tarihten başlayacağından ve erkeğin gayri resmi ilişkisinin halen devam ettiği, zina eyleminin sübut bulması ile zina nedeniyle açılan özel boşanma davası ve erkeğin sadakatsiz eylemleri ile evliliğin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurluğu olduğu, davacının her iki boşanma sebebine dayalı birlikte dava açtığı, özel boşanma sebebi zina nedeniyle ve genel boşanma sebebi evlilik birliğinin ortak yaşamı sürdürmesi kendisinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığından, davanın kabulü...
Davalı kadının kanıtlanan davranışları zina değil, Türk Medeni Kanununun 185.maddesindeki sadakat yükümlülüğüne aykırı “güven sarsıcı davranış” niteliğindedir. Zina nedeniyle boşanmaya neden olma, neden olan kişi için hem toplumsal statü ve moral, hem de hukuksal olarak ağır sonuçlar doğuran bir olgudur. Türk Medeni Kanununun 236/2.maddesi zina nedeniyle boşanma durumunda zinayı; zina yapan eşin edinilmiş mallara katılma rejiminde hesaplanacak katılma alacağının azaltılmasına hatta tümüyle kaldırılmasına yol açabilecek bir kusurlu davranış olarak kabul etmiştir. Açıklanan gerekçelerle; yerel mahkemenin davaya “zina nedenli olarak" kabulüyle boşanmaya karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve bu nedenle de bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle, değerli çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....
Kabule göre davalının zina nedenine dayalı boşanması yönünden yapılan istinaf incelemesinde; Davacı vekili 15/10/2020 tarihli ıslah dilekçesinde; davalı erkeğin başka bir kadınla karı-koca gibi fiilen birlikte yaşadığını, erkeğin zina yaptığını ileri sürmüş, ayrıca davalının, dava dilekçesinde ileri sürdükleri kusurlu eylemlerini tekrarla dava dilekçesini ıslah ettiklerini beyan ederek tarafların zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davacının zina sebebine dayalı boşanma davasını sabit olduğunu, davadaki hak düşürücü süre yönünden ise de dava tarihi gözetildiğinde hak düşürücü sürenin dolmadığını kabul ederek tarafların zina nedeniyle boşanmalarına hükmetmiştir. TMK.nun 161. maddesinde; "Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir....
Zina, evli kişisinin farklı cinsten bir başka kişiyle cinsel ilişkiye girmesi olduğuna göre; zina gerçekleşmemiştir. Zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebi reddedilmelidir. Ne var ki; davacının talebi aynı zamanda genel boşanma sebebini oluşturan "evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166/1-2) " sebebini de içerdiğinden; kadının zina oluşturmayan ancak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesi gerekir. Boşanma hükmü, hüküm sonucu olarak doğrudur.Ancak, karar gerekçesi yerinde değildir. Bu nedenle, hükmün boşanmaya ilişkin karar gerekçesinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu 438/son maddesi uyarınca değiştirilerek ve düzeltilerek boşanma kararının onanması gerektiğini düşünüyorum. Değerli çoğunluğun onama düşüncesine katılmakla birlikte onama gerekçesine katılmıyorum....