Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.10.1998 ..., 1998/2-656-688;26.12.2001 ..., 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 ..., 2002/2-397-339 sayılı kararları). Somut olayda, boşanma kararıyla davalıya; promosyon elamanı olarak çalışmış olması, bu işlerin geçici nitelikte oluşu, bu şekilde gelirinin düzenli bulunmaması nedeniyle; aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, boşanma kararından sonra davalının sigortalı işe girdiği ve aylık 600 TL aldığı saptanmış ise de; bu miktarın, günümüz koşullarında davalının geçinmesine yetip yetmeyeceği tartışılmamıştır. Davalının yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava, anlaşmalı boşanma talebine, birleşen dava; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı boşanma ve fer'ileri ile kişisel eşyanın iadesine, birleşen davadaki karşı dava; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; 03.06.2011 tarihli mehir senedi ile davalı tarafından 30 gr bilezik hibe edildiğini, düğünde 7 adet 20’şer gr burma bilezik, 1 gerdanlık set, 31 adet çeyrek altın, 8 adet yarım altın ve 1 adet inci kolye set takımı takıldığını, evlendikten sonra bu takıların kendisine verilmediğini, boşanma aşamasında da iade edilmediğini, bir kısım takıların davalının anne-babasının evinin tadilatında kullanıldığını öğrendiğini belirterek, düğünde takılan takıların ve mehir senedi ile hibe edilen ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin dava tarihinden itibaren...

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/01/2015 Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 07/07/2011 tarihinde evlendiğini, düğün ve nişan merasiminde davacıya çok sayıda ziynet eşyası takıldığını, boşanma davası açılmadan önce davalının müvekkilini hiçbir eşyasını vermeden ailesinin evine bıraktığını, iadesi istenmiş ise de yanıt alamadıklarını belirterek; ziynet, çeyiz ve giysilerinden oluşan eşyaların aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 15.100,00 TL'nin dava tarihinden işletilecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. VIII. Çocuklar bakımından ana ve babanın hakları 1. Hâkimin takdir yetkisi Madde 182- (1) Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. (2)Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. D. Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama I. Kapsamı Madde 327- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 5015 sayılı yasaya aykırılık HÜKÜM : Hükümlülük, erteleme ve müsadere Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Dava konusu kaçak eşyanın, miktar veya hacim bakımından taşıma aracı yüküne göre tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturmaması nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 54/3. maddesi kapsamında hakkaniyete aykırı olacağından nakil aracının iadesi yerine müsaderesine karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1.maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.01.2013 günü oyçokluğuyla karar verildi....

          evlendikten sonra müvekkiline takılan bu altınları zorla elinden aldığını, müvekkilinin hem yaşının küçük olması, hem davalının ailesiyle birlikte kalması ve evlilik birliğinin devam ediyor olması nedeniyle davalıya karşı çıkamadığını, davalı tarafından alınan ziynet eşyalarının müvekkiline halen iade edilmediğini, tarafların boşanma sürecine girmiş olmaları nedeniyle davalının müvekkilinin ziynet eşyalarını iadeye yanaşmadığını, bu nedenle dava açma gereğinin ortaya çıktığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalması kaydıyla davalarının kabulüne, müvekkiline ait olup davalı tarafından alınan 8 adet 15 gram ağırlığında 22 ayar altın bileziğin, 9 adet çeyrek altının ve 1 adet tam altının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde dava tarihinden geçerli olmak üzere yasal faiziyle birlikte misliyle davalıdan istirdat ve tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          nın kemik kırığının hayat fonksiyonlarını hafif (1. derece) etkileyecek nitelikte olduğunun kabul edilmesi, 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre cezanın yarısına kadar artırılabileceğinin öngörülmesi ve adli tıp kriterlerinde de kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını etkileme derecelerinin hafif (1. derece), orta (2. ve 3. derece) ve ağır (4., 5. ve 6. derece) olarak sınıflandırılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nin 87/3. maddesi uyarınca kırığın hayat fonksiyonlarına etkisi dikkate alınarak makul oranda bir artırım yapılması gerekirken, 5237 sayılı TCK'nin 3. maddesindeki cezada orantılılık ilkesini ihlal edecek şekilde (1/5) oranında artırım yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini, Kabul ve uygulamaya göre de; b) Sanık hakkında “suçlunun kişiliği mahkememizdeki yargılamadan elde edilen kanaat göz önüne alınarak” gerekçesi ile 5271 sayılı CMK'nin 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına...

            TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, davalının sorumsuz ve ailesine karşı ilgisiz davrandığını, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, kadını yatak odasına almadığını, cinsel şiddet uyguladığını, kadınla aynı masada yemek yemediğini, aynı odada oturmayı reddettiğini, başka kadınlarla mesajlaştığını, müstehcen telefon konuşmaları yaptığını, yıllar önce sadakatsiz davrandığını, bu olay nedeniyle kadının da mahkemelik olduğunu, defalarca sadakatsiz davrandığını, başka kadınlarla ayrı ev tutup onlarla yaşadığını, para vermediğini, ihtiyaçları karşılamadığını, kadının hastalığı döneminde kadın ile ilgilenme diğini, kadının %64 oranında engelli olduğunu ve çalışmasının mümkün olmadığını beyanla, tarafların haysiyetsiz hayat sürme ve TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı lehine aylık 2.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte...

            Aile Mahkemesinin 2011/511 esas, 2011/1394 karar sayılı ilam ile tarafların boşandıklarını, davalı lehine aylık 5.000 Euro taraflarca imzalanan 11/11/2011 tarihli boşanma ve mal rejimine ilişkin sulh sözleşmesinin 4. maddesinin davalı tarafça ihlal edilmesi nedeniyle, davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasını, davalının boşandıktan sonra haysiyetsiz hayat sürdüğünü bu nedenle nafakanın kesilmesi gerektiğini, Alman makamları ile sorun yaşadığını, mallarına tedbir konulduğunu, ekonomik durumunun kötüleştiğini belirterek, nafakanın kaldırılmasını, aksi takdirde ekonomik güçlük ve ekonomik koşullar göz önüne alınarak 1000 Euro nafakaya indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu