"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel Eşyanın İadesi-Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 5766 sayılı ve 6217 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi) zorunludur. Davalı-karşı davacı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyizi nedeniyle 204,95 TL nisbi temyiz harcının alınmadığı görülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSKİLİP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/05/2013 NUMARASI : 2013/39-2013/240 Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili (davanın tefrik edildiği boşanma davasında vermiş olduğu) dilekçesinde; düğün sırasında müvekkiline takılan 10 adet bilezik, 10 adet çeyrek, 1 künye ve setten ibaret olan ziynet eşyalarının aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde ise eşyaların bedeli olan 15.000 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında taleplerinin bedelin iadesi olduğunu bildirmiştir....
Davacı, kesinleşen boşanma kararı ile hükmedilen 250 TL yoksulluk nafakasının, davalının yoksulluğunun ortadan kalkması nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, haksız olan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, yoksulluğun boşanma sonucu olmadığının yanısıra davalının evinin olması, geçimine yeterli miktarda ölüm aylığı alması ile yoksulluğun ortadan kalktığı kanaati ile davanın kabulüne, aylık 250 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. TMK'nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, davalı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır....
DAVA 1.Davacı-karşı davalı vekili dosyada özetle; davalı-karşı davacı kadının fotoğraflarını başka erkekler ile paylaştığını, annesinin hastalığını koz olarak kullananak sık sık Türkiye'ye geldiğini ve gelişlerinde kendisi ve reşit olmayan kızı için otelde bir oda tuttuğunu, sevgilisi için de başka bir oda tuttuğunu, kızına uyuturucu vererek ve uyumasını sağlayarak sevgilisiyle gayri meşru hatayına devam ettiğini, bu gayri meşru eylemlerin bir çok kez başka kişiler ile tekrarladığını iddia ederek; tarafların zina, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve haysiyetsiz hayat sürme özel boşanma nedenleri ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, yararına 40.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini, ... olmayan ... ve ...'...
TMK.nun 176.maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Mahkemece, davalının bir pastane de çalışması ve haysiyetsiz hayat sürmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay HGK.nun, 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 07.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K., 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları)....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/07/2014 NUMARASI : 2013/62-2014/598 Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili tarafından davalı aleyhine Kayseri 1. Aile Mahkemesi 2012/775 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, yargılamanın devam ettiğini, davalının müvekkiline ait kişisel eşyalarda dahil olmak üzere, tarafların birlikte yaşarken ikamet ettikleri evde bulunan bütün eşyaları ailesinin yardımı ile alıp götürdüğünü ileri sürerek; müvekkiline ait eşyaların aynen iadesini, bu mümkün olmadığı takdirde bedelleri toplamı 7.450,00 TL'nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte tazminini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İlk derece mahkemesince "asıl davada davalı kadının, eşine ve ailesine hakaret ve küfür etiği anlaşıldığından davalı kadının tam kusurlu olduğu, birleşen dava yönünden ise davacı- davalı kocanın eşine şiddet uygulaması ve annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalmasına nedeni ile davacı-davalı kocanın ağır kusurlu, davalı-davacı kadının ise eşine ve ailesine hakaret ve küfür etiğinden bahisle hafif kusurlu olduğu belirlenerek her iki dosya yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yoluna gidilmiştir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2020/2898 Esas ve 2020/3864 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, "her üç boşanma davasında, bu davaların esasını oluşturan "Boşanma" talepleri konusunda ayrı ayrı değerlendirilme yapılması yerinde olmakla birlikte, her üç boşanma davası için ayrı kusur belirlenerek, sonucunda boşanma davalarının eki niteliğinde bulunan tazminat talepleri konusunda ayrı ayrı hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Davacı birleşen dava dosyasının davacısı vekili birleşen dava dosyasındaki dava dilekçesinde özetle, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı hakaret ettiğini, boşanma davası kesinleşmeden mail adresini ailesine ait olmayan muhtemelen gayri resmi eşine ait olsa gerek bir soy isimle değiştirdiğini, davalının evine yabancı bir erkeği almasının zina için yeterli bir delil olduğunu belirterek, müşterek çocuk İlkin'in davalının haysiyetsiz ve zina kavramı içerisindeki davranışları nedeniyle geçici olarak velayetinin müvekkiline verilmesine, TMK 161,163 ve 166. maddeleri kapsamında zina, haysiyetsiz hayat sürme ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk İlkim'in velayetinin müvekkiline verilmesine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmiştir....
Asliye Ceza Mahkemesi' nin 2021/399 E. ve 2021/573 Esas sayılı dosyalarına delil olarak dayanılmış ise de davacı kadının devam eden ceza soruşturması sırasında 13.07.2021 tarihinde şikayetten vazgeçtiğini bildirdiği ve taraflar arasındaki müşterek hayatın devam ettiği bu haliyle kadının uğradığı fiziksel şiddeti affetmiş sayılacağı ve işbu boşanma dosyasında kusurlu davranış olarak değerlendirilemeyeceği, davacı tarafça her ne kadar davalı erkeğin suçlu kişiliği olduğu ileri sürülmüş ise de davalı erkeğin yargılandığı ceza dosyalarının tamamının celp edilerek incelenmesinde suç tarihlerinin çok eski olduğu, davalı erkeğin daha önce eski tarihlerde de ceza evine girip çıkmasının ardından evlilik birliğinin ve müşterek hayatın devam ettiğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, davacı tarafından erkek eş aleyhine suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma davasının bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının mevcut olduğu,...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça terditli olarak ikame edilen suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme özel nedeni ile açılan boşanma davasının feragat nedeni ile reddine karar verilmiş; davacı tarafça ikame edilen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı dava yönünden yapılan değerlendirmede; davacı tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, ayrıca dava dilekçesinin 9. paragrafında bu olaylar nedeniyle davacı asilin ayrılmayı düşündüğünü, ancak ortak çocuk Buğlem'in yaşının küçük olduğu ve davalının borçlar ödenince düzeleceğine inandığı belirtmesi karşısında söz konusu iddia her ne kadar dava konusu yapılmışsa da; dava dilekçesindeki söz konusu iddiaların geçtiği belirtilen tarihlerde nazara alındığında bu hususların davacı tarafından affedilmiş yahut en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılacağı belirtilerek davacı kadının sübut bulmayan evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davasının...