Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen (TMK 166/1) boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velayet hak ve görevinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 600 TL iştirak nafakasına, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı kadın tarafından kusur tespiti, tazminatların reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Böylelikle 01.03.2017 tarihli Küçükçekmece 6. Aile mahkemesince kadının davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....

    Bu sebeple taraflara hak ve yükümlülük oluşturacak şekilde ek karar ile yeniden hüküm kurulması isabetsiz olduğundan 03.12.2013 tarihli ek kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı mirasçısının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Davacı erkek tarafından TMK’nın 166/1.maddesine dayalı açılan boşanma davası nın yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesine dair karar verildiği, davacı erkeğin ise karar kesinleşmeden 07.08.2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla, evlilik birliği ölümle sona ermiştir. Davacı erkeğin mirasçısı temyiz dilekçesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 181/2. maddesi gereğince kusur belirlemesi yönünden davaya devam edeceğini beyan etmiştir....

      Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, nafakalar, velâyet, kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve ferilerine hükmedilmiş, ortak çocukların velâyeti anneye verilerek baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesis edilmiştir....

        CEVAP Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı erkeğin haklı bir boşanma gerekçesi bulunmadığını, müvekkiline yüklenencek herhangi bir kusurunun olmadığını, ortak çocuklardan...'in hidrosefali hastalığı olduğunu, ...' ın ise alerji ve böbreklerinde hidronefrozu bulunduğunu, bütün tedavi ve bakımlarının müvekkili tarafından yapıldığını, davacı erkeğin ailesi ve çocukları ile ilgilenmediği gibi maddî manevî katkı sağlamadığını, davanın haksız olduğunu ve reddine karar verilmesine, boşanma kararı verilmesi halinde ortaak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir. III....

          Değerlendirme Davacı-karşı davalı kadın vekili; temyiz tarihinden sonra verdiği 19.01.2023 tarihli dilekçe ile taraflar arasında boşanma ve fer’îleri ile boşanmanın fer'îleri dışında kalan diğer mali konulara yönelik olarak düzenlenmiş olan 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” başlıklı belge sunmuş olup bu hususta karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. O halde taraflar arasında düzenlenen 04.01.2023 tarihli “Anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge değerlendirilerek taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle bir karar verilmek üzere hükmün boşanma bölümü dışında kalan diğer yönlerinden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. VI....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından kendi davasının reddi, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-karşı davacının mahkemece de sabit kabul edilip yüklenen kusurlu davranışlarına karşılık, davacı-karşı davalı (kadın)'ın da güven sarsıcı davranışta bulunduğu, eşine hakaret içeren sözler söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen bu olaylar karşısında davalı-davacı da dava açmakta haklıdır....

              HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A/1- Boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden kesinleşen bu konu hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, A/2- Davacı kadının, manevi tazminatın reddine, davalı erkeğin iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarları ile yargılama giderlerine ilişkin istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜNE, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3.,4.,5. ve 8. bentlerinin hükümden KALDIRILMASINA, tarafların sair istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2 maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; - Ortak çocuk lehine boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan...

              Aile Mahkemesinin 24/03/2022 tarih, 2020/635 Esas ve 2022/183 Karar sayılı kararının bu hususlarda düzeltilerek YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM TESİSİNE, “-Davalı-davacı kadının maddi tazminat talebinin kabulüne, Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddi tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, -Davalı-davacı kadının manevi tazminat talebinin kabulüne, TMK'nın 174/2. maddesi uyarınca boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 40.000,00 TL manevi tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, -Davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulüne, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak, kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine -Ortak çocuklar 2010 doğumlu Ecrin için aylık 750,00 TL, 2019 doğumlu...

              DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verildiğini, ortak çocuklarla davalı arasında kişisel ilişki tesis edildiğini, ancak bu kişisel ilişkinin çocuklar üzerinde psikolojik olarak olumsuz etkilerinin bulunduğunu, davalının intihar girişiminde bulunduğunu, müvekkilinin evini bastığını, kadın sığınma evine yerleştirildiğini, buradan da daha sonra ayrıldığını belirterek; ortak çocuklarla davalı arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılarak yeniden düzenlenmesini ve iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

                Asliye Hukuk Mahkemesinde boşanma davası açıldığını, bu davanın kadının feragati sebebiyle ret ile sonuçlandığını, kararın 16.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, ortak hayatın yeniden kurulamadığını, bir diğer boşanma gerekçesi olarak da tarafların 2011 yılında evlenmiş olmalarına rağmen aynı evi paylaştıkları toplam sürenin 5-6 ay arasında olduğunu, geri kalan zamanlarda erkeğin hep cezaevinde olduğunu, kesinleşen cezalarından dolayı 13 yıl daha cezaevinde kalacağını, erkeğin sahtecilik, dolandırıcılık gibi bir çok yüz kızartıcı suçlar işlediğini, erkeğin cezaevine girdikten sonra kadına karşı tehdit içeren mektuplar gönderdiğini ileri sürerek tarafların öncelikle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

                  UYAP Entegrasyonu