Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleştiği gözetilerek erkeğin boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen kadının boşanma davası ile boşanmanın fer'ilerine yönelik diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, duruşma için taktir olunan 1.480 TL. vekalet ücretinin Meryem'den alınıp ...'a verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 24.01.2017 (Salı)...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince verilen 21.11.2018 tarihli ilk karar Dairemizin 02.06.2021 tarihli kararı ile istinaf edilen yönlerden kaldırılmış, ilk derece mahkemesi istinaf incelemesine konu eldeki kararında, "Davalının evlilik birliğine ve yaşamaya uygun bağımsız bir konut sağlamadığı, davacının dışarıya çıkmasına ve ailesiyle görüşmesine izin vermediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında birlik görevlerini yerine getirmeyen, baskıcı tavır sergileyen davalı kocanın tam kusurlu olduğu," gerekçesiyle, taraflar arasındaki evliliğin boşanma ile sona ermesine ilişkin hükmün istinaf edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmakla boşanma talebine ilişkin yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, ortak çocuklardan Yasin Boyacı'nın velayetinin davalı babaya, Elif Boyacı'nın velayetinin anneye verilmesine, kendisine velayet verilmeyen ebeveyn ile ortak çocuk arasında karşılıklı kişisel ilişki kurulmasına, velayeti babaya verilen ortak çocuk Yasin yararına davacı...

    Mahkemece bozulmasına karar verilen hususlar yönünden yeniden yapılan yargılamada bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen taraflarca açılan boşanma davaları, velayet, kişisel ilişki, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar yönünden yeniden hüküm kurulmuştur. Bu durumda, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

      İstinaf incelemesini yapan Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacı erkeğin kusur belirlemesi, tazminat talepleri ile davalı kadının tazminat ve nafaka taleplerine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile bu konuda yeniden eda hükmü oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, bölge adliye mahkemesince davalı kadının tüm, davacı erkeğin sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği halde reddedilen istinaf talepleri hakkında ret kararı ile yetinilecek yerde "Boşanma, velayet, kişisel ilişki, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları, davacı erkeğin tedbir ve iştirak nafakası talepleri, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücreti" hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 370/2)....

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı erkek tarafından açılan boşanma davasında verilen ret kararı ile davalı-davacı kadın tarafından açılan birleşen boşanma davasının kabulüne ve velâyete dair verilen kararların istinaf edilmeksizin kesinleştiğini, davadan feragatin boşanmanın feri hükümlerini de kapsadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin erkek tarafından açılan davanı reddine ilişkin hüküm fıkraları ile, kadın tarafından açılan birleşen boşanma davasının, noşanma hükmünün kabulüne ve velâyete yönelik hüküm fıkraları dışında kalan kısmının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle davalı-davacı kadının maddî ve manevî tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakası ile ziynet alacağına yönelik taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir V. TEMYİZ A....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: ''Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; tarafların 06/01/1987 tarihinde evlendikleri, velayet altında müşterek çocuklarının olmadığı, tarafların evlilik birliği içinde uyumsuzluk veya tartışmalarının olmadığı, ancak davalı kocanın Şebinkarahisar ilçesinde yaşamak istediği ve buna davacı kadının karşı çıktığı, tarafların ortak konutunun İstanbul ilinde olduğu, davacı kocanın ortak konutu değiştirmek istemesi sebebiyle tarafların arasında tartışmalar olduğu tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Davalı kocanın ortak konutu Şebinkarahisar ilçesine taşımak istemesi ve bu hususta davacının rızasını almaması sebebiyle 4721 sayılı TMK.'...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık boşanma hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece, feragat nedeniyle verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık fiili ayrılık süresinin geçtiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden sonra tarafların barıştığı, yaklaşık 87 gün birlikte yaşamaya devam ettikleri, sonrasında yeniden ayrıldıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda, önceki boşanma davasının feragatle sonuçlanmasından sonra ortak hayat yeniden kurulmuş olmakla, davada Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde aranan koşullar oluşmamıştır....

            İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin TMK 172 ve 166/son maddelerine dayalı boşanma davalarının kabulü ile boşanmanın ferilerine, kadının nafaka davasının da kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi tarafından erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasının 3 yıllık fiili ayrılık süresi dolmadığından bahisle reddine karar verilmiş, kadının tedbir nafakası davasında ve boşanmanın fer'ilerine ilişkin istinaf taleplerinin ise kısmen kabulü ile bu hususlarda yeniden hüküm kurulmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin ... 12. Aile mahkemesinde açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, bu kararı 28.2.2015 tarihinde kesinleştiği, davacı-davalı erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasını ise 2.3.2018 tarihinde açtığı, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin gerçekleştiği ve tarafların bu süre içerisinde ortak yaşamı kuramadıkları anlaşılmaktadır....

              ın "boşanma davası 2019 yılının sonlarına doğru açıldı, boşanma davası açıldıktan sonra bir daha denediler, yanlış değilsem dava açıldıktan sonra 8-9 ay aynı evde kalındı sonra ayrı yaşamaya başladılar yeniden bir araya gelmediler" şeklinde beyanda bulunduğu görülmekle boşanma davası açıldıktan sonra birliğin devamını sağlamak üzere tarafların biraraya gelerek aynı evde yaşamaya başladıkları, bu eylemin davadan önce yaşanan olaylardan dolayı eşlerin birbirlerini affettiklerini en azından hoşgörüyle karşıladıklarını gösterdiği, bu tarihten sonra gerçekleşen olayların yeni bir davanın konusunu oluşturacağı, gerçekleşen bu durum karşısında her iki boşanma davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle her iki davanın reddine, kadın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devamına...

                Davalının temyizi üzerine Özel Daire boşanma davasından sonra da tarafların aynı evde birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu halin evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın sürdürülmesinin fiilen mümkün olduğunu gösterdiğini, davanın reddi gerekirken boşanmaya karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.Aşağıda açıklanan nedenlerle bozma kararına katılamıyorum: Aralarında çıkan olaylar nedeni ile davacı kadın eldeki boşanma davasını açmıştır.Boşanma davasının açılması ile birlikte tarafların birlikte oturdukları konut ortak konut olmaktan,diğer bir anlatımla aile konutu olmaktan çıkmamaktadır.Taraflar boşanma davasına karşın bu konutu birlikte kullanmaya devam edebilirler.Aile konutunun boşanma davasının varlığına rağmen birlikte kullanılması davacının boşanmaya neden olan ve evlilik birliğini temelinden sarsan olaylara onay verdiği ve evlilik birliğini devam ettirmek niyetinde olduğunun kanıtı değildir.Bu düşünce kabul edildiği taktirde...

                  UYAP Entegrasyonu