Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak verilen boşanma kararı sonucu itibarıyla doğru bulunduğundan, boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle onanması yönüne gidilmiş (HUMK m.438/son) ve davacı-davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. 2-Davacı-davalı kadın 01/08/2014 tarihinde açtığı dava ile kendisi ve ergin olmayan ortak çocukları Yasemin için tedbir nafakası talep etmiş, davalı-davacı erkek ise 15/08/2014 tarihli birleşen boşanma davası ile boşanma ve ortak çocukların velayetini talep etmiştir....

    08.05.2018 tarihinde başlayacağını, kesinleşmeden itibaren 3 yıllık sürenin dolmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasında davalı erkeğe yüklenebilecek hiçbir kusurun gerçekleşmediğini, ortak hayatın davacının kusuru nedeniyle kurulamadığını, açıklanan nedenle davanın reddine, boşanma kararı verilmesi halinde erkek için 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velayetinin davalıya verilmesine, ortak çocuk için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma istemine ilişkindir. Davacı kadın; davalının kusurlu davranışları sonucunda aralarında şiddetli geçimsizlik oluştuğunu, davalı eşin alkol kullandığını, ortak ikamete geç geldiğini, ailesi ve evi ile ilgilenmediğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, kendisine ve ortak çocuğa hakaret ettiğini belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin tarafına verilmesini, 200,00’er TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200,00’er TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini dava etmiştir....

        İlk derece mahkemesince ortak çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesis edilmiş, davacı-karşı davalı kadının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince yaz tatilinde bir ay kurulan kişisel ilişkinin çocuğun yaşı dikkate alındığında fazla olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesince ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki kaldırılarak, ortak çocuk ile baba arasında yeniden kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Ancak, tarafların ortak çocuğu ...18.05.2016 doğumludur. Kişisel ilişki düzenlenirken ortak çocuğun yaşı ve ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Bu itibarla çocuğun yaşı ve eğitim çağında olmadığı da gözönüne alındığında bölge adliye mahkemesince yarı yıl tatilinde kurulan kişisel ilişki amaca uygun olmayıp, uzun sürelidir....

          Talep üzerine taraflara hak ve yükümlülük oluşturacak şekilde ek karar ile yeniden hüküm kurması isabetsiz olduğundan 29/06/2016 tarihli ek kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 3. bentte açıklanan sebeple 29/06/2016 tarihli ek kararın bozularak kaldırılmasına, temyize konu asıl hükmün ise yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen davalı-davacı erkeğin boşanma davası ve fer'ileri ile davacı-davalı kadının ziynet alacağı davasına yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.11.2018 (Prş.)...

            in müvekkiline vasi tayin edildiğini, husumete izin de alındığını, davalının müvekkilini aşağıladığını, hor gördüğünü, müvekkiline ve ortak çocuklara sürekli fiziksel ve sözlü şiddet uyguladığını, müvekkili tarafından daha önce boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini, boşanma davası açıldıktan sonra gelişen olaylar sebebi ile iş bu davayı açma gerekliliği doğduğunu, erkeğin, müvekkilin annesine, babasına ve ortak çocuklarına yönelik hakaret, tehdit ve fiziksel şiddet eyleminde bulunduğunu, bu olayların daha önce açılan boşanma davasından sonra gelişen olaylar olduğunu, yine sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, erkeğin başka bir çocuğa cinsel istismar suçunu işlediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklardan Derya ve Nural için aylık ayrı ayrı 400,00 TL, ortak çocuklardan Damla ... için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak...

              Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı tarafından açıldığı, davanın "kadına atfı kabil kusur bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı karşı davacının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı artık kusurlu sayılamaz. Fiili ayrılık süresi içinde davalının bir kusuru da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı-karşı davalı kusurludur. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının “eşini sevmediğini, istemediğini söyleyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı” anlaşılmaktadır....

                Somut olayda davacı-davalı kadın ortak çocuk için aylık 2.000 TL bağımsız tedbir nafakası talep etmiş, ortak çocuk yararına 1.100TL bağımsız tedbir nafakasına hükmolunmuştur. Davacı-davalı kadının ortak çocuk yararına talep ettiği bağımsız tedbir nafakasının reddedilen kısmının bir yıllık nafaka miktarı göz önüne alındığında bölge adliye mahkemesince ortak çocuk yararına hükmolunan bağımsız tedbir nafakasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle kadının; ortak çocuk yararına hükmolunan bağımsız tedbir nafakası davasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı-davacı erkeğin temyiz itirazları ile davacı-davalı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin ispatlanmış olması, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekir (TMK.md.170/3). Oysa toplanan delillerden davalı kadının davacı kocaya karşı saldırgan davranışlar sergilediği, kocasını ablası ile ilişkiye girmekle suçladığı, davacı kocanın ise eşine şiddet uyguladığı, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı sabittir (TMK.md.166). Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekliyle Türk Medeni Kanununun 170.maddesi uyarınca ayrılığa karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; velayet ve kişisel ilişki düzenlemeleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, boşanma davasının reddine karar verildiği, ortak çocukların velayetinin anne ve babada bulunduğu, kişisel ilişki için ise ayrı bir dava açılmadığı halde velayetin anneden alındığından bahisle anne ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlemesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m.438/7)....

                      UYAP Entegrasyonu