Çekişmeli hale dönen dava, TMY 166 maddesi kapsamında ''evlilik birliğinin sarsılması'' nedenine dayalı boşanma davası olup, ıslah olmadıkça, özel boşanma nedenlerine dayalı olarak sürdürülemez. Somut olayda, davacı kocanın, çekişmeli hale dönen davasını ıslahla zina hukuki sebebine dayandırmadığı, bu durumda davanın Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere ancak ''çekişmeli boşanma'' (TMK m 166/1- 2) olarak görülmesi gerektiği, mahkemece bu kapsamda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğu da dikkate alındığında, delillerin, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirilerek, gerçekleşecek sonuç uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : SAHTECİLİK NEDENİNE DAYALI İPTAL-TESCİL Yanlar arasında görülen sahtecilik nedenine dayalı iptal-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 28.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davası 18.06.2010 tarihinde açılmış, mahkemece 17.09.2010 tarihinde tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmasına karar verilmiştir. Davacı kadın kararı yedi yıl sonra tebliğe çıkarmış, davalı erkek kararı süresi içerisinde temyiz etmiştir. Davalı, temyiz dilekçesinde anlaşmalı boşanma kararı verilmesinden sonra da fiili birlikteliklerinin devam ettiğini ileri sürmüştür....
Buna göre tarafları ve konusu aynı olan ve aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan dava dosyalarının talep üzerine ilk açılan boşanma davası dosyasında birleştirilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....
DAVA 1.Davacı vekili, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukukî nedenine dayalı olarak tarafların boşanmalarına, vekâletin müvekkiline verilmesine, 100.000 TL maddî, 100.000 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, davalı tarafça açılan anlaşmalı boşanma davasının yetkisiz mahkemede açıldığını ve yetki itirazında bulunulduğunu, tarafların dava tarihi ile yerleşim yerinin ve her iki tarafında işyerinin ...'te olduğunu, davalının iddilarının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. II. CEVAP Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde; ......
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı erkeğin açtığı ve reddedilerek kesinleşen boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri gibi, reddedilen boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin kusurlu olduğu, davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde eve dönmesi için davalı kadına ihtar gönderdiği dolayısıyla kadının var olan kusurlarını affetmiş olduğu, yine ihtardan sonra ise davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığının ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden davalı kadının kusurlu kabulü ve Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları oluştuğu halde, davalı kadın yararına maddi tazminata karar vermek gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...davacı-karşı davalı kadının geçimsizliğin meydana gelmesinde evliyken başka erkeklerle sevgili gibi mesajlaşmalar ve konuşmalar yaparak güven sarsıcı eylemlerde bulunduğu, bu haliyle tam kusurlu bulunduğu, tam kusurlu eş de boşanma davası açamayacağından, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının reddine ..., ...Davalı-karşı davacı tarafından her ne kadar zina nedenine dayalı boşanma talep etmiş ise de, zina nedenine dayalı boşanma kararı verilebilmesi için davalının evlilik sürerken eşi dışındaki karşı cinsten biriyle cinsel ilişkiye girdiğinin inandırıcı delillerle kesin olarak kanıtlanması gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davanın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın ile, fiili ayrılık döneminde eşiyle birlikte yaşamaktan kaçınan davalı erkeğin eşit kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru...
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda erkeğin TMK 172 ve 166/son maddelerine dayalı boşanma davalarının kabulü ile boşanmanın ferilerine, kadının nafaka davasının da kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine incelemeyi yapan bölge adliye mahkemesi tarafından erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasının 3 yıllık fiili ayrılık süresi dolmadığından bahisle reddine karar verilmiş, kadının tedbir nafakası davasında ve boşanmanın fer'ilerine ilişkin istinaf taleplerinin ise kısmen kabulü ile bu hususlarda yeniden hüküm kurulmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin ... 12. Aile mahkemesinde açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, bu kararı 28.2.2015 tarihinde kesinleştiği, davacı-davalı erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasını ise 2.3.2018 tarihinde açtığı, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin gerçekleştiği ve tarafların bu süre içerisinde ortak yaşamı kuramadıkları anlaşılmaktadır....
KARŞI OY YAZISI Davacı kadın tarafından boşanma davası açıldığı; davalı kocanın süresi içinde yetki itirazında bulunduğu konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır. Çekişme nedir?; Boşanma davası, davacı kadın tarafından sürekli kalma niyetiyle oturduğu/kaldığı/geldiği baba evinin bulunduğu yerde açılamaz mı? Ülkemizde koca evinden uzaklaştırılan her kadının sürekli kalma niyetiyle gidebileceği doğal tek adres baba evidir. Aralarında meydana gelen olaylardan sonra kocası ile oturamaz duruma gelen ve ekonomik ya da sosyal zorunluluklar sebebiyle gidecek başka yeri de bulunmadığı için baba evine dönen/dönmek zorunda kalan her kadın boşanma davasını ertesi günü bile sürekli kalma niyetiyle geldiği/oturduğu/kaldığı baba evinin bulunduğu yerde açabilir. Yeter ki davacı kadının gidecek ve gitmesi daha doğal olan bir yeri bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanmış olmasın....