Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olmadığının, terk hukuki sebebine dayalı bir davanın da bulunmadığının ve boşanma davalarında anlaşmalı boşanma dışında davayı kabulün hukuki sonuç doğurmayacağının (TMK.md.184/3) anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.21.02.2011(Pzt)...

    Ayrılığa karar verilebilmesi için, ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mevcut olması, bu hususun ciddi ve kabul edilebilir delillerle kanıtlanmış ve gerçekleşmeye yakın bir olasılıkta olması gerekir. Ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı sağlam ve ciddi delil ve olgulara dayandırılmalıdır. Barışma ihtimali mümkün olmayan hallerde ayrılığa karar verilemez. Toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalının tutarsız bir kişilik yapısı sergilediği, anlık sinir patlamaları yaşadığı, bu nedenle davacıyı korkuttuğu, davacıyı ailesi ve arkadaşları ile görüştürmek istemediği, küfürbaz bir yapısı olduğu, davacıya hakaret ettiği, davacının çocuk isteğine "Benim çocuğum var, masraf yapamam" diye karşılık verdiği, evin tüm geçimini davacının sağladığı, zaman zaman davalının dükkan kirasını dahi ödediği, evin geçimini sağlayacak düzenli gelire sahip olmadığı anlaşılmaktadır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak (TMK m. 166/l-2)boşanma davası açılmış olup, ön inceleme duruşmasından sonra tarafların anlaşmaları üzerine mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ve hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen fiili ayrılığa dayalı boşanma davasında kusur belirlemesinin ve davalı kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı, nafakaların ve tazminatların miktarının ve, nafakalara usulüne uygun olarak sürede talep edilmediğinden TÜFE oranında artış uygulanmamasının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin son fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi. 3....

          DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından fiili ayrılık hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayalı boşanma davası açılmış, davalı-karşı davacı kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine (TMK m. 166/1) dayalı karşı boşanma davası açılmış olup, mahkemece asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının karşı boşanma davasının ise reddine ve kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir....

            Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalı (kadın) vekilince Rize Aile Mahkemesinde davacı sıfatıyla 20.10.2011 tarihinde TMK'nın 166/1. maddesi uyarınca boşanma davası açıldığı, bu dava ile eldeki dava arasında irtibat bulunduğu belirtilmiştir. Dosya içindeki belgeler incelendiğinde kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılan Rize Aile Mahkemesinin 2011/325 E. sayılı boşanma dava dosyası ile (erkek) tarafından 15.11.2011 tarihinde açılan ve TMK'nın 166/4. maddesinde düzenlenen "fiili ayrılık sebebine" dayalı eldeki dava dosyasının davacı-davalı sıfatları farklı olmakla birlikte davalardan biri hakkında karar verilir ve kesinleşirse diğer davanın konusuz kalacağı açıktır....

              fiili ayrılığın tek başına boşanma sebebi olmadığı, ayrıca terke dayalı bir boşanma davasının da söz konusu olmadığı göz önüne alındığında, taraflar arasında her ne kadar uzun süreli birlikte yaşamanın gerçekleşmediği belirlenmiş ise de; davacı tarafça TMK'nun 166/4.maddesine dayalı boşanma davası olmamasına rağmen, yerel mahkemece fiili ayrılık nedeniyle boşanmaya karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının tümden kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK.m.4,) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiş, fazlaya ilişkin isteminin ise reddine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, erkeğin tüm istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiş, kadının kusur belirlemesi, TMK'nın 166/1 maddesine dayalı davasının reddine yönelik istinaf isteminin kabulüne, sair yönlere ilişkin istinaf isteminin ise esastan reddine karar verilmiş, HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının kabulü ile feri talepler hakkında hüküm kurulmuş, red gerekçesi değiştirildiğinden TMK'nın 162.maddesine dayalı dava hakkında da red kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

              Açtığı boşanma davasının reddedilmesinden sonra davalı, 18.04.2005 tarihinde kocası aleyhinde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayanarak nafaka davası açmış, “kocanın kusurlu davranışları sonucu ayrı yaşamak zorunda kaldığı ve nafaka talep etmekte haklı olduğu” kabul edilerek lehine nafakaya hükmedilmiştir. Bu karar 03.05.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen nafaka hükmü, boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta kadının kusurunun bulunmadığı anlamına gelir. Bu durumda, boşanma davasının reddinden sonra, ortak hayatın yeniden kurulmasından kaçınan ve fiili ayrılığı sürdürerek, buna dayalı boşanma hükmünü elde eden davacı koca, boşanmada tamamen kusurludur. Boşanma yüzünden mevcut menfaatleri zedelenen davalı yararına Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi gereğince uygun miktarda maddi tazminat takdir edilmelidir. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne bu yönden iştirak etmiyorum....

                Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir davada bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Davacı tanıklarının beyanlarının bazıları davacıdan duyum, bazıları ise görgüye dayalı olmayan beyanlar olup, boşanmaya esas alınamaz. O halde boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple; ... Bölge Adliye Mahkemesi 2....

                  UYAP Entegrasyonu