Asıl dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, karşı dava ise akıl hastalığı olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır. Davalı kadın vekili yasal süre içerisinde usulüne uygun olarak yetki ilk itirazında bulunmuş, mahkemece yetkisizlik kararı verilmiştir. Davacı erkeğin dava dilekçesindeki, yargılama sonrasında tuttuğu vekiline ait vekaletnamesindeki adresi yine uyaptan alınan nüfus kaydı kapsamındaki yerleşim yeri adresi Osmangazi Mahallesi, Zakkum Sokak, No:18/2 Esenyurt/İstanbul'dur. Uyaptan yapılan sorgulamada davalının geriye dönük mernis adreslerinin içerisinde de Çatalca adresinin bulunmadığı, davalının yerleşim yeri adreslerinde de en son Esenyurt/İstanbul adresiyken 14.05.2020 tarihinde davalının taşınarak mernis adresi Yeşilçam Mahallesi, 2001 Sokak, 6/1 Bornova/İzmir olarak belirlediği, dava dilekçesinin de bu adreste kendisine tebliğ edildiği görülmüştür....
Ancak; 1-Akıl hastalığı bulunduğu belirlenen sanığa, asıl yargılamanın yapıldığı mahkemede CMK'nnı 150/2. maddesine göre zorunlu müdafii tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, savunma hakkının kısıtlanması, 2-Akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmadığı saptanan sanığa yükletilen suça ilişkin tüm kanıtlar gösterilip tartışıldıktan sonra, suçun kanıtlanması halinde TCK'nın 32/1 ve 57. maddeleri uyarınca akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunması, kanıt bulunmaması halinde ise beraat kararı verilmesi gerketiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle doğrudan ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık ... ve müdafii ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 1-Dosya arasında bulunan sanığın yargılandığı başka dava ile ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli ölçüde azaltacak akıl hastalığına sahip olduğuna dair raporunun bulunması karşısında; 5237 sayılı Yasanın 32. maddeleri uyarınca sanığın müştekiye karşı eylemi gerçekleştirdiği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eylemin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini tamamen kaldıracak veya önemli ölçüde azaltacak şekilde akıl hastalığının ve ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alındıktan sonra, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde, karar verilmesi; 2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 15.04.2008 tarih ve 2008/22-80 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti...
a vasi atanması istenilmiş, mahkemece kısıtlı adayının görünüşe göre akıl bozukluğu veya akıl hastalığı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, mahkemece, re'sen araştırma yapılması ve bütün delillerin toplanması gerekir. Türk Medeni Kanununun 409/2. maddesi; akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi ... kurulu raporu üzerine karar verilebileceğini, hakimin karar vermeden önce kurul raporunu gözönünde tutarak kısıtlanması istenilen kişiyi dinleyebileceğini hükme bağlamış olup mahkemece, bir ... kuruluşundan konu ile ilgili heyet raporu alınıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Sulh Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanık hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilirken uygulama maddesinin CMK'nin 223/3-a. olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüş, akıl hastalığı sebebiyle TCK’nin 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ve TCK’nin 57/1. maddesi gereği koruma ve tedavi amaçlı güvenlik tedbiri uygulanmasına, yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiğinde aynı Yasanın 57/2. maddesi gereği “hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş akıl hastasının, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirlenmesi üzerine mahkeme veya hakim kararı ile serbest bırakılabileceğinin” kararda belirtilmemesi, TCK’nin 57/2. maddesi hükmü akıl hastalarına özgü güvenlik...
İhtisas Kuruluna sevk edilerek olay tarihinde müştekide akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı varsa bunun hekim olmayanlar ile çevresinde yaşayanlar ve tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olup olmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususlarında ayrıntılı rapor alınarak ve ayrıca müşteki ile sanığın beyanlarında geçen tanık ... ... dinlenilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli cinsel saldırı HÜKÜM : Beraat İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Suç tarihinde akıl hastalığı nedeniyle kısıtlanan mağdurun vasisi olan babası müşteki ...'nın, davaya katılmasına rağmen yokluğunda verilip, usulüne uygun şekilde tebliğ edilen gerekçeli kararı temyiz etmemesi karşısında, akıl hastalığı nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE, 23.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
ın akıl sağlığının tespiti için sağlık raporu aldırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi istenmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzeninden olduğundan ve Mahkemece resen araştırma yapılmasını gerektirdiğinden, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlamaya ve bu taleplerin reddine ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim karar vermeden önce sağlık kurulu raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenilen kişiyi dinleyebilir. Buna göre, Mahkemece, ilgilinin tam teşekküllü resmi sağlık kuruluna sevk edilerek akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlanmasını gerektirecek bir durumun bulunup bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporu ile tespit ettirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile rapor aldırmadan talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İhtisas Kuruluna sevk edilerek olay tarihinde mağdurede akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı varsa bunun hekim olmayanlar ile çevresinde yaşayanlar ve kendisini tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olup olmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği ve olay nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, re'sen de temyize tabi hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. N.B...
Burada hemen belirtilmelidir ki; ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eşin açabileceği butlan davasından ise “nisbi butlanla evliliğin iptali” davasını anlamak gerekir. Bu bakımdan ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş TMK’nın 152. maddesinde öngörülen süreler içerisinde dava açmazsa, artık o evliliğin hükümsüzlüğü ileri sürülemeyecektir (Dural, M/ Öğüz, T/ Gümüş, A: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 86-87). 18....