Maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı-karşı davacı kadın yararına aylık 250,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL manevi tazminata, davalı-karşı davacı kadının tedbir nafakası ve maddi tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir. Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur tespitine, erkeğin reddedilen boşanma davasına, kadının davasının kabulüne yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı-karşı davacı kadın vekili; kadının reddedilen tedbir nafakası ve maddi tazminat taleplerine, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Taraf vekilleri, 28.01.2021 tarihli dilekçeleri ile istinaf taleplerinden feragat etmişlerdir....
ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
Davalı-karşı davacı dava dilekçesi ile Ünye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/603 Esas sayılı dosyasında takdir edilen 200,00TL tedbir nafakasının (TMK m 197/2) (ne miktarda arttırılmasını istediğini belirtmeksizin) arttırılmasını ve boşanma davası sonuçlandığında ise yoksulluk nafakası olarak devamını talep etmişse de talebi tam olarak anlaşılmadığından mahkemece HMK m 31 kapsamında süre verilmiş ancak belirsizlik giderilmediğinden ve TMK m 197/2 uyarınca taktir edilen nafakanın dava sonunda yoksulluk nafakasına dönüşemeyeceğinden bu talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek Ünye 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/603 Esas sayılı dosyasında takdir edilen tedbir nafakası ile mükerrer olmamak kaydı ile davalı-karşı davacı lehine TMK m 169 kapsamında dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 200,00TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine hükmolunmuştur....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/1331 KARAR NO : 2020/1347 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ERZİNCAN AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/02/2018 NUMARASI : 2016/381 ESAS- 2018/97 KARAR DAVA KONUSU : Tedbir Nafakası, Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni ile Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki tedbir nafakası, şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma ve ferileri davalarının yapılan açık yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince verilen hüküm süresinde taraf vekillerince istinaf edilmekle dosya incelendi....
Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalının, davacıya göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek davacı tam kusurlu kabul edilip, bunun sonucu davacı kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
TMK 166/1 maddesine dayalı eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; Davacı davalı erkek evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md.166/1) veya terk sebebiyle (TMK. md. 164) boşanma isteğinde bulunmuştur. Her iki dava sebebine birlikte dayanılması nedeniyle boşanma koşulları oluşmadığı halde davacı davalı erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ise de bu yönden aleyhe bir istinaf talebi bulunmadığından bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir....
Mahkemece davacı-davalı erkek tarafından iddia edilen hususların ispatlanamadığı, davalı-davacı kadının kusursuz olduğu kabul edilerek boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Davalı-davacı kadının tedbir nafakası davasında ise; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen duruma göre, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu ve lehine Türk Medeni Kanununun 197. madde koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davaların birlikte görülmesi halinde her dava bağımsız niteliğini korur. Bu kapsamda Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı kadın ve kadın yanında bulunan müşterek çocuk için Türk Medeni Kanununun 197/2. maddesi gereğince süre sınırlaması yapılmadan nafaka takdir edilmesi gerekirken, boşanma davası süresince nafakaya karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Dava, boşanma davasından müstakil tedbir nafakası istemine ilişkindir. (TMK m. 197) TMK 197 maddesi gereğince;"Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.''...
(TMK 197/2) Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde erkeğin eldeki davaya karşılık olarak boşanma davası açtığı, konu davanın eldeki dosyadan tefrik edildiği, söz konusu dosyanın halen derdest olduğu, boşanma davası açılmakla kadının ayrı yaşama hakkını kazanacağı, kadının ayrı yaşamda haklılığı hususunda erkeğin kusurlu bir eylemini ispat edemese dahi bu durumun başlı başına kadın lehine önlem nafakası taktiri için yeterli olduğu, kaldı ki bu hususun Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/14099 Esas ve 2017/13063 Karar sayılı ilamı ile de sabit olduğu, bu itibarla kadın lehine önlem nafakası taktirinin doğru, miktarının ise tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarıyla kadının ihtiyaçlarına göre makul olduğu anlaşılmakla, davalının istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....