Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 3-Davacı-davalı kadın tarafından açılan 500.00 Türk lirasına ilişkin bağımsız tedbir nafakası davasına ( TMK m. 197) karşı erkek tarafından boşanma davası ( TMK m. 166/1) açılmış, davacı davalı kadın tarafından boaşanma davasına verilen cevap dilekçesinde asıl davada yer alan 500.00 Türk lirası nafaka talebinin yoksulluk nafakası (TMK m. 175) olarak devamına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü ile bağımsız tedbir nafakası davası ile boşanma davasının feri niteliğindeki yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir....
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eslerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4)....
GEREKÇE: Dava; TMK'nun 197 maddesi uyarınca ayrı yaşamda haklılığa dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.” (TMK. m. 197/1) Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, birinin diğerine yapacağı parasal katkıya (TMK..m..185/3, 186/3) konut (TMK m. 186) ve ev eşyasından yararlanmaya veya eşlerin mallarının yönetimine (TMK m. 223,242,244,262,263,264,267,215) ilişkin önlemleri alır....
Mahkemece kadının ağır kusurlu, erkeğin az kusurlu olduğu kabul edilerek boşanma davasının kabulüne karar verilmiş tedbir nafakası davası ise reddedilmiştir. Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek ağır, kadın ise az kusurlu olup kadın ayrı yaşamakta haklıdır. Lehine Türk Medeni Kanunu'nun 197. madde koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta ve nafaka talep etmekte haklı olduğu anlaşılan kadının davasının kabulü ile uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken davanın yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince özetle; asıl davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1.maddesi gereğince boşanmalarına, davacı-birleşen davacının TMK 162.maddesine dayalı boşanma talebinin reddine, kadın yararına aylık 1.500 TL yoksuluk nafakasına, 40.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile aylık 900 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.500 TL'ye çıkarılmasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı; hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf başvurusunda bulunmuştur. GEREKÇE : Asıl dava; TMK 166/1.maddesine dayalı boşanma ve fer'i taleplere, olmadığı takdirde TMK 162.maddesine dayalı boşanma talebine, birleşen dava; TMK 197.maddesine dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir....
Yapılan incelemede; davacı-davalı kadın ayrı yaşamakta haklı olduğunu ileri sürmek suretiyle tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Davacı-davalı kadının bu talebi, Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi uyarınca ayrı yaşamakta haklı olan eşin tedbir nafakası istemine ilişkindir. Davalı-davacı erkeğin nüfus kaydında 10/07/2020 doğumlu anne ismi Rojda olan Muhammed Baran isimli bir çocuğunun daha olduğu, erkeğin davacı kadın ile evli iken evlilik dışı ilişkisinin olduğu, tarafların uzun zamandır ayrı yaşadıkları, bu durumda TMK'nın 197. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı-davalı kadın ve müşterek çocuklar lehine tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken kadının tedbir nafakası (TMK md.197) talebinin reddi doğru olmamıştır....
Aile Mahkemesinde, boşanma davası ise bundan sonra İstanbul 11. Aile Mahkemesinde açıldığına göre, bağlantı sebebiyle birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkemeden istenebileceği ve birleştirmeye bu mahkemece karar verilebileceği nazara alınmadan, birleştirmeye karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır....
Eşler birlikte yaşarken, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar ( TMK Md. 186/son ). Eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde; davacı eşin emekli maaşı alması ve sosyal güvencesinin bulunması davalıyı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4). Somut olayda; açmış olduğu boşanma davası feragatle sonuçlanmasına rağmen davalı kocanın, eşini ortak konuta almayarak birlikte yaşamaktan kaçındığı sabit olup davacının ayrı yaşamada haklılığı kanıtlanmıştır. O halde davacı lehine "hakkaniyet" ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 02.11.2017 gün ve 2016/6609 esas, 2017/12138 karar sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Erkek tarafından açılan boşanma davası (TMK m. 166/1-2) ile kadın tarafından açılan bağımsız tedbir nafakası davasının (TMK m. 197) birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda mahkemece erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu karara davalı-davacı kadın tarafından boşanma davası ve ferileri ile tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 02.11.2017 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı-davacı kadın tarafından süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur....
Davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakası davasında; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen duruma göre ayrı yaşamakta haklı olmadığı ve lehine Türk Medeni Kanununun 197. madde koşulları gerçekleşmediği halde; kadın yararına tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. 3- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....