Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Taraflarca karşılıklı boşanma istemli açılan davada yapılan yargılama neticesinde, ilk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle her iki tarafında davası kabul edilerek, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, tarafların karşılıklı olarak tazminat taleplerinin reddine, velayetin anneye bırakılmasına ve çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiş...

    Ağır kusurlu taraf yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği gibi, yoksulluk nafakası için de, bu nafakayı talep eden tarafın ağır kusurlu olmaması şarttır. Davalı-karşı davacı(nın) ağır kusurlu olduğu gerçekleştiğine göre, lehine maddi ve manevi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. b-Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı (kadın)’ın ağır kusurlu olduğu gerçekleştiğine göre, boşanma yüzünden mevcut menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan koca yararına Türk medeni Kanununun 174/1-2. maddesi gereğince uygun miktara maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu hususun nazara alınmaması doğru bulunmamıştır. c-Hükmün gerekçesinde “müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesi gerektiği” kabul edildiği halde, hüküm sonucunda gerekçeye aykırı olarak velayetin babaya bırakılması ve anne ile kişisel ilişki tesisi de doğru olmamıştır....

      Davacı-birleşen davalı (erkek) vekili, davalının çocukla ve evle ilgilenmediğini, saygısız davranışlarını müvekkilinin müşterek çocukların hatırına sineye çektiğini ancak geçimsizliğin devam ettiğini ileri sürerek boşanma kararı ile birlikte davalının velayeti istememesi sebebiyle velayetin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen davacı (kadın) vekili, davacı erkeğin uyuşturucu kullandığını, uyuşturucunun etkisinde iken müvekkiline hor ve kaba davrandığını, müvekkilinin yokluğunda evin eşyalarının yok edildiğini ileri sürerek Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, velayetin müvekkiline tevdiine, aşağılamaları, hakaretleri nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminata, müvekkili için 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, küçük .... için 1.000,00 TL, küçük ..... için 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

        karşı davacı Emine Vanlı'ya verilmesine, Davalı karşı davacı Emine Vanlı'nın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davacı karşı davalı T1'dan alınarak davalı karşı davacı Emine Vanlı'ya verilmesine,"karar verilmiştir....

        Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir (TMK md.161/1). Zinanın objektif unsuru evli kadının kocasından başka bir erkekle ya da evli erkeğin karısından başka bir kadınla cinsel ilişkide bulunmasıdır. Zina hukuki sebebine dayalı boşanma davalarında, dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer (TMK md. 161/2). Yapılan inceleme ve toplanan delillerden; davalı kocanın zinasının sabit olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince kadının zinaya dayalı davasının kabulü doğru olmuştur. Boşanma yüzünden beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları zarar gören, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu diğer taraftan uygun bir maddi ve manevi tazminat isteyebilir (TMK md.174/1,2)....

        Davalı-birleşen davacı kadın; birleşen dava dilekçesinde özetle; tedbiren velayetin tarafına verilmesini talep etmiş, Rize Aile Mahkemesi'nin 2018/317 E. 448 K. sayılı kararı ile bu davanın boşanma davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir....

        Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, verilen kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi, paranın alım gücü, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında kadın yararına manevi tazminat verilmesinin yerinde olduğu, takdir edilen manevi tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Erkek lehine maddi-manevi tazminat verilmemesi açısından: Geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkek lehine maddi- manevi tazminat verilmemesinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesi tarafından bu konuda her hangi bir hüküm kurulmamakla erkeğin maddi manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

        Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı-davacı erkeğin temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece verilen 22.05.2017 tarihli kararla davacı-davalı kadın yararına hükmedilen 40.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminat tarafların temyizi üzerine miktar yönünden yine az olduğundan bahisle davacı-davalı kadın yararına bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak davacı-davalı kadın yararına 70.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminat hükmedilmiştir. Ancak, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, davacı-davalının kaybettiği mevcut ve beklenen menfaatlerine, kişilik haklarına yapılan saldırıya uygun düşmeyen ve bozmanın amacına uygun olmayan şekilde yine az miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir....

          Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle, evlilik birliği içerisinde ortaya çıkan sıkıntılara karşı davacının, eşine manevi destek olmaktan kaçındığını, evi terk ettiğini, ikinci cevap dilekçesinde de, davacının davalı eşine hakaret ettiğini, ona maddi destek olmadığını, savurgan tutumu ile ekonomik olarak eşini zor durumda bıraktığını belirterek, boşanma yönünden davanın kabulü ile diğer taleplerinin reddine, çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, aksi kanaat halinde uygun miktar tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişkiye, kadın lehine 10.000 TL maddi tazminata, manevi tazminat talebinin reddine, çocuk için aylık 300 TL tedbir, 400 TL iştirak nafakasına, davacı için aylık 300 TL tedbir nafakasına, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir....

          İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-davalı kadın vekili; birleşen boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı-davacı koca vekili; kadının boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat, nafakalar ile velayetin anneye verilmesi ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava ve birleşen dava; evlilik birliğinin sarsılması (TMK md.166/1,2) hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

          UYAP Entegrasyonu