Dava, davacının borçlu olmadığının tespiti ile aylıklarında yapılan kesintilerin ihtiyati tedbir kararıyla durdurulması ve yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 21.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. ........
yapılması halinde de davacının talep ettiği primlerin iadesi ve işleyen faiz bakımından ödemenin varlığının araştırılması ile davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O hâlde, davalı kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
Dava ve birleşen dava; tüketici kredisi sözleşmelerinden doğan borcu nedeniyle davacının maaş hesabına konulan blokenin kaldırılması ve bloke nedeniyle banka borçlarına kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Bilindiği üzere 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanun'un 56.maddesi ile değişik 5510 sayılı Kanun'un 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, Sağlık hizmeti sunucularının Genel Sağlık Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır....
, ortaya çıkan bedelden 2008-2014 yılları arası komisyon alacağı olarak 38.367,00 TL'nin kesildiği, gelecek dönem komisyon borçlarını teminen de 25.207,36 TL'nin hesapta blokeye alındığının beyan edildiğini, müvekkilinin mektup bedeli dışındaki bedellerden sorumlu olmadığını, bu hususların taraflar arasındaki rehin ve blokaj sözleşmesinde de çok açık şekilde yer aldığını, buna rağmen masraf- komisyon adı altında müvekkilden bedel kesilmesi ve bakiye rakamdan mektup bedelinin üzerinde bir bedelin halen blokaj altında tutulmasının hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını iddia ederek, haksız yere tahsil edilen masraf ve komisyon bedeli olan 38.367,00 TL' nin, tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte istirdadına ve haksız bloke halinde tutulan 25.207,36 TL üzerindeki blokajın kaldırılması ve bu bedelin iadesi ile tasarruf hakkının davacı tarafa verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava dosyası incelendiğinde, davalı Kurum tarafından düzenlenen ödeme emrine konu sigorta prim borcunun zamanaşımına uğradığının tespiti, maaş üzerindeki kesintinin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iadesi istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne denilerek, 2014/14192 takip sayılı dosyada takip alacaklarının zamanaşımına uğramış olması nedeni ile takibin iptaline, maaştan yapılan kesintilerin usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilip takip kesinleştirilmediğinden kaldırılmasına dair hüküm kurulmuş ise de, zamanaşımı nedeniyle takibin iptaline karar verildiği halde, usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmediğinden kesintilerin kaldırılmasına dair hüküm kurulması, hükmün kendisi içinde çelişkiye sebebiyet vermiştir. Zira, hacze dayanak ödeme emirlerinin hangi nedenle iptaline karar verildiği şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilmesi gerektiğinden, hükmün çelişki nedeniyle bozulması gerekmektedir....
bakiye üzerindeki blokenin kaldırılmasını ve bugüne kadar yapılan kesintilerin tamamının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/03/2015 tarih ve 2014/1513-2015/190 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı, davalı bankadan 2007-2012 tarihlerin arasında kullanmış olduğu krediler nedeniyle dosya masrafı adı altında kesinti yapıldığını, yapılan kesintinin haksız olduğunu ileri sürerek, 2,680,00 TL'nin tarafına iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kullanmış olduğu krediler nedeniyle yapılan kesintilerin yasa ve sözleşmeye uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, menfi tespit, yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması ve kesintilerin iadesi hakkındadır. Mahkemece, davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, yaşlılık aylığı ve ikramiyelerinden yapılan kesintilerin iadesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı SGK Başkanlığı vekili tarafından yasal süresinde, davanın reddi gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. Düzenlenen rapor ve dosya okunmakla işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi: Asıl borçlusu ......
Kararı davacı temyiz etmiştir. -/- Dava, emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin istirdadına ilişkin olup, Mahkemece muvafakatnamenin (temlikname) takibin kesinleşmesinden yaklaşık bir yıl sonra verildiği bu sebeple verilen bu rızanın geçerli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, yapılan incelemede muvafakatnamenin (temlikname) sözleşme tarihi ile aynı tarih olan 05/12/2013'de verildiği anlaşıldığından Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değilse de davacının 27/12/2013 tarihinden başlayıp 26/11/2015 tarihine dek süren bloke ve kesintiler karşısında uzun bir süre sessiz kalması ve son taksitten önce davayı açması MK m.2'ye aykırı olduğundan bu değişik gerekçe ile sonucu itibariyle doğru olan ret kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Davalı banka, bloke işleminin yasal ve taraflar arasında yapılan sözleşmeye uygun olduğunu, davacının, 20.01.2011 tarihli verdiği dilekçesi ile kredi taksitlerinin hesabından kesilmesini taahhüt ettiğini beyanla davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı bankaca, kredi ve kart borçlarına yönelik uygulan bloke ve takas mahsup işleminin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6. maddesindeki haksız şart ile ilgili emredici hükmüne aykırılık taşıdığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve davacıya ait mevduat hesabındaki blokajın kaldırılmasına, kesintilerin kesinti tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faizleri ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı bankadan aldığı maaşına, kullandığı kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, konulan blokenin kaldırılması amacıyla eldeki davayı açmıştır....