Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Borçlu davalı ... tarafından taşınmazların diğer davalı ...’ya satış tarihi 11.01.2002 olup dava ise 24.01.2007 tarihinde açılmıştır. 6183 sayılı yasanın 26. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Bu nedenle mahkemece ‘davanın hak düşürücü süre yönünden reddine’ karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA 750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ...'...

    Dava 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında, HUMK'nun 9 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kuralları geçerlidir. İptal davaları aynî hakka değil, kişisel hakka dayanan davalardır. Bu nedenle davanın konusu taşınmaz olsa bile, taşınmazlara ilişkin kesin yetki kurallarını düzenleyen HUMK'nun 13. maddesi hükmü bu davalarda uygulanmaz. Bu nedenle mahkemece yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 19.12.2005 gün ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 140.maddesi gereğince davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına 25/01/2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi...

      Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davalı borçlunun dava konusu taşınmaz hissesini borçlarından kurtulmak amacıyla diğer davalı kardeşine devrettiği, satışın gerçek olmadığı İİK 277 ve 278 maddesinde öngörülen satışın ve tasarrufun iptali şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davaları elinde geçici (İİK 105) veya kat'i (İİK 143)aciz belgesi bulunan alacaklılar açabilir. Aciz belgesinin varlığı dava koşulu olup mahkemece resen araştırılmalıdır. Somut olayda borçlu hakkında düzenlenmiş kat'i aciz belgesi bulunmadığı gibi borçlu aleyhine yapılan takip sonucu düzenlenen haciz olmadığından geçici aciz belgesi de yoktur....

        Mahkemece, davanın İİK'nun 277.maddesine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu, ticari dava niteliğinde olmayıp genel mahkemelerde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde ve değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 6100 sayılı HMK’nin ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile tasarrufun iptali davaları mutlak ticari dava niteliğinde olmayıp şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik bulunmasına bundan dolayı asliye hukuk mahkemelerinin görevine girdiği ve öte yandan 01/07/2012 tarihinden itibaren açılan davalarda artık asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü değil görev ilişkisi olup, somut olayda da dava bu tarihten sonra 09.09.2015 tarihinde İİK.nin 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış bulunmasına ve tedbir kararının...

          Dava, İİK.nun 277 ve devam maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Borçlu ... tarafından 3. kişi ...’ya yapılan satışlar, 10.05.2002 tarihli olup, dava ise 03.12.2007 tarihinde açılmıştır. İİK.nun 284. maddesinde tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması gerektiğinin öngörülmüş olmasına, kamu düzeni ile ilgili olan hak düşürücü sürenin mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekeceğine, borçlu davalının davayı kabul etmesinin hukukça değer taşımayacağına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.60.-TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 26.2.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 16.03.2017 gün ve E.2015/434, K.2017/154 sayılı kararıyla davanın esastan incelemesi yapılarak 2 taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali davasında 7 numaralı parsel ile ilgili olarak davanın reddine, 1 numaralı parsel yönünden davanın kabulü ile tasarrufun iptaline dair verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 28.01.2020 gün, E.2017/3931, K.2020/143 sayılı kararı ile “ Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.6.2014 tarih ve 2014/13108-2014/15087 sayılı onama kararı maddi hataya dayalı olup, maddi hataya dayalı onamadan dolayı usuli kazanılmış hak doğmaz....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu hisselerini davalı ağabeyi ...’a satışına ilişkin tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir. Davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, tasarrufun kardeşler arasında yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

                in babası ile borçlu arasında daha önceleri ticari ilişki oluduğu, taşınmazın satışa rağmen dava tarihi itibari ile borçlunun kullanımında olduğundan bahisle davanın kabulü ile tasarrufun iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kabulünün aksine taşınmaz üzerindeki ipotek ile birlikte satış değeri ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte, borçlu satışa rağmen taşınmazda oturmaya devam etmesi yaşam deneyimlerine uygun olmadığından davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle sonuç itibari ile doğru bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2.970,98 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ...'dan alınmasına 03.03.2015 günü oybirliğiyle karar verilmiştir....

                  Bu hali ile asli mühahille ilgili uyuşmazlık inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescildir. Asıl dava olan tasarrufun iptali davası ile asli müdahil tarafından açılan davaların yargılama usulleri ve inceleme merciileri farklı olduğundan her iki uyuşmazlığın birlikte görülmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle öncelikle,asli müdahil tarafından açılan inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmeli, daha sonra tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılarak, asli müdahilin davasının sonucuna göre tasarrufun iptali davası hakkında bir karar verilmelidir....

                    -Tasarrufun iptali davasının kabulü halinde karar ilam harcının nispi olarak takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gereğir.Harcın hesaplanması kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın res'en yapılmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu