Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davada ise davacının zararının karşılandığına ilişkin bir iddia olmadığı gibi feragat edilen davalı ... bina maliki, diğer davalı olan fenni sorumlu .... haksız eylemi gerçekleştiren kişi olup fenni sorumlunun bina malikine rücu hakkı bulunmamaktadır. Rücu hakkı olmadığına göre iç ilişkide durumunun ağırlaştırılması söz konusu olamaz. Bina malikinin yapının fenni mesulüne rücu hakkı vardır. Haksız eylemi gerçekleştiren fenni sorumlunun bina malikine rücu hakkı olmadığından ve iç ilişkide davacının bina maliki hakkındaki feragati fenni sorumlunun durumunu ağırlaştırmadığından davalı fenni sorumlu hakkındaki davanın 818 Sayılı BK’nun 147/2 maddesi uyarınca reddedilmiş olması doğru değildir. Şu halde, davalı ....... yönünden işin esası incelenip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeyerek yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

    KARŞIOY Asıl ve birleşen davalar, davalı kiracının kusur sorumluluğuna dayalı rücuen tazminat ve tazminat istemlerine ilişkindir. Daire bozma kararları çerçevesinde, davanın niteliği, çoğunluk görüşüne de yansıdığı ve yukarıda belirtildiği üzere, davalının kusur sorumluluğuna dayandırılmıştır. Kusur sorumluluğuna dayalı bir davada ispat yükü, yasada belirtilen ayrık durumlar dışında, davacıya düşer. Davacı bu davada, davalının kusurlu bulunduğunu, kusur ile zarar arasında illiyet bağı olduğunu iddia ve ispat etmelidir. Dosya kapsamı ve bozma ilamı ile davalı yararına oluşan müktesep hak çerçevesinde yapılan incelemede davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı sonucuna varılmış ve dava reddedilmiştir. Kira sözleşmeleri bakımından, ispat yükünün kusurlu bulunan tarafa düşmesini gerektirir bir kanuni düzenleme söz konusu değildir. Bu durumda, davalının kusuru bulunmadığını ispatlayamadığından bahisle yerel mahkeme kararının bozulması hukuki değildir....

      Mahkemece, tecavüzlü durumun imar uygulamasından kaynaklandığı, davacının taşkın kısmın bedelini ödemek suretiyle bina malikinin taşınmazı kullanmasını engelleyebileceği bunun haricinde binanın ömrünü dolduruncaya kadar bina malikinin kullanma hakkının bulunduğu, davacının bina maliki yerine kiracı zilliyetlerine dava açmak suretiyle bedel ödemeksizin taşınmazdan menlerini talep edemeyeceği, gerekçesiyle sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.05....

        Bazı Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere, inşaatın kaldırılmasının arazi ve malzemeye vereceği zarar, kaldırılmasıyla malzeme malikinin elde edeceği yararlardan daha fazla ise ,inşaatın kaldırılması fahiş bir zarara yol açar ( ...,Eşya Hukuku, ... 2002 s.333). c- Üçüncü koşul; yapıyı yapanın (Malzeme malikinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesidir....

          Emlak (bina) vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payına ilişkin kısım yönünden: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; davacı şirketin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır....

            Emlak (bina) vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payına ilişkin kısım yönünden: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; davacı şirketin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır....

              Emlak (bina) vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payına ilişkin kısım yönünden: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; davacı şirketin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır....

                Emlak (bina) vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payına ilişkin kısım yönünden: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; davacı şirketin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır....

                  Emlak (bina) vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payına ilişkin kısım yönünden: 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun yukarıda metnine yer verilen hükümlerinden emlak vergisini taşınmaz malikinin ödeyeceği, intifa hakkı tesis edilmesi halinde emlak vergisini malik yerine intifa hakkı sahibinin ödeyeceği, ancak taşınmaz malikinin ve intifa hakkı sahibinin bulunmaması halinde taşınmaza malik gibi tasarruf edenlerin ödeyeceği sonucuna varılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü; davacı şirketin inşa ettiği binalar yönünden Emlak Vergisi Kanunu'nun 3. maddesi kapsamında mükellef olarak nitelenip nitelemeyeceğine bağlı bulunmaktadır....

                    Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir. Ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarı levazımın en az kıymetini geçemez. Somut olayda; davacı vekilinin tazminat talebi yönünden mahkemece, TMK'nın 723. maddesinde yer alan düzenlemeye göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken tazminat talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: 1- Davacı vekilinin tazminat talepleri yönünden yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2- Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, 29/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu