Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacıların bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1/30 pay 25.10.2011 tarihli satış ile davalıya 30.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, satış bedelini miktar belirtmeksizin daha düşük olduğunu, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Ancak 30.000.00 TL üzerinden harç yatırmıştır....
indirim yapılması gereken tutar olan belirsiz alacağın tespiti ve müvekkil davacıya ödenmesi için işbu davayı açma gereği hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle bedelde indirim yapılması gereken tutar olan belirsiz alacağın tespiti ve şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ......
indirim yapılması gerektiğini, bu nedenle davalıya ihtarname çekildiğini, davalının hiçbir cevap vermeyerek, müvekkili aleyhine .......
Davalı vekili cevabında, işin geç ve gerektiği gibi ifa edilmemesi nedeniyle TBK'nın 475. maddesi gereğince bedelde indirime gittiklerini, ayrıca işin gereği gibi yapılmaması nedeniyle başka bir şirkete yaptırılmak zorunda kalındığını belirterek, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle 177.857,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 12.01.2015 tarihli satış ile dava konusu taşınmazın 240/18000 payı davalıya 400.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 100.000,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda satışa konu payın 177.857,00 TL değerinde olduğunu saptamıştır....
Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası kabul edilerek 01.04.2013 tarihli akitteki satış bedeli ve tapu masrafları ile birlikte 83.375,00 TL depo edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım davalarında davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Dava konusu payın keşfen belirlenen değeri de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, davacı 15.04.2013 tarihli akte karşı bedelde muvazaa iddiasını ileri sürmüş ise de dava tarihinin 18.04.2013 olması yani ikinci akitten sonra dava açılmış olması nedeniyle 01.04.2013 tarihli ve 15.04.2013 tarihli akitler arasındaki satış bedeli farkına dayanılarak bedelde muvazaa iddiası ileri sürülemez....
(Bknz, Yargıtay 3.HD 2021/3054 Esas ve 2021/12487 Karar) Bu durum karşısında; dava konusu araçta gizli ayıp olduğu, davacı taraf her ne kadar misli ile değişim talebinde bulunmuş ve ayıbın önemli nitelikte olduğu belirlenmiş, ayrıca saptanan bedelde indirim tutarı araç değerine göre yüksek gibi görünmekte ise de, aracın davacı elinde iken kaza yapmış olması ve kullanım süresi gözetildiğinde bedelde indirime hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı düşüncesiyle mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bununla birlikte; davalılar, dava açıldığı tarihte temerrüde düştüğünden ve hakimin takdir yetkisini kullanarak bedelde indirim bedeline hükmetmiş olduğundan dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken faize hükmedilmemesi yasaya aykırı bulunmakla bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüş, davacının sair ve davalıların ise tüm istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir....
yapılarak şimdilik her müvekkili için 1.000,00 TL, bedelde indirim tutarları ile ihtarname ücretinin avans faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Resmi belgede yazılı bedelin aksi ispat edilemediğine göre ilk derece mahkemesinin satış bedelinin 50.000,00 TL olduğunu kabul ederek, bu bedel üzerinden nispi metod yöntemine göre hesaplanan 10.000,00 TL indirim bedeline hükmetmesi doğrudur. Ayrıca satış bedeli üzerinden harcı yatıran ve bu bedelin iadesini isteyen davacının daha sonra ıslahla seçimlik hakkını değiştirmesi sonucu satış bedelinin altında belirlenen indirim miktarı yönünden yeniden talepte bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Ancak; davacı taraf, davadan önce davalıya gönderdiği ihtarnamede, satış bedelinden indirim talebinde bulunmamış, sözleşmeden dönüldüğünün belirterek satış bedelinin iadesisini istemiş ancak dava sırasında yapılan ıslahla bu seçimlik hakkını değiştirerek, bedelde indirime dönüştürmüştür....
Davacı vekili, 06/06/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle özetle, ayıp sebebiyle fazla ödendiği belirtilen ayıp sebebiyle bedelde indirim olarak 8.000,00- TL.'nin satış tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talepli olarak ıslah etmiştir....