Ancak; 1)Taşınmazın sit alanına alınması ve çıkarılmasının idarenin tasarrufuna bağlı olduğu gözetildiğinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsa olarak tespit edilen değerinde indirim yapılmayarak bulunan karşılığına hükmedilmesi gerekirken bu bedelden taşınmazın SİT alanında kaldığı gerekçesiyle %5 oranında indirim yapılarak değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle aza hükmedilmesi, 2)Dava konusu taşınmaz ile içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması halinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik incelemeyle dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından % 40 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmek...
Davacı, satış sözleşmesinin tarafı bulunmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Somut olayda dinlenen davacı tanıkları, davalı ile pay satanların pay bedelinin ödenmesine ilişkin bilgi ve görgüleri bulunmaksızın sadece dava konusu taşınmazın dönüm değerinin ne kadar olabileceği konusunda fikirlerini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda çekişme konusu payın değeri dava tarihi itibariyle 191.100,00 TL olarak tespit edilmiş, bu değer önalım bedeli olarak kabul edilerek davacıya depo ettirilmiştir. Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitte gösterilen bedel üzerinden önalım davasının kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacı, satış bedeli resmi akitte 3.528.600,00 TL olarak gösterilse de dava konusu payın değerinin 773.000,00 TL olduğunu iddia ederek dava dilekçesini bu değer üzerinden harçlandırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamı 3.645.206,30 TL depo ettirilerek davanın kabülüne karar verilmiştir....
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin yargılama gideri, yargılama giderlerinden sayılan vekalet ücretine ilişkin itirazlarına gelince; Davacı, önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda bedelin daha yüksek gösterildiğini ileri sürerek bedelde muvazaa yapıldığı iddiasında bulunmuş 100.000 TL üzerinden harç yatırmış, davalı adına kayıtlı payların iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, dava konusu payları gerçek değerini ödeyerek satın aldığını, bedelde muvazaa yapılmadığını savunmuştur. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....
Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satan arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından dava konusu payların tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafın toplamından oluşan önalım bedelinin TMK’nın 734. maddesi uyarınca hükümden önce belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de davacı, bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....
Ancak; 1-Dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsa olarak yapılan karşılaştırma sonucu tespit edilen değere hükmedilmesi gerekirken, belirlenen bedelden taşınmazın imar planında heyelan ve taş düşmesi nedeniyle önlem alınacak arkeolojik sakıncalı alanda olduğu gerekçesiyle indirim yaparak değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle aza hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, 2-7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalılardan ... kayyımı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; 1-Taşınmaz üzerinde bulunan yapının 8,30 m2'sinin taşınmaz sınırı dışında olduğu gerekçesiyle bedelde indirim yapılması ve yapının alt katının hesaplamaya dahil edilmemesi, 2-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan ... hissesi üzerindeki ipoteğin, tespit edilen bedele yansıtılmaması, Doğru değilse de; bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılması gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının; a-1)1 ve 2 nolu bentlerindeki (42.179,47) sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine (51.298,27) sayısının yazılmasına; a-2)1 nolu bendindeki (39.774,28) sayısının hükümden çıkartılmasına, yerine (30.655,48) sayısının yazılmasına, b)Ayrı bir bendi olarak eklenmek üzere (Dava konusu taşınmazlardan 463 ada 64 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında bulunan ipoteğin, tespit edilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı idareden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine, davalılardan peşin alınan temyiz...
Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davaya konu makinede gizli ayıplar bulunduğu, ayıpların giderilebilir nitelikte olduğu yani makinenin tamiri kabil olduğu bu nedenle sözleşmenin feshi ve bedel iadesi yerine bedelde indirim yapılmasının uygun olacağı gerekçesiyle makinedeki arızaların giderilebilmesi için gereken 8.183,00 TL’ nin davalıdan tahsiline, dava kısmen kabul edilmişse de davacı esasta haklı bulunarak satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğu ortaya çıktığından davalının reddedilen kısım yönünden vekalet ücreti talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olaya gelince; önalım davalarında satışa konu payın keşfen belirlenen değerinin resmi senette gösterilen değerden daha düşük olması bedelde muvazaa iddiasını ispatlamak için yeterli değildir. Ayrıca dinlenen davacı tanıklarının beyanları davacının iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı gibi davalı tanıkları da bedelde muvazaa yapılmadığını ifade etmişlerdir. Bu nedenle bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından davacıya resmi senette gösterilen bedel ve giderleri depo etmek üzere süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 14.11.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
İş sahibince ayıplı imalât nedeniyle bedelde indirim seçimlik hakkının kullanılması halinde indirimli iş bedeli ya da indirilmesi gereken bedel nispi metoda göre hesaplanmalıdır. Bu metoda göre hesaplamada da kararlaştırılan ücretin ayıplı değeri ile çarpılarak bulunan rakam ayıpsız değere bölünmek suretiyle ödenecek indirilmiş ücret ve bu miktar da kararlaştırılan ücretten çıkartılarak indirilmesi gereken miktar bulunacaktır. Bu durumda mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen ikinci bilirkişi kurulundan az yukarıda açıklanan nispi metoda göre ayıplı imalât nedeniyle indirimi gereken bedel konusunda mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....