yer almadığı, dairenin teslim edilmemiş olması karşısında bu faturaların içeriği mal veya hizmetin karşı tarafa verilmemiş olması nedeniyle davalının bu fatura bedellerini talep edemeyeceği, tüm bu hususlar gözetildiğinde davacının bedelini ödemiş olduğu konutu teslim alamaması karşısında sözleşmeden dönerek ödemiş olduğu bedeli talep edebileceği, davacının hacizden ve ipotekten arındırılmış tapu iptal ve tescil isteminin yerinde olmaması nedeniyle davacının terditli taleplerinden bedel iadesi talebinin kabulüne karar verilmiştir....
nun 706, B.K. 213, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri uyarınca geçersiz olduğu, temliken tescil isteğine ilişkin olarak ise ifrazın mümkün olmadığı, binanın yıkımının fahiş zarar doğurmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin, dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle davanın reddine karar vermesi yönündeki görüşüne ve bedel iadesi istemi hakkında hüküm kurulmamasına katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu ... parsel sayılı taşınmaz "tarla" niteliğiyle, senetsizden, 08.08.1953 tarihinde, tam mülkiyet üzere, ... oğlu ... adına tespit görmüş, ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04/11/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, terditli olarak bedel talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/09/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapu iptali ve tescil, terditli olarak bedel talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin onama kararı üzerine, taraflar karar düzeltme talep etmiştir. Yargıtay 8....
Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava dilekçesinde dava değerinin 8.000,00 TL olarak gösterilmesi ve davalının taşınmazının ifrazının mümkün olmadığı takdirde tamamının muhik bir tazminat karşılığında tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili istendiğini belirterek, dava tarihindeki değere göre görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Davacı yapılan ifraz sonucu inşaatının bir kısmının davalının taşınmazında kaldığını belirtip, binanın bulunduğu taşınmaz kısmının ifrazının mümkün olması halinde bu kısmın, ifrazının olanaklı olmaması halinde muhik tazminat karşılığında davalı taşınmazının tamamının tapusunun iptali ile kendi adına tescilini istemiştir. Yapılan keşifte dava konusu taşınmazın yüzölçümüne göre tamamının dava tarihindeki değerinin yaklaşık 8.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda dava terditli olarak açılmıştır. Terditli davalarda görevi düzenleyen açık bir kanun hükmü yoktur....
Mahkeme hükmünün avukatlık ücretine yönelik olarak sınırlı şekilde yapılan temyiz incelemesinde; Az yukarıda açıklandığı üzere davacılar vekili tarafından kademeli olarak tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak isteği şeklinde açılan davada tapu iptali ve tescil isteğinin esastan, kademeli alacak isteğinin ise henüz vadesi dolmayan sözleşmeye dayanılması nedeniyle, süresi gelmediğinden usul bakımından reddine karar verilmiştir. Davacı, davasında birden fazla talepte bulunuyor ve fakat, asıl talebi kabul edilmediği takdirde yardımcı talebi hakkında karar verilmesini istiyorsa terditli veya kademeli dava söz konusudur. Burada birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş birden çok dava bulunmamaktadır. Terditli davadan davalıya karşı ileri sürülen birden fazla talep arasında bir aslilik-ferilik ilişkisi mevcut bulunmaktadır. Terditli davada, mahkeme öncelikle asıl talebi inceleyecek ve bir kanaate varacaktır....
Karar Düzeltme Sebepleri Davalı; taşınmaz 04.10.2008 tarihinden sonra alındığı için güven teorisinden bahsedilemeyeceğini, sözleşmede davacının imzasının bulunmadığını, ödeme makbuzu olmadığını, güven teorisinin Türk Hukuk sisteminde bulunmadığını, ıslah edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, sözleşmelerin sonradan düzenlenme iddialarının araştırılmadığını, iflas masasına kayıt yaptırılıp yaptırılmadığı hususunun araştırılmadığını, senet asıllarının ödeme olarak kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; satış sözleşmesine konu taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle bedel iadesi, tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk a. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.05.2019 tarihli ve 2018/13-977 E., 2019/572 K. sayılı kararı. b. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4 ve 30 uncu maddeleri....
talebi de kapsadığı gözetilerek terditli olan bedel iadesi talebinin kabulü ile, bilirkişi heyetince tespit edilen 9.827,45 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....
Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkeler ve özetlenen dosya kapsamından eldeki davada, davacının terditli olarak iptal-tescil, mümkün olmazsa tazminat isteminde bulunduğu, iptal-tescil isteminin yukarıda yer verilen gerekçe ile reddedildiği gözetildiğinde, ikinci istek konumundaki tazminat talep etme hakkının, ilk istek iptal-tescilin reddedilmesiyle doğduğu, bu kapsamda tazminat yönünden zamanaşımı süresinin de hakkın doğumu olan anılan ret kararı ile başlayacağı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, tazminat istemine ilişkin davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasına girilip tarafların dayanmış olduğu tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır....
Madde hükmü uyarınca konutun geri verilerek bedel iadesi talep edildiği ve satış bedelinin iade edildiği davacının bu bedeli ihtirazi kayıtla aldığı anlaşılmıştır. Yapılan sözleşme ve ödeme miktarı konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Sorun sözleşme 5. Madde hükmü uyarınca bedel iadesi talep edildiğinde bunun denkleştirici adalet ilkelerine göre uyarlanmasının talep edilip edilemeyeceği konusundadır. Taraflar arasında yapılan sözleşme, tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri içeren sözleşme niteliğindedir. Sözleşme nin 3. maddesi uyarınca teslim süresi açıkça 24 ay olarak kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin 5. Madde hükmü uyarınca mülkiyetin davacıya devredileceği tarihe kadar alıcı isterse bedel iadesi talep edebileceği, paranın faizsiz iade edileceği kararlaştırılmıştır. Davacı taraf sözleşmede yaşanan gecikme nedeniyle bu hakkını kullanarak bedel iadesi talep etmiş ve satış bedelini ihtirazi kayıtla geri almıştır....
İlk derece mahkemesince 01/07/2020 tarihinde; "..Dosya kapsamından 34 XX 898 plakalı aracın mülkiyetinin çekişme konusu yapıldığı, davacının öncelikle aynen iade, terditli olarak tazminat talebinde bulunduğu, davalının tedbirin teminata kaydırılması yönündeki itirazının davacının çekişme konusu olan aracın öncelikli aynen iade talebini imkansız hale getireceği, HMK 389 kapsamında tedbirin aynen iade davası yönünden çekişme ile ilişkili olduğu, davacının teminat mektubuna kaydırılması yönündeki talebe karşı çıktığı anlaşılmış olmakla, tedbire yönelik itirazın reddine.. " şeklinde hüküm tesis edilmiştir....