Açıklanan nedenlerle, hükmün 1. fıkrasının 2. bendi hükümden tamamen çıkarılarak yerine 2. bent olarak “Davalı ... aleyhine açılan tazminat davasının KABULÜ ile; 165.526,48 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan TAHSİLİ ile davacıya VERİLMESİNE,”, hükmün 2. fıkrası hükümden tamamen çıkarılarak yerine 2. fıkra olarak “2-Alınması gereken 11.307,11 TL nispi karar ilam harcının peşin alınan 266,84TL. ile tamamlama harcı olarak yatırılan 26.09.2017 tarihinde 2.565,00TL.ve 30.03.2019 tarihinde 401,75TL.'ndan mahsubu ile bakiye 8.073,52 TL'nin davalı ...'dan tahsili ile Maliye Hazinesine irat kaydına,” hükmün 5. fıkrası hükümden tamamen çıkarılarak yerine 5. fıkra olarak “5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı lehine karar tarihinde (04/10/2021) yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 19.675,01 TL nispi vekalet ücretinin davalı ...'...
Diğer taraftan Davacı 6100 sayılı HMK’nın 111. maddesine göre terditli dava açmıştır. Mahkemece iş bedeli istemine yönelik davasının kabulüne karar verilmiş ise de; davacının öncelikli istemi müspet zararının tazminidir. Terditli istemlerde ilk talebin değerlendirilmesi zorunludur. Müspet zarar (olumlu zarar), sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır. Dönme ve fesihte kusursuz olan yüklenicinin, kusurlu olan iş sahibinden olumlu zarar isteyebileceği kabul edilmekte ve yerleşik içtihat ve uygulamalarında kâr kaybının TBK'nın 480. maddesinin ikinci cümlesi (BK 325) kıyasen kesinti yöntemine göre hesaplanacağı kabul edilmektedir....
HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme, bedel iadesi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir....
Maddesinde geçen güvence süresinin, gaiplik kararının verildiği anda bile geçmiş vaziyette olduğunu, bu nedenle 2007 tarihli veraset ilamında müvekkilinin söz konusu hissede yalnızca kendisini hissedar olarak gördüğünü ve buna göre tasarruflarda bulunduğunu, müvekkilinin, davalının tekrar hayatta olduğunu öğrendiği günden itibaren dava konusu hisse payı üzerinde davalıdan mal kaçırma amacıyla tasarruflarda bulunmadığını, bunun aksine davalı tarafça ispat edilemediğini, müvekkilinin bu husustaki iyi niyetinin sabit olduğunu, "davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyi niyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden on yıl geçmekle zaman aşımına uğrar "hükmüne göre 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerekirken bedel iadesi yönünde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bedel iadesi yönünden kurmuş olduğu hükümde...
Mahkemece, her ne kadar tapu iptali ve tescile ilişkin olarak da hüküm kurulmuş ise de, ıslah dilekçesi gereğince talep bedel isteği olduğuna, mahkemece de yalnızca bedel değerlendirilerek karar verildiğine ve hüküm bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edildiğine göre, 12.05.2011 tarih ve 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurul Kararı gereğince hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, tapu iptal tescil, bedel iadesi, tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk a. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.05.2019 tarihli ve 2018/13-977 E., 2019/572 K. sayılı kararı. b. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası; “Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür....
Mahkemece, davacının araçtaki değer kaybı talebinin kabulü ile 1.140.00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı,araçtaki ayıp sebebiyle sözleşmeden caydığını ileri sürerek,bedelin iadesi bu kabul görmediği takdirde ayıp oranında bedel tenzili istemiştir.Yargılama sırasında harcın tamamlatılması suretiyle verdiği dilekçesinde,talebini hasrettiğine ilişkin kabul ve beyanı yoktur.Mahkemece,BK.nun 202.maddesi gereğince talebin, semenin tenzili hususunda kabulü ile hüküm kurulduğuna göre davacının terditli talebinden birisi kabul edilmiş olup, karşı taraf lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2011/1469-7700 Ne var ki bu...
-TL'nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, terditli olarak da öncelikli talepleri kabul olunmadığı takdirde dava konusu aracın karşılıklı ifa kuralları gereğince satıcı davalıya teslimi ile bu aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ya da satış bedelinin indirilmesi veya ücretsiz tamir ve onarımının yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
indirimine ilişkin talebi bakımından ise bedel indirimi seçeneğinin uygulanabileceği görüldüğünden; terditli açılan davada; Davanın Kısmen Kabulü İle Davacının 2 adet aracın misliyle değişimine ilişkin 1. talebinin reddine, -Davacının 2 araç yönünden ayıp oranında bedel indirimine ilişkin 2. talebinin kabulü ile 20.579,48 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir....
Ayrıca, davacı davasını terditli olarak açmış olup tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın kabul edilmemesi durumunda ödediği bedelin iadesi talebinde bulunmuştur. Bedelin davalı müteahhide ödendiği iddia edilmiş olmakla terditli talep yönünden de davalının pasif husumeti mevcuttur. Bunun dışında davacının terditli talebi konusunda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması da ayrıca HMK 297 maddesine aykırılı teşkil etmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İDM kararının HMK'nın 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yargılamaya devam olunmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- a/6. maddesi gereğince KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 6....