Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nun 729. maddesinde; bir kimsenin, kendisinin fidanını başkasının arazisine dikmesi halinde aynı kanunun 722 ve 723. maddelerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. TMK'nun 722. maddesinde; taşınmaz malikine, rızası olmaksızın yapılmış ve yıkımı aşırı zarar doğurmayan yapının, masrafı yapı malikine ait olmak üzere yıkımını isteme hakkı tanınmış, Türk Medeni Kanunu'nun 723/son maddesinde ise “...yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Açıklanan madde hükümleri uyarınca; başkasının taşınmazına ağaç diken kişinin talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, iyiniyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davalıların, davacı aleyhine ... 6....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM-ECRİMİSİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 1305 parsel sayılı taşınmaza, üzerine bina yapılmak, kanalizasyon borusu geçirmek ve bir kısmını bahçe olarak kullanmak suretiyle davalı tarafından müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu alanda kadastro çalışmaları sırasında hata yapılması nedeniyle pek çok parselde kayma meydana geldiğini, bunu gidermek amacıyla imar uygulaması yapıldığını, kimsenin taşınmazına tecavüz etmediğini bildirip davanın reddini savunmuştur....

      Arsa sahibi davacının, davalı yüklenici ile kat karşılığı inşaat yapım ve satış vaadi sözleşmesi imzalayarak zemin ve dört kattan oluşan bina yapımı konusunda anlaştıkları ve davalının inşaatı süresinde bitirmemesi nedeniyle teslimatı geciktirmesi üzerine uğranılan kira kaybı ile ilgili olarak tazminat istendiği somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dikili Ağaç, Fidan veya Bağ Çubuğuna Zarar Verme HÜKÜM : Beraat Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanılış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Sera yapımı için ağaç ihtiyacı olan sanık ...'nin, kayın pederi olan diğer sanık ...'...

          bina inşa ettiğini bilerek inşaatı tamamlamış olması sebebiyle TMK'nın 3.maddesinde düzenlenen subjektif iyiniyetin bulunmadığı, bir başka ifadeyle malzeme sahibinin, el attığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesi durumunun söz konusu olmadığı, aksine başkasına ait olduğunu bilerek taşınmaz üzerine bina inşa ettiği kanaatine varılmış, bu nedenle temliken tescil için ilk koşul olan subjektif iyiniyetin varlığının bulunmaması sebebiyle diğer koşulların araştırılmasına gerek bulunmaksızın temliken tescil isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmış tüm bu sebeplerle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Davanın reddine" karar verilmiştir....

          Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 23.680,00 TL'nin 19.02.2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline dair verilen hükmün, davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 15.01.2018 tarih, 2015/2120 Esas ve 2018/38 Karar sayılı ilamı ile; "davacının tek taraflı olarak aldığı ve davalı tarafın savunma yapma imkanı bulunmayan eksper raporuyla yetinilmesinin doğru olmadığı da gözetilerek, davaya konu olayda hasar gören malların kitap ve kırtasiye malzemesi olduğu ve ayrıca olay nedeniyle bina hasarı oluştuğu dikkate alınarak oluşturulacak uzman bilirkişi heyetinden, davacı tarafından sigortalanan işyerinde, davaya konu su basması olayı nedeniyle meydana gelen hasar ile miktarının ne olduğu konusunda, eksper raporunu da irdeleyen, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur...

            . - KARAR - Davacı vekili, müvekkili kooperatifin site inşaatı yapımı için arsa malikleri ... ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzaladığını, taşınmaz maliklerinden ...ile sözleşme yapılamamasına rağmen inşaatın iyiniyetle yapıldığını, bina değerinin taşınmaz değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, davalı adına kayıtlı taşınmaz hissesinin uygun tazminat karşılığında müvekkili kooperatife verilmesine, bu talebin reddi halinde bina değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 17.11.2009 havale tarihli dilekçesi ile taşınmaz üzerine inşa edilen sitede davalı ...'e A Blok 1 nolu bağımsız bölümün devredildiğini, dairenin tapusunun halen ...adına kayıtlı olduğunu belirterek, davalıya ait olan taşınmazın öncelikle bedelsiz olarak müvekkili kooperatif adına tescilini, olmadığı takdirde diğer talepleri gibi karar verilmesini isteyerek davayı ıslah etmiştir. Davalı ......

              Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairece, “..taşınmazdaki mütemmim cüz niteliğinde olan yapınında akıbetini belli edecek olan yıkım istekli böyle bir davada tüm paydaşların yer alması gerektiği, komşu parselde bulunan binadaki pencereler nedeniyle davacı taşınmazına fiilen elatma bulunmadığı, davalının kendi mülkiyet alanı içerisinde imar mevzuatına aykırı olarak davacı taşınmazına cepheli pencere açmasının idari yaptırımı gerektirdiği gibi TMK’nun 737. maddesinde düzenlenen hoşgörü sınırlarını aşacak nitelikte bir davranış olarak da yorumlanamayacağı, bu durumun komşuluk hukuku açısından zarar verici nitelikte olduğunu söyleyebilme imkanı da bulunmayacağı, bir kimsenin kendi mülkiyet alanı içindeki binası veya bölümüne pencere açma olgusu TMK’nun 683. maddesi gereğince mülkiyet hakkının bir sonucu olup, pis koku, duman vs. gibi haller dışında pencere açmanın karşı tarafın aile mahremiyetinin ihlali niteliğinde olduğu da kabul edilemeyeceği, davacıya yıkım isteği yönünden...

                Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının, taşınmazına komşu olan davalılardan Mehmet’e ait taşınmazda yapılan hafriyat çalışmasında gerekli önlemler alınmadığından 3 katlı yapısının giriş merdiveni, giriş cephe duvarlarında ve taşıyıcı olmayan iç duvarlarında kısmen çatlamalar oluştuğunu, yaptığı müracaat üzerine Eyüp Belediyesinin 31/03/2011 tarihli statik raporunda binanın bu çalışma nedeniyle oluşan hasarlar nedeniyle İmar Kanun'un 39. ve 40. maddelerine göre tehlike arz ettiğinin ve tahliyesi gerektiğinin belirtildiğini, 04/04/2011 tarihinde meydana gelen zarara ilişkin tespit yaptırdığını, savcılığa şikayet dilekçesi vermesi sonucunda ceza davasının açıldığını ve derdest olduğunu, binanın mühürlenmesi ve içinde oturulamayacak hale gelmesi nedeniyle de 2014 yılı sonunda hasarlı yapıyı yıktırdığını belirtip, davalıların inşaat hafriyatı yapılırken taşınmazına verdiklerini iddia ettiği ve tespit dosyasında belirlenen 235.000 TL’lik zararın davalılardan tahsilini istediği...

                  "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.04.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, mümkün değilse tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacının imar düzenlemesinin iptali davasının idari yargı görevine girdiğinden mahkemenin görevsizliğine, davacının binanın arsasının adına tescili, evin ve müştemilat bedeli tesbit ve tahsilat talebinin, davacının dava açma sıfatı olmaması nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 28.06.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davada, imar uygulaması sonucu 6789 ada 1 parsel sayısını alan taşınmaz üzerindeki binanın kendisine ait olduğunu iddia eden davacı, mevcut yapı sebebiyle bina kısmının adına tescilini, olmadığı takdirde değerinin saptanarak...

                    UYAP Entegrasyonu