Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır. Borçlar Kanunu'nun 61. maddesinin 1. cümlesine göre, haklı bir neden olmaksızın başkasının zararına zenginleşen kimse, onu geri vermek zorundadır. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....

    Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağ bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Davalının, 100 parseldeki taşınmazı satın aldığı sırada davacı tarafından dikildiği kesin olan dava konusu ağaçların bedelini ödemeden satın aldığı dosya kapsamından ve toplanan delillerden anlaşıldığına göre artık BK.'nun 61-66. (TBK.77-82) maddeleri gereğince davalının sebepsiz zenginleştiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sebepsiz zenginleşme kurumunun en temel özelliği olan şahsilik prensibi gereğince kime karşı zenginleşme oluştuysa ona karşı talep de bulunulması gerekir.Bu durumda, 100 parsel içinde kalan dava konusu ağaçların 22/02/1991 tarih, 1990/1 E.- 1991/1 K.sayılı YİBK.'...

      Kanundan kaynaklanan borçlara örnek; haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve doktrinde kabul edildiği üzere vekâletsiz ... görme sebebiyle istenebilecek alacaklardır. Eldeki davada davacı ile yüklenici kooperatif arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Davalı kooperatifin haksız fiil, sebepsiz zenginleşme gibi nedenlerle de davacıya karşı mesuliyetini gerektirecek durumlar söz konusu değildir. Kısaca davacı tazminat istemi hakkında ancak sözleşme ilişkisi bulunan davaya dahil edilen kişiye karşı başvurabilir. Mahkemece bu saptamalar bir yana bırakılarak hüküm altına alınan tazminat borcundan davalı kooperatifin sorumlu tutulması doğru olmamıştır. Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Öncelikle belirtmek gerekir ki; bir uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir. Sebepsiz zenginleşme borçlusunun, muhdesatın yapıldığı anda ekonomik açıdan zenginleştiği, yapanın ise o anda fakirleştiği ileri sürülmez. Zira, vücuda getiren tarafından kullanılan muhdesatın, taşınmaz malikine herhangi bir katkısı bulunmamaktadır. Bu nedenle, ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin, satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Daha açık deyişle, sebepsiz zenginleşme, satışın yapılıp bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. Bununla birlikte; davalının sebepsiz zenginleştiği miktar, satış bedelindeki hissesine düşen muhdesat oranı kadardır....

          Sebepsiz zenginleşmeden bahsedilebilmesi için aranan en önemli şart zenginleşenin mal varlığında meydana gelen artışın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Zira zenginleşmeyi doğuran sebep, kazandırma veya zenginleşenin müdahalesi ya da umulmayan bir olay olabilir. Nitekim BK’nın 61. maddesinde özellikle “haklı bir sebep olmaksızın” ifadesine yer verilmiş ve haklı olmayan sebep teşkil edecek hususlar örnek olarak sayılmıştır. Bu durumda kazandırmaya (edime) dayanan sebepsiz zenginleşme; “geçerli olmayan sebebe” veya “gerçekleşmemiş sebebe” veyahut da “sona ermiş sebebe” dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğmakta olup bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir. Sebepsiz zenginleşmede sadece mal varlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur....

            Somut olayda dava, yazılı sözleşmeye dayalı konut satışından kaynaklanmayıp, taraflar arasında düzenlenen ve sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tesbiti istemine ilişkin olduğuna göre, uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 07/04/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Buna göre sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. (TBK m.77/1) Bunun için de, öncelikle iade borcunun kapsamı belirlenmeli, fakirleşme ve zenginleşme zamanı tesbit edilmelidir. Bu bağlamda, davacının, taşınmaza yaptığını iddia ettiği iyileştirme giderlerini sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca davalılardan isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalı tarafın mal varlığına geçmiş olması gerekir. Somut olayda; dava tarihi itibariyle ortaklığın giderilmesi davası derdest olup, taşınmaz satılarak, davacının kullanımından çıkmamıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ :ALACAK Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda karar verilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 3.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE,28.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Esaslı dosyasında başlatılan icra takibinde borçlu olmadığı, ancak haciz tehdidi altında olması nedeniyle takip konusu borcu ödediğini beyan ettiği, icra takibinde borcunun tasfiyesi amacıyla yapılan ödemelerin alacaklı yönünden borca mahsuben ödenmiş sayılacağı, borcun ödenmesi sebebiyle takip alacaklısının alacağına kavuştuğu ve takip alacaklısı açısından sebepsiz zenginleşmeden bahsedilemeyeceği, sebepsiz zenginleşen tarafın malvarlığının azalması gerekirken haklı bir sebebe dayanmadan azalmayıp mevcut durumunu muhafaza eden takip borçlusu olduğu bu itibarla sebepsiz zenginleşme ve bedel iadesi talebinin dava dışı takip borçlusuna yöneltilmesi gerekirken yanılgı sonucu takip alacaklısına yöneltildiği anlaşıldığından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekmiştir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak isteğine ilişkin olup, mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarih ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu