Davalı, üzerine düşen yükümlülüklerini yasanın aradığı ölçüde aksattığından söz edilemeyeceği, maddi delillerle desteklenmeyen soyut iddiaların da ispata yeterli sayılamayacağı, sonuç itibariyle bağıştan rücu koşullarının gerçekleşmediği kanaatine varılmakla davacının davasının reddine" karar verildiği anlaşılmıştır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/09/2020 NUMARASI : 2018/29 ESAS, 2020/352 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Bağıştan Rücu Hukuksal Nedeniyle) KARAR : Kocaeli 4....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, koşullu bağıştan rucu sebebine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, dava konusu 3 nolu parselin ... hizmet binası ve santral yapılmak koşulu ile ilgili idareye bedelsiz devredildiğini, ancak koşul yerine getirilmediği gibi taşınmazın satışı için hazırlık yapıldığını öğrendiklerini ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, taşınmazın koşulsuz devredildiğini, ayrıca zamanaşımı süresinin de geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın koşullu devrine ilişkin bir kaydın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere, bağıştan dönme(rücu); bağışlayanın bağışlanana varması gereken tek yanlı beyanıyla geriye yürüyen(makable şamil) ve hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır....
Dava, bağıştan rücu talebine ilişkin olup, davacı eldeki dava ile, davalıya noterde yapılan taahhütname ile taşınmazının bir bölümünü şartlı şekilde bağışladığını ancak davalının taahhütnamedeki devir yasağı şartına aykırı hareket ettiğini ayrıca bağışın asıl amacı olan hastaneninde aradan geçen yıllara rağmen bitmediğini, kaldı ki taşınmazı devralan şirketle yapılan sözleşmeye hastaneye verilecek isimle ilgili de bir şart koyulmadığını, beyanla taşınmazın rayiç değerinin davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, bağışın asıl amacının hastane yapılması olduğu, hastane inşaatınında devam ettiği, devir yasağının bir yaptırıma bağlanmadığı, 14 yıl sonra rayiç değer talebinde bulunulmasının hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bağıştan dönme bağışlayanın bağışlanana varması gereken tek yanlı beyanıyla geriye yürüyen ve hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır....
Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK.nın 244/3. TBK.nın 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir....
Mahkemece, “461 ada 116 nolu parselin tapu kaydının 1000/1251 payı bakımından iptali ile davacı dernek adına, 251/1251 payın ise, davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline davalı ... tarafından açılan bağıştan rücu etme (zilyetliğin iadesi) davanın reddine" karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümüyle bağıştan rücu davasına yönelik kısmı davalı ... vekili, reddedilen 251/1251 pay bakımından ise davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, Ilgın Noterliğince düzenlenen 27.6.1980 tarih ve 3567 yövmiye numaralı bağış senedine yani kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteği ile BK. nun 244 ve devamı maddeleri gereğince açılan bağıştan rücu davasıdır. Mahkemece, dava konusu 461 ada 116 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının davacı yararına 1000/1251 payı bakımından iptaline karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır....
Davalı karşı davacılar, davanın reddini dilemişler,karşılık dava ile de bağıştan rücu ettiklerini belirterek mihir senedinin iptalini talep etmişlerdir. Mahkemece,her iki davanın da reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar karşı davacıların tüm,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı,13.9.2005 tarihli Mihir ve Hibe senedine dayanarak eldeki davayı açmıştır.Davalılar,davacının evi tamamen boşaltarak eşyaları götürdüğünü savunmuşlar,karşılık davaları ile de, davacının annesi ile birlikte kocasına bıçakla saldırdığını, bu nedenle bağıştan rücu ettiklerini belirterek mihir senedinin iptalini talep etmişlerdir....
Karşı davasında ise; davacının, müvekkiline ve ailesine hakaret ve küfür ettiğini, bu nedenle bağıştan rücu edildiğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmazsa bedelinin tahsilini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 30.275 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, karşı davanın ise; bağıştan rücu şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Hükmü davalılar(karşı davacı) vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı taraf, dava dilekçesinde; ziynet eşyaları ev ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece bedellerine hükmedilmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2019/336 ESAS, 2020/471 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Bağıştan Dönme Kaynaklı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle davalıya takılan ziynetlere dair bağıştan rücu beyanı ile mülkiyetin müvekkiline aidiyetinin tespiti ve davalının uhdesinde kalan altınların aynen iadesi mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 6/06/2016 tarihinde verilen dilekçeyle bağıştan rücu hukuksal nedenine dayanan tapu kaydının ve dava konusu aracın trafik sicil kaydının iptali ile davacı adına tescili talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 11/12/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayanan tapu kaydının ve dava konusu aracın trafik sicil kaydının iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....