Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; mehir senedi adı altında bağışlama vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davalının istinaf istemindeki savunmasında kabulünde olduğu üzere takibe dayanak senedin müvekkilinin oğlu ile davacının evlenebilmesinin koşulu olarak zor durumda bırakılarak imzalatıldığı belirtilmiştir....

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; mehir senedi adı altında bağışlama vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemidir. Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Davacının talebi, mehir olarak ödenmiş olan (mehri muaccel) bir alacak değil, bağışlama vaadi şeklinde (mehri müeccel) niteliğinde, mehir senedinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davalının istinaf istemindeki savunmasında kabulünde olduğu üzere takibe dayanak senedin müvekkilinin oğlu ile davacının evlenebilmesinin koşulu olarak zor durumda bırakılarak imzalatıldığı belirtilmiştir....

İlki, 05 Mayıs 1989 tarihli mehir senedi ile miras bırakanın dava konusu taşınmazı bağışlama vaadinde bulunduğu, temlikin bu nedenle yapıldığına ilişkindir. Davacılar, davalının bu savunması ile görünürde satış şeklinde yapılan temlikin, gerçekte bağış olduğunun ikrar edildiğini ve muvazaa iddialarının kanıtlandığını ileri sürmüşlerdir. Türk Borçlar Kanunun da, bağışlama sözü verme, aynı kanunun 288/2. (BK 238/2) maddesin de “Bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği, ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiş, TBK’nun 288/3. (238/3.) maddesin de ise “ Şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde, elden bağışlama hükmündedir. Ancak, geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalar da bu hüküm uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir....

    İcra ve İflas Kanunun öngördüğü şerhler; Haciz (İİK 91), ihtiyatı haciz (İİK 257), İflas (İİK. 166), iflâs anlaşması (İİK 285), Diğer mevzuatın öngördüğü şerhlerden bazıları ise; İhtiyatı tedbir şerhi (HUMK.101), kamu haczi (6183 sayılı amme alacakları tahsil usulü hakkında kanun 13, 73), kamulaştırma şerhi, bağışlama vaadinden (Borçlar Kanunu 238) ibarettir. Bu kısa açıklamalardan sonra somut olaya gelince; mahkemece öncelikle dava konusu taşınmaza ait tapu kayıt örneği getirtilmeli, tarafların bu kayıt üzerinde hak tasarrufunda bulunup bulunamayacakları yönü üzerinde durulmalıdır. Diğer taraftan açılan davada tapuya tescili istenen şerhlerden önalım hakkında feragat niteliğinde olan (Türk Medeni Kanunun m.733) şerhin tapu kütüğüne işlenebileceği gözetilerek diğer şerhlerde yeniden değerlendirilip incelenmeli bunların içinde tapu kütüğünün ilgili sütununa şerh olarak işlenebilecekler hakkındaki istem kabul edilmelidir....

      olmamak üzere artan oranlarda faiz uygulanmak suretiyle itirazının iptaline ve alacak likit olduğundan asıl alacağın %20 oranındaki inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş " şeklinde karar vermiştir....

      Somut olayda davalılarca imza edilen sözleşmede davalı T5'ın hukuki durumunun değerlendirilmesine yönelik olarak sözleşmenin davacı ile davalı T3 arasındaki evlilik münasebetinden kaynaklı düzenlendiği, sözleşme içeriğinde kaleme alınan yazı içeriği ve davalı T5 tarafından bağışlama vaadinde bulunan şeklinde bir tanımlamayla da imza edilmemekle bu davalının sözleşmeden kaynaklı sorumluluğu bulunmadığından ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davalı T5 yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmesi yerindedir. Davaya dayanak bağışlama sözleşmesi yazılı yapılmış olmakla geçerli olup, davalı T3 tarafından eşi olacak davacıya karşı bağışlama sözü verilmiştir. Taraflar arasında resmi nikah yapılmamış ise de, sözleşmenin bağışlama sözleşmesi olduğu ve genel hükümlere göre sözleşmenin değerlendirilmesi gerektiği de açıktır. Taraflar arasında sözleşme tarihinde düğün merasiminin yapılıp tarafların bir müddet birlikte yaşadıklarına dair de ihtilaf yoktur....

      Somut olayda davalılarca imza edilen sözleşmede davalı T5'ın hukuki durumunun değerlendirilmesine yönelik olarak sözleşmenin davacı ile davalı T3 arasındaki evlilik münasebetinden kaynaklı düzenlendiği, sözleşme içeriğinde kaleme alınan yazı içeriği ve davalı T5 tarafından bağışlama vaadinde bulunan şeklinde bir tanımlamayla da imza edilmemekle bu davalının sözleşmeden kaynaklı sorumluluğu bulunmadığından ilk derece mahkemesince yazılı gerekçeyle davalı T5 yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmesi yerindedir. Davaya dayanak bağışlama sözleşmesi yazılı yapılmış olmakla geçerli olup, davalı T3 tarafından eşi olacak davacıya karşı bağışlama sözü verilmiştir. Taraflar arasında resmi nikah yapılmamış ise de, sözleşmenin bağışlama sözleşmesi olduğu ve genel hükümlere göre sözleşmenin değerlendirilmesi gerektiği de açıktır. Taraflar arasında sözleşme tarihinde düğün merasiminin yapılıp tarafların bir müddet birlikte yaşadıklarına dair de ihtilaf yoktur....

      sözleşmesine aykırı olarak sözleşmeye daha ağır şartlar konulduğunu, 2016 yılının kasım ayında davalı vakıf müvekkilinin bursunu yatırdığını sonra yanlışlıkla yatırıldı denilerek 2 gün sonra paranın çekildiğini,müvekkilinin bursunun hiçbir gerekçe gösterilmeden kesildiğini,davalı vakıf ile müvekkili arasında bağışlama sözleşmesinin kurulduğunun açık olduğunu,değişiklik nedeniyle bağışlama sözleşmesine mükellefiyetler eklediğini söyleyerek müvekkiline yapılan aylık burs ödemesini kestiğini,sonradan yapılan yüklemenin sözleşmenin kurluduğu sıradaki esaslı unsurları kapsamadığını,bağışlama sözleşmesi hükümlerinin bağışlayan tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle, müvekkilinin öğrenci olması ve dava süresince de öğrencilik hayatı devam edeceğinden ve bu bursun dava süresince ödenmemesi müvekkeli için geri dönülmez maddi ve manevi zararlara neden olacağını belirterek davanın kabulüne ve sözleşme hükümlerinin aynen ifasına, davalı vakfın bağışlama sözleşmesi hükümlerine uygun olarak...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret Taraflar arasında görülen satış vaadinden kaynaklı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

        Somut olayda bağışlama olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İşbu kararı davacı vekili süresinde istinaf etmiştir....

        UYAP Entegrasyonu