Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi uyarınca ve haksız rekabet hükümleri gereğince maddi manevi tazminat talebinde bulunma hakkı olduğundan bu bedel yönünden maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, manevi tazminat yönünden de davalının incelenen ticari defterleri davacının piyasadaki tanınmışlığı ihlalin niteliği ve büyüklüğü de dikkate alınarak tüm dosya kapsamındaki delillerde değerlendirilerek takdiren 15.000,00 TL manevi tazminatın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    den sözleşmenin feshi sebebi ile manevi zarara uğradığı iddiası ile 100.000 TL'lik manevi tazminat davasının da davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshetmesi, bu bağlamda davacı bayinin kendi eylemleri nedeniyle sözleşmenin feshine neden olduğu anlaşılmakla manevi tazminat istemi uygun görülmediğinden bu davanın da reddine karar verilmiş, hüküm davalılar-birleşen dosya davacısı vekilince temyiz edilmiştir....

      Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının sözleşmenin feshinden önceki döneme ilişkin alacak talebi hakkında açmış olduğu alacak davasına yönelik verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan, bu hüküm yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmediği, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, 01.06.2003 tarihinde davalı tarafından haksız şekilde feshedildiği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle fesihten sonraki döneme ilişkin uğranılan zararların tazminine ilişkin tazminat talebi bakımından sözleşmenin feshi tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 125 inci maddesi uyarınca ve 6098 sayılı Kanun'un 146 ncı maddesi uyarınca genel zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, sürenin sözleşmenin fesih tarihi olan 01.06.2003 tarihinde başladığı, zamanaşımına konu alacak talebi sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğundan dava açmadan önce sözleşmenin feshi ile öğrendiği gözetildiğinde dava tarihi...

        aralarındaki tazminat davası hakkında Ankara 17. İş Mahkemesinden verilen 28.1.2008 gün ve 542-12 sayılı hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin İş Bölümü alanı, özel Kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı taktirde,"Yargıtay Kanunu"nun 14'ncü maddesiyle sınırlıdır. Anılan madde hükmünde ise, Dairemizin hasren 506 ve 1479 sayılı Yasalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olarak İş Mahkemelerinden verilen hüküm ve kararları inceleyeceği öngörülmüştür. İncele konusu karar, iş aktinin haksız feshinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, belirgin şekilde 14'ncü maddenin kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü dava dosyasının Yargıtay 9.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 1.7.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshinden doğan maddi ve manevi tazminat davası olup mahkemece, davacının sözleşmenin feshinden dolayı yoksun kaldığı kazanca ilişkin maddi tazminat talebi, davacının fesih sonrasında teminatını geri almış olması, eğitim seminerlerine gidilmiş olmasının maddi zarar oluşturmayacağı ve aynı beldede daha önce faaliyette olan PTT şubesinin sözleşmenin ihalesinden evvel zarar etmekte olduğu, bu nedenle şubenin kapatılması ile beldedeki faaliyetlere acente olarak devam ettirilmesi yoluna gidildiği, dolayısıyla davacının sözleşme feshedilmemiş olsaydı dahi kar etmesinin mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.Ancak; davacının bu...

            Davalı vekili, sözleşmenin davacı şirket tarafından haksız olarak fesh edildiğini, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi ve sözleşmenin haksız feshinden dolayı müvekkilinin zararlarının doğduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....

              - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haksız nedenle davalı tarafından feshedildiğini, davalının açtığı cezai şart alacağına ilişkin davanın, müvekkilinin sözleşmeyi ihlal ettiğinin ve cezai alacağının oluştuğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedildiğini hükmün Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin ticari itibar kaybına uğradığını ve bunalıma girdiğini ileri sürerek 30.000 TL maddi 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan sözleşmenin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının belirlenen fiyatın üzerinde tüpgaz satışı yaptığının belirlenmesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini, maddi ve manevi zararın oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                Bu durumun davacı aleyhinde kar kaybına neden olacağı ve haksız rekabet teşkil edeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının uğradığını iddia ettiği zararın tespiti ve talep edebileceği maddi tazminatın hesabı noktasında ise dosyaya kazandırılan kök ve ek bilirkişi raporları incelenmiş olup ek raporda bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama denetime elverişli bulunarak hükme esas alınmış olup talep edilebilecek maddi tazminat miktarı 35.740,81 TL olarak tespit edilmiştir. Manevi tazminat yönünden ise davacının her---- kaynaklı olarak kar kaybına uğramasının manevi yönden bir zarara yol açmayacağı kanaati hasıl olmakla manevi tazminata dair davanın reddi gerekmektedir....

                  - K A R A R - Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan 03/08/2008 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli protokol çerçevesinde davacı şirketin bayisi olarak çalışmaya başlayan davalıyla olan bayilik ilişkisinin feshinden sonra akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklı damga vergisinin davacı tarafından 88.635,64 TL olarak ödemek zorunda kalındığını, sözleşme hükmüne göre damga vergisinden sorumlu olan davalının yansıtma fatura bedelini ödememesi üzerine takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir....

                    Bayilik sözleşmesinin 10.3 maddesinde, şirketin, bayinin bu sözleşme hükümlerinden herhangi birine uymaması veya aykırı davranması halinde sözleşmeyi 10.2 maddede yazılı ihbar öneline uymaksızın derhal tek taraflı olarak fesih edebileceği, bu takdirde şirketin sözleşmeden ve sözleşmenin bu nedenlerden feshinden ötürü doğmuş, doğacak her türlü maddi-manevi, müspet-menfi zararları bayiye tanzim ettirmek hakkına haiz olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davacının mağazayı boşaltacak olması nedeni ile dava dışı kiraya veren ile davalı arasındaki kira sözleşmesinin 30.1 maddesindeki, kiracının sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi halinde, Kiracı, Kiraya verenin her türlü zarar ve ziyan tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla Kiraya Veren'e 1(bir) yıllık asgari kira bedelini cezai şart olarak öder şeklindeki düzenlemeye dayanılarak fesih ve ibra protokolünün 4. Maddesinde 6 aylık net garanti edilen asgari kira bedeline eşit cezai şartın kiracı tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu