izah olunan sebeple "munzam zarar" kavramı ile ----" kavramı nitelik itibari ile örtüşmemektedir. talebin reddedilmesi gerekmektedir. ikrar anlamına gelmemekle birlikte munzam zarar talep edilmesinin şartlarından biri de borçlunun kusurlu olmasıdır. müvekkil şirketin kusuru bulunmamaktadır. müvekkil şirket tarafından davacıyı zarar uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususu gerçeği yansıtmamaktadır. davacı taraf tüm zararını tazmin etmiş olup davacının temerrüt faizini aşan zararı bulunmamaktadır. müvekkil şirket sorumlu olduğu tutarı faizi ile birlikte fazlasıyla ödemiştir. müvekkil şirketin mezkur kazadan kaynaklı başkaca sorumluluğu bulunmamaktadır....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir -------- Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2013/6205 E. sayılı dosyası ile tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı bankadan alacağını gecikmiş olarak tahsil etmesi nedeniyle alınmış olan faiz ile karşılanmayan munzam zararı oluştuğunu, yüksek enflasyon ile müvekkilinin mal varlığında azalma olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 12.11.2014 tarihinde tahsil edilen paradan ana para faiz toplamından gelir vergisi kanunu gereğince alınan faizin vergisi düşüldükten sonra kalan tutar ile bilirkişi tarafından yapılacak tespit sonucunda oluşan tutar arasındaki fark müvekkilinin munzam zararını oluşturduğundan belirlenecek munzam zarar alacağının şimdilik 1000 TL'sinin davalı bankadan hükmen tahsilini, hükmedilecek alacağa her bir kalem munzam zarar için zararın oluştuğu tarihten itibaren avans faizi uygulanmasını, bu talebin kabul edilmemesi halinde dava tarihinden itibaıim avans faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
Yapılan incelemede davacı tarafça munzam zararının tespitine ilişkin olarak dosyaya herhangi bir somut delil ve kayıt sunulmadığı, -------- göre munzam zararın belirlenmesinde, gerçek zararın belirtilerek ispatlanmasının gerektiği, elde edilemeyen gelir, ihale alacağı, kredi borcu vb. somut gerçek zarar kalemlerinin belirlenmesi gerektiği, davacı tarafça bu hususta bir gerçek zararın belirtilmediği, davacının davalıdan talep edebileceği bir munzam zararının bulunmadığı, netice olarak davanın ispatlanamadığı anlaşılmakla reddine karar vermek gerekmiş, aşağıda açıklandığı üzere hüküm kurulmuştur....
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, davacının alacağının zamanında tahsil edememesinden kaynaklı munzam zarar talebine ilişkindir. 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 29/09/2022 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, bankacılık işleminden kaynaklı olmayıp, davacı bankaya karşı gerçekleştirilmiş haksız fiilden kaynaklı tazminat talebine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 20/06/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı munzam zarar talebinde bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; TBK'nun 122. maddesinde "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder" düzenlemesinin yer aldığı, düzenleme uyarınca munzam zararı talep edebilmek için alacaklının munzam (aşkın) zarar talebinde bulunabilmesi için, alacaklının temerrüt faizini aşan zararının olması, temerrüt ile munzam zarar arasında illiyet bağının bulunması, borçlunun kusursuzluğunu ispatlayamamış olması gerekeceği açıktır....
Yerel mahkemece; " Davacı TSMF’nin selefi Banka Çalışanlarının yol açtığı zararın mudilere kusurlu olarak temerrüde düşülerek ödenmiş olması sebebiyle munzam zarara dayanmakta olup, munzam zararın, BK-44/1 gereği davacının kusuru ile artan borç miktarı kapsamında kalması, munzam zararın Yargıtay ve donkrin tarafından borçlunun temerrütte kusuru ile oluşan zarar olarak tarif edilmesi, hatta Yüksek Yargıtay’ın munzam zararın asıl borçtan bağımsız bir tazmin borcu sayılmasına dair yerleşik içtihatları da düşünüldüğünde, munzam zarar konusunda, davalılar bakımından illiyet bağının kesildiği, davalıların dava konusu zarar dolayısıyla bir sorumluluklarının bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalıların bankaya verdiği zararla ilgili başlatılan icra takip dosyalarının, ticaret mahkemelerinde munzam zararla ilgili açılan ve kesinleşen dava dosyalarının celbedilmediği, ayrıca davalılar hakkında açılan idari soruşturma ve ceza davası sebebiyle davacı tarafın oluşan...
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....