Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar " olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur. Bunlar arasında en önemlisi; borçlunun temerrüdü tarihinden borcunu ödediği tarihe kadar, para değerindeki kaybın yasal temerrüt faizi oranından fazla olmasıdır....
Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteklerine ilişkindir. Davacı 05.02.2014 tarihli dilekçeyle; bankacılık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini belirtip itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. ..... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi; "...TTK'nın 4/1 maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ..... 2....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankacılık işleminden kaynaklı itirazın iptali isteminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankacılık işleminden kaynaklı menfi tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, .../04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bankacılık işleminden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay .... Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay .... Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, .../04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı tarafın munzam zararın tazmini talebi açısından ise; Borçlar Kanununun 122. (eski BK 105) maddesi uyarınca alacaklının zararı aşkın (munzam) zarar miktarı tespit edilerek giderilecektir. Alınan bilirkişi raporundan üzere davacı için tahakkuk edecek faizin bankalardan kullanmak zorunda kaldığı kredilerden kaynaklı faizden daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Davacı açısından munzam zarar hükmedilebilmesi için davacı alacaklının zararının faizle karşılanamadığını, bunun üstünde zararının oluştuğunu, maddi vakıalarla ve belgelerle kanıtlanması gerekir. Davacı tarafça munzam zarar talebine ilişkin iddianın ötesinde bilgi ve belge sunulmadığından, munzam zarar talebinin bu gerekçe ile reddi yerindedir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121. maddesi ve 3095 sayılı Kanunun 3. maddesi gereği faize faiz yürütülemeyeceğinden davacı vekilinin dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talebinin reddi doğrudur....
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tacirler arası mal alım satımından kaynaklı davalı- satıcının ödeme almasına rağmen mal teslim etmemesi iddiasına dayalı ödemelerin iadesine yönelik davacı tarafından başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.----- dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece dava yönünden görevin finans mahkemelerine ait olduğu değerlendirilmekle dosyanın ----- Mahkemelerine tevzi edilmek üzere ------- Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna iadesine karar verilmiş, tevzi işleminden sonra Mahkememizin --- sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır. ------ sayılı kararında ihtisas Mahkemelerinin belirlendiği, görülmekte olan dava ve işlerin iş bölümüne dayanılarak mezkur mahkemelere gönderilmemesi, 15/12/2021 tarihinden itibaren gelecek yeni dava ve işlerin anılan ihtisas mahkemelerine tevzi edilmesinin kararlaştırıldığı, eldeki davada temel hukuki ilişkinin bankacılık işleminden kaynaklanmadığı, tacirler arası mal...
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir . Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810)....