Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25.02.2014 gün ve 2013/14419 Esas, 2014/2446 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Eski hale getirme talebi ile davalı-karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, elatmanın önlenmesi, karşı dava ise inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl davada, elatmanın önlenmesine, taşınmazın davacıya hapis hakkının sona ermesiyle teslimine; karşı davada 57.500,00 TL'nin karşı davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....

    Hafriyatın taşınmazın malikinin rızası ile döküldüğüne ilişkin bilgi ve belge var ise davalı idareden getirtilip taraflar arasında muvafakatname sözleşme vs. bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra muvafakat var ise davanın reddine yok ise harfiyatın kaldırılarak taşınmazın tarım yapılabilir hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise taşınmazın eski hale getirme bedeli ile el atılan yerin bedeli ayrı ayrı tesbit edilip, eski hale getirme bedeli fazla ise taşınmazda el atılan yerlerin bedeline ve bu yerlerin davacı adına olan tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmesi; yer bedelinin fazla olması halinde ise eski hale getirme bedeline hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi Doğru görülmemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ YRG.GELİŞ TARİHİ:22.10.2012 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; 634 sayılı Yasadan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, eski hale getirme, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 18.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 18.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,28.2.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......

        sonrasında yol güzergahı değiştirildiğini ve müvekkile ait taşınmazlar üzerinde davalı kurumca yapılan yol inşasının durdurulduğunu, ancak taşınmazlarda yol yapıldığı ve harfiyat döküldüğünden müvekkilinin taşınmazı kullanamadığını, mağdur olduğunu, taşınmazın bu hali ile kullanılması mümkün olmadığını, tasarruf hakkının engellendiğini, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan haksız ve hukuka aykırı olarak taşınmaza müdahele edildiğini, ancak daha sonra yol inşaatı durdurulduğu halde taşınmazın eski hale getirilmediğini, davacının taşınmazı kullanımının engellendiğini, izah edilen nedenlerle öncelikle bahse konu taşınmazların eski hale getirilmesini ve eski hale getirme masraflarının bilirkişiye hesaplattırılarak karşı tarafa yükletilmesini, eski hale getirme bedelinin zemin değerinin aşması halinde haksız ve kamulaştırmaksızın el atılan arsa için 6.000,00 TL, müvekkilinin uzun süredir taşınmazın üzerinde tasarrufta bulunması engellendiğinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli...

        b-) Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın eski hale getirilmesi için gerekli bedel hesaplanmış ise de, zarar gören alanın değeri hakkında herhangi bir inceleme ve belirleme yapılmamıştır. Tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup; zarar da, haksız eylemden önceki ve sonraki durum arasındaki farktan ibarettir. Gerçek zararın giderilmesi ilkesi cerçevesinde eski hale getirme bedeli istenilebilir. Ancak yine aynı ilke çerçevesinde taşınmazın sürüm değeri de göz önünde tutulmalıdır. Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, eski hale getirme bedeli taşınmazın gerçek değerinin üzerinde ise eski hale getirme bedeline değil, gerçek değere hükmedilmesi gerekir. Mahkemece dava konusu taşınmazın, alınan bilirkişi raporuna göre hesaplanan eski hale getirme bedeline hükmedilmiş, zarar gören taşınmaz alanının sürüm (rayiç) değeri belirlenmemiştir....

          Alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; Taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde müdahalenin önlenmesi talebi yanında eski hale getirme talebi varsa öncelikle dava konusu taşınmazın el atılan bölümünün bedeli 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 11/1-f maddesi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla tespiti ile dava konusu taşınmazın davalı idarece el atılan bölümünün bedeli ile eski hale getirme masraflarının karşılaştırmasının yapılarak, eski hale getirme masraflarının yer bedelinden fazla olması halinde, el konulan kısmın zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile yol olarak terkinine, yer bedelinin fazla olması halinde ise el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne ve eski hale getirme bedeli ile el atıldığı zaman taşınmaz üzerinde ürün var ise bu ürünün bedeline hükmedilmesi gerekir....

            Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz. Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir. İlk derece ve istinaf yargılamalarında, en geç nihai karar verilinceye kadar eski hâle getirme talebinde bulunmak mümkündür. Ancak, nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hâle getirme talebinde bulunulabilir. HMK’nın 97. maddesinde eski hale getirme dilekçesinde talebin dayandığı sebepler ile bunların delil veya emarelerinin gösterileceği belirlenmiş, 98. maddesinde ise, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi hâlinde ise eski hale getirmenin Yargıtaydan talep edileceği öngörülmüştür....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, maliki olduğu bağımsız bölümün çatısına davalı şirket tarafından izinsiz olarak baz istasyonu kurulması nedeniyle sağlıklarının olumsuz etkilendiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, kira sözleşmesine dayalı olarak ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak baz istasyonu kurulduğunu, baz istasyonlarının çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kurulan baz istasyonu nedeniyle davacının zarar gördüğü gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme taleplerinin kabulüne, koşulları oluşmadığından manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tazminat Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davalılar ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, hor kullanma tazminatı, eski hale getirme bedeli ve tamirat süresince yoksun kalınan kiranın kaybı istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacının hor kullanma tazminatı ve tamirat süresince yoksun kalınan kira kaybı isteminde haklı olduğundan, eski hale getirme bedeli yönünden ise sözleşmede kiralananın eski hale getirilerek teslim edileceğine dair hüküm bulunmadığından, eski hale getirme bedeli talep edilemeyeceğinden davanın kısmen kabulü ile 2.126,00 TL'sı hor kullanma tazminatı 3000,00 TL kira kira kaybı olmak üzere toplam 5.126,00-TL'nın davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi:Ağır Ceza Mahkemesi Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Davalı vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde; Karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının 5.810 TL olduğu ve silahla tehdit suçundan fazladan cezaevinde bulunduğu 26.12.2010 - 13.02.2011 tarihleri arasında 49 gün tutuklu kalan davacının 19.192,25 TL maddi ve 20.0000 TL manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.022,74 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminat takdir edilmesi nedeniyle toplam 3.022,74 TL tazminata ilişkin hükmün davalı açısından kesin olduğu görülmekle; Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan ve 21.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik HUMK’un 427. ve ek 4. maddelerindeki temyiz sınırı...

                    UYAP Entegrasyonu