Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu husus gözetilmeden kadının tam kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamıştır. b-Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, taraflar eşit kusurludur. Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya diğer tarafa göre daha az kusurlu olması gerekmektedir. Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemez. O halde davacı-karşı davalı erkeğin manevi tazminat (TMK m. 174/2) isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde erkek lehine manevi tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.c-Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği, 01.04.2016 tarihli uzman raporunda da velayetin anneye bırakılması yönünde görüş bildirildiği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 15.11.2013 doğumlu ...'...

    Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur (TMK md. 330). Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de babanın da çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunludur. Mahkemece ana ve babanın sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, küçüğün ihtiyaçları Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları ile paranın satın alma gücü göz önüne alındığında; mahkemece hükmolunan iştirak nafakası miktarı azdır....

    Mahallesi .... ada 2 parsel sayılı taşınmazın 40-50 yıldır kendisi tarafından kullanılmasına rağmen kadastro tespiti sırasında davalı Hazine adına tescil edilmesinin yerinde olmadığını, tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 16....

      Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı ididasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “Genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde, ortadan kalkacaktır....

        nun 366.maddesinde ; " Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar ,yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler" düzenlemesi bulunmaktadır . Somut olayda; davalının, çocukların annesi olan eşinden 30/06/2007 tarihinde kesinleşen karar ile boşandığı, velayetin daha sonra 31/03/2011 tarihinde kesinleşen karar ile davalı babaya verildiği, çocuk ...'nın 24/04/2005 doğumlu olduğu; davalının 06/04/2015 tarihli dilekçeyle koruma altına alınması için Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 2015/20 D. İş sayılı kararıyla koruma altına alındığı; davalı babanın, mübaşir olarak çalıştığı, 2015 yılının Mayıs ayı maaşının 2.130,67 TL olduğu anlaşılmaktadır. Davalının ekonomik ve sosyal durumu ve çocuğun ihtiyaçları değerlendirildiğinde davacı yararına takdir edilen yardım nafakası miktarları az olduğundan hakkaniyete uygun bulunmamıştır....

          Öyle olunca mahkemece,... o tarihlerde vakıfta çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa imzanın ona ait olup olmadığı tespit edilerek, ... çalıştığı ve belgelerdeki imzanında ona ait olduğunun tespiti halinde gıda paketlerinin teslim edildiğinin kabulü ile 2012/20852-2013/1439 sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesi uyarınca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının anne ve babasına gelir bağlanabilmesi için, anne-babanın, sigortalının ölümünden önceki tarihlerde ekonomik ve sosyal bakımdan muhtaç olmaları ve sigortalının yardımına gereksinimlerinin bulunması ve giderek bu ihtiyaçların ağırlıklı şekilde anılan sigortalı tarafından karşılanmakta olması zorunluluğu vardır. Diğer bir anlatımla, sigortalı, sağlığında muhtaç durumdaki ana babasının geçimlerini, sürekli ve düzenli olarak günlük gereksinimlerine yetecek nitelik ve önemdeki yardımlarla sağlamış olmalı, onun ölümü ile de ana-baba bu destekten yoksun kalmış bulunmalıdır....

              tarafından taşınmazın öncesinin imar-ihyaya muhtaç olup olmadığının aydınlatılması, imar ihyaya muhtaç olduğunun anlaşılması halinde imar-ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihi ile zilyetliğin sürdürülüş biçiminin ve süresinin belirlenmesi, imar ihyaya muhtaç olan taşınmazda salt bina inşa etmekle kazanım koşullarının oluşmayacağının dikkate alınması, taşınmazın imar ihyaya muhtaç olmadığının anlaşılması halinde ise zilyetliğin kim tarafından ne sıfatla sürdürüldüğünün araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

                Ölüm olayı SGK Başkanlığı yönünden iş kazası sayılamayacağından somut olayda davacı babanın ölen oğlunun bakma niteliğindeki yardımına muhtaç olup olmadığını belirlerken olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 24. ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 20. maddesi yollamasıyla 34. maddesindeki kriterlerin esas alınması mümkün değildir. Uyuşmazlığın çözümü için "destek" kavramının tartışılması gerekir. Ölümü anında diğer kimselerin bakımını kısmen veya tamamen fiilen üzerine almış olan ve ileride de bu durumu devam ettirecek kişiye fiili destek denir. Bakma devamlılık arzetmeli ve ihtiyaç içinde bulunan kişinin bu ihtiyacını fiilen ve düzenli olarak karşılama amacına dayanmalıdır. Destekten yoksun kalmış sayılabilmek için o kişinin desteğin bakma niteliğindeki yardımına muhtaç olması gerekir....

                  İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;müşterek çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç olduklarını, babanın maddi ve manevi olarak çocuklara bakabilecek durumu bulunmadığını belirterek yerel mahkeme kararını istinaf ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi kararına karşı; davacı süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 183. ve 349.maddelerine göre; yeni olgunun zorunlu kılması ve küçüğün menfaatini gerektirmesi halinde velayet değiştirilebilir. Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m.l; TMK m. 339/1.343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır....

                  UYAP Entegrasyonu