Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülüklerini de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklara bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....

Somut olayda müşterek çocukların 2012 ve 2015 doğumlu oldukları babaanne ve dede ile birlikte yaşadıkları, davalı babanın Konya'da çalıştığı ve Konya'da ikamet ettiği, hafta sonları çocukları ile görüştüğü, her ne kadar baba çocuklar ile aynı evde kalmıyor ise de irtibatının süreklilik arz edecek şekilde devam ettiği, çocukların babalarının ilgisizliğine dair bir şikayetleri olmadığı gibi, çocukların ikamet ettiği babaanne ve dede yanlarında bakım ve ihtiyaçları bakımından herhangi bir olumsuzluk yaşamadıkları, bu duruma ilişkin herhangi bir şikayetlerinin olmadığı, babanın işi gereği Konya'da ikamet ettiği, hafta sonları çocuklarının yanına giden, zaman zaman da işinden fırsat buldukça hafta içi çocuklarının yanına giden babanın velayet görevini eylemli olarak devrettiğinin kabulüne imkan bulunmadığı, bu itibarla davanın reddi kararında bir isabetsizlik olmadığı, çocukların mevcut kurulu düzenlerinin gelişimleri, eğitimleri ve sağlıkları açısından bir tehlike yaratmadığı anlaşılmakla,...

maddesine göre anne için artan %25 hisse bulunduğunu, Ali nin çocuksuz öldüğünü, babanın aldığı gelirin anneye sirayet ettirilemeyeceğini, emsal yargıtay kararları olduğunu belirterek, davacıya ölü oğlu Ali den 01.08.2018 den itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 23.10.2018 ve 23.11.2018 tarihli kurum işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir....

O tarihte çocuklar çok küçük olup, anne şefkatine daha fazla muhtaç oldukları halde, davacı kadın çocukların velayetini almamış, davalı babaya bırakmıştır. Baba, çocuklara karşı hem babalık görevini, hem de annenin vereceği şefkati vermeye çalışmış, bunda da muvaffak olmuş ve çocukları sırasıyla 10 ve 11 yaşlarına getirmiştir. Davacı babanın ikinci eşi de, bu hususta davacıya yardımcı olmuştur. Davacı anne ise, uzunca bir süre çocukları görmeye bile gitmemiş, ihtiyaçları ile hiç ilgilenmemiştir. Çocuklar büyüdükten sonra, yasanın aradığı hiçbir neden yokken velayetin babadan alınmasına karar verilmesinin büyük bir haksızlık olacağı açıktır. Kaldı ki, davacı kadının İmkanları davalı babadan daha fazla değildir ve çocuklara babadan daha fazla vereceği bir şey de yoktur. Direnme kararındaki açıklamaların aksine, dosya kapsamı gözetildiğinde, bozma ilamında yazılan gerekçelerde Birleşmiş Milletler Çocuk Haklan Sözleşmesi'ne aykırı bir yön bulunmamaktadır....

    Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 03/03/2015 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıkları ve müşterek çocuk 13/03/2014 doğumlu Evren'in velayetinin davacı babaya verilmesine rağmen çocuğun fiilen anane ile birlikte yaşamaya devam ettiği, davalı vekili taraf her ne kadar müvekkilinin bekar olması, çocuğun da kadın şefkatine muhtaç olması nedeniyle çocuğu ananesinin yanına bıraktığını beyan etmiş ise de davalının 08/11/2018 tarihinde yeni bir evlilik yaptığı, evlilik tarihinden işbu dava tarihi olan 17/07/2019 tarihine kadar da çocuğu fiilen yanına almadığı, gerçekleşen bu duruma göre, davalı babanın velayetten kaynaklanan görevlerini ihmal ettiği ve velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğu, dosya içinde velayetin anneye verilmesini engelleyecek mahiyette sakıncalı bir durum bulunduğuna ilişkin delil bulunmadığı, bu anlamda mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla davalının yerinde görülmeyen istinaf talebinin...

    olduğunu, 8 yaşında ama düzgün konuşamadığını, annesi götürdüğü için rehabilitasyon eğitiminden de mahrum kaldığını, 20.08.2021 tarihinde oğlunun trafik kazası geçirdiğini, davalı kadının asılsız olarak çocuğu babanın terk ettiğini ve kimliği olmadığını beyan ettiğini söyleyip tedaviyi yarım bıraktırdığını öğrendiğini, davalı annenin çocuğun üstün menfaatlerini ihlal ettiğini belirterek öncelikle geçici velayetin kendisine verilmesine, yargılama sonunda da müşterek çocuk Fırat Hamza'nın velayetinin anneden alınarak kendisine verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi ise, hakkında tedbir talep edilenin 18 yaşını doldurmuş olması nedeniyle 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak 2828 sayılı yasa kapsamında herhangi bir tedbir kararı da bulunmadığından uyuşmazlığın 4721 sayılı yasanın 397. maddesi uyarınca vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 366. maddesi uyarınca korunmaya muhtaç kişilerin bakımı bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'na göre ise, korunmaya muhtaç çocuk, özürlü, bakıma muhtaç özürlü ve yaşlılar koruma kapsamında bulunmakta olup korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç aile, çocuk, özürlü ve yaşlılar ile sosyal hizmetlere muhtaç diğer kişileri tespit ve incelemekle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu görevlidir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; "DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; %100 işgöremezlik derecesi ve başkasının yardımına muhtaç durumda olan davacının aylık başlangıç tarihindeki aylığının 988,20 TL olduğunun tespitine, 01/05/2013- 2016/4 dönemleri arası 10.717,00 TL fark aylık tutarının davalı Kurumdan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, Fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kurumca yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını, davacıya yapılan 7.221,02 TL ödemenin dikkate alınmadığını belirterek, kararın istinaf incelemesi ile kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, işgöremezlik aylığının yeniden tespiti ile eksik ödenen miktarın davacıya ödenmesi istemine ilişkindir....

      un annesinin davalı ... ve babasının davalı ... olduğunun tespitiyle, nüfus kayıtlarında anne ve babanın birlikte değiştirilmesi istemine yöneliktir. Anne ve babanın birlikte değiştirilmesine yönelik dava Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca soybağının düzeltilmesi istemine ilişkindir. (Y.18.HD. 2011/1605 E —4230 K) Bu durumda, uyuşmazlığın ....Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nun 21.ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri ...Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 01.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Kuşkusuz velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Velayet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1) dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yaşamları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....

          UYAP Entegrasyonu