Sözleşme ile kiralananın apartmanın çatı katı olduğu ve haberleşme hizmeti ekipmanları kurulması amacıyla kiraya verildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nun 344. ve devamı maddeleri gereği kira tespiti talebinin ancak konut ve çatılı işyeri kiralarından kaynaklanan uyuşmazlıklarda uygulanabileceği, bunun haricinde kira tespiti istenemeyeceği nazara alındığında, apartmanın çatı katı olarak kiralanan dava konusu taşınmaz, Türk Borçlar Kanunu'nun genel hükümlerine tabi olup hakkında kira tespiti talep edilemeyeceğinden açılan davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru olan redde ilişkin hüküm yönünden yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, gerekçenin düzeltilerek onanması HUMK 438/7.maddesi gereğidir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/274 esas 2006/90 karar sayılı dosyasının konusunun sözleşmeye dayalı mülkiyetin tespiti ve tescil istemine, davacının taleplerinin ise murisinin ortaklığının tespiti ile bu ortaklığa dayalı mülkiyetin tespiti ve tescil istemlerine ilişkin olması nedeniyle, somut olayda HUMK'nun 237. maddesindeki kesin hükmün şartlarının bulunmadığının düşünülmemesi ve yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kuruma karşı dava açılabilmesi için .. olayda; davacı, davalı işveren nezdinde 31.08.2010 – 29.08.2011 ve 13.08.2012 – 13.11.2014 tarihleri arasında geçen çalışmasının 5953 sayılı Basın İş Kanunu kapsamında olduğunun, aylık net ücretinin 2.250,00 TL olduğunun ve buna göre sigorta primlerinin yatırılması gerektiğinin tespiti istemiş, dosya içerisinde bulunan davacının hizmet döküm cetvelinde ise davalı işyerinde 20.10.2010 – 29.04.2011 ve 13.08.2012 - 13.11.2014 tarihleri arasında bildirim bulunan çalışmaları olduğu, davacının isteminde davalı işveren nezdindeki çalışmaları olarak beyan edilen 31.08.2010 – 19.10.2010 ve 30.04.2011 – 30.04.2011 tarihlerinin hizmet döküm cetvelinde görülmediği ve davacının prime esas kazanç tutarının tespiti istemi de bulunduğu gözetildiğinde, davacının istemini münhasıran itibari hizmet süresinin tespitine yöneltmediği, hizmet tespiti ve hizmet tespiti davası içerisinde değerlendirilecek prime esas kazanç tutarının tespitini de içerdiği anlaşılmakla, davacının...
Mahkemece, hizmet tespiti davası alacak davasından tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmiş, son duruşmada ara kararı ile davalılardan ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş, davalı ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacı işçinin hizmet süresinde uyuşmazlık bulunmaktadır. İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresini, ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. İşçi işçilik davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili işçilik alacaklarından bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda hizmet süresine bağlı işçilik alacakları davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir. Hizmet tespitine ilişkin davada verilen karar Yargıtay 10....
ne ait işyerinde 01.06.1981 – 15.09.1981 ve 01.06.1982 – 15.09.1982 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti ve davalı ... İşletme Müdürlüğü'ne bağlı işyerinde 15.07.2006 – 19.03.2013 tarihleri arasında geçen çalışmalarına ilişkin de fazla mesai ücretlerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; hem hizmet tespiti hem de fazla mesai alacağına ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 167. maddesi gereğince yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 30. maddesinde mahkemenin yargılamayı mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Hizmet tespiti davalarının yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri oluşturulup bu davalar için özel bir ispat yöntemi öngörmemiştir....
Nihai karar niteliğinde olmayıp, delil tespiti konusundaki kararlara karşı istinaf kanun yolu açılmamıştır. Nitekim bu husus, HMK'nın 341. maddesinin gerekçesinde de, "...Bu yapılırken, tüm geçici hukuki koruma kararlarına değil, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz bakımından istinaf denetimi kabul edilmiş, bunların dışında kalan delil tespiti, defter tutulması ve mühürleme işlemi yapılması gibi hukuki korumalar için bu imkan tanınmamıştır" denilmek suretiyle konu açıklığa kavuşturulmuştur. Davacı vekili, ihtiyati tedbir yoluyla, davalı şirkete ait kayıt ve belgelere el konulmasını da istemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/223 Esas sayılı dava dosyasında aldığı son ücretin 2.200,00 TL olduğunun kabul edildiğinden bahisle, sigorta primine esas kazancının aylık net 2.200,00 TL olduğunun tespiti talebi ile dava açtığı anlaşılmaktadır. “Prime esas kazancın tespiti davası; işçinin gerçek ücreti ve SGK primlerinin tespiti ile prime esas kazancın tespiti talebine dayalı dava türü olduğundan, davacının gerçekte aldığı ücret bu dava yolu ile ispat edilecektir. Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2016/595 esas sayılı dava dosyasında davacının davası reddedilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2018 tarihli kararı ile bu karara karşı davacı tarafın yaptığı istinaf başvurusu “kuvvetli delil teşkil eden alacak davasının kesinleşmesinin beklenilmediği” gerekçesi ile kabul edilerek ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/595 Esas sayılı dava dosyasındaki davanın reddine dair 04.04.2017 tarihli kararı kaldırılmıştır....
Karşı taraf vekili 23/09/2021tarihli dilekçesi ile delil tespiti kararında vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek kararın tavzihini istemiş, mahkemece 24/09/2021 tarihinde delil tespiti kararında hükmedilen vekalet ücretinin gerekçeli karar ile birlikte infaz edilebileceğine yönelik tavzih kararı vermiştir....
Somut olayda, davacı hizmet tespiti ile birlikte prime esas kazancın tespitini talep ederek dava açmıştır. Belli bir dönemdeki çalışmaların tespiti istemini içeren hizmet tespiti davası, özünde prime esas kazançların, prim ödeme gün sayılarının tespitini talebini içerir. Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin ilamı ise işverenin Kuruma vermediği bildirgeler yerine geçecek belge niteliğindedir. Bu nedenle mahkeme dava sonunda vereceği kararda tespit edilen dönem için aylar itibariyle prim ödeme gün sayıları ile o dönemdeki günlük ücreti de belirtecektir. Bu itibarla hizmet tespiti davası ile birlikte açılan prime esas kazanç tespiti talebinde davacının dava açılmadan önce Kuruma başvuruda bulunmasına gerek bulunmadığı gibi birbiri ile sıkı bağlantılı olan bu talepler için ayırma kararı verilmesi de hukuka aykırıdır....
Başkanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, hizmet tespiti ile işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Mahkemece, yargılama sırasında hizmet tespiti davasının ayrılmasına karar verilmesine rağmen ... Başkanlığı gerekçeli kararın başlığında davalı olarak yazılmıştır. Bir davada ancak bu davanın tarafları hakkında (tarafların lehinde veya aleyhinde) hüküm verilebilir. Davada taraf olmayan üçüncü kişiler hakkında (o davada)hüküm verilemez. Bir davada taraf olmayan (üçüncü) kişiler adına hüküm verilemeyeceği gibi, üçüncü kişilerin hakları gözetilerek de karar verilemez. Mahkemece, hizmet tespiti davasının tefrikine karar verilmiş olmasına rağmen hizmet tespiti davasının yasal olarak hasmı olan ...’nun alacak davasında karar başlığında gösterilerek ... Başkanlığı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması bozma nedenidir....