K A R A R Davacı, sigorta primine esas kazancının tespiti ile işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davacının sigorta primine esas kazancın tespiti ve işçilik alacakları davasını birlikte açtığı ortadadır. Hizmet tespiti davaları 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/8.) maddelerinde düzenlemiş olup hizmet tespiti kararı ile sigortalının Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaları ile bu dönemdeki sigorta primine esas kazancı belirlenmektedir. Bu nedenledir ki sigorta primine esas kazancın tespiti davaları genel anlamda hizmet tespiti davalarının bir türü olarak nitelendirilebilir. Sigortalılığa ilişkin “hizmet tespiti” davaları, Sosyal Güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır....
Davalı Koop-İş Sendikası vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, yetki tespiti talep edilen iş yerinde 15.07.2019- 14.07.2021 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, TİS'in bitim tarihinden 120 gün öncesinde yetki tespiti talebinde bulunulduğundan talebin reddine karar verildiğini, yapılan işlemin yerinde olduğunu, yetki tespiti talep edilen Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün tüzel kişiliği ve ayı bütçesi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece; yetki tespiti talep edilen iş yerinde 15.07.2019- 14.07.2021 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, TİS'in bitim tarihinden 120 gün öncesinde yetki tespiti talebinde bulunulduğundan bakanlığın işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Davalı Koop-İş Sendikası vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, yetki tespiti talep edilen iş yerinde 15.07.2019- 14.07.2021 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, TİS'in bitim tarihinden 120 gün öncesinde yetki tespiti talebinde bulunulduğundan talebin reddine karar verildiğini, yapılan işlemin yerinde olduğunu, yetki tespiti talep edilen Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün tüzel kişiliği ve ayı bütçesi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ Mahkemece; yetki tespiti talep edilen iş yerinde 15.07.2019- 14.07.2021 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesi imzalandığını, TİS'in bitim tarihinden 120 gün öncesinde yetki tespiti talebinde bulunulduğundan bakanlığın işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin 04.10.2017 tarihli ve 2017/2421 E., 2017/1893 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf isteminin yerinde olmadığı, davalıların istinaf başvurusu yönünden ise davalı Kurum tarafından maluliyet tespiti işlemlerine geçilmesi nedeniyle olayın iş kazası sayıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle iş kazasının tespiti istemi yönünden davanın konusuz kaldığı, ayrıca sadece kusur oranlarının tespitine ilişkin dava açmakta davacının hukukî yararının bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacının kusur oranlarının tespitine ilişkin isteminin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-h maddesi uyarınca hukukî yarar yokluğundan reddine, iş kazasının tespiti ve maluliyetin tespiti istemleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı: 12....
İşçi açılan işçilik davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili olarak işçilik alacaklarından bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda hizmet süresine bağlı işçilik alacakları davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır.Keza taraflar arasındaki ilişkinin belirlenmesinde de hizmet tespiti davasının sonucu önem arz etmektedir. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir. Somut olayda, davacı işçinin bu davadan bağımsız olarak hizmet süresinin tespitine ilişkin halen devam eden davası bulunmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 03/10/2013 NUMARASI : 2008/485-2013/563 Taraflar arasındaki taşınmazın mülkiyetinin tespiti ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, taşınmazın mülkiyetinin tespiti ve tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu taşnımaz, kadastro tespiti sırasında mera olarak bırakılmış ve taşınmazın kadastro çalışmalarından önce kime ait olduğuna dair bir tespite yer verilmemiştir....
Ancak; 1-Kamulaştırılan ve bedeline hükmedilen bina bedelinden, yapıların yıkım ve taşıma bedeli adı altında indirim yapılması suretiyle az bedel tespiti, 2-Davacı idarenin talebi; sadece taşınmaz üzerinde bulunan binanın zilyedinin tespiti ile bedelinin tahsiline ilişkin olmasına karşın, talep aşılmak suretiyle binanın zilyedinin davalı olduğunun tespiti ve bedelinin tahsili ile birlikte zemine ilişkin hüküm kurulmadığı halde yol olarak terkinine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 18.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık işyeri ihtiyacı nedeni ile kiralananın tahliyesi ve kira tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm, davacı ve müdahiller tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçelere göre davacının kiralananın tahliyesine ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. 2-Davacı ve müdahillerin kira tespitine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Dava da dayanılan ve hükme esas alınan 01.07.1995 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasında imzalanan sözleşme geçerli olup tarafları bağlar. Her ne kadar mahkemece davacının malik olmadığı ve malik olan müdahillerin çekmiş oldukları ihtarlarla davacının kiralayan sıfatına muvafakat etmediklerinden kira tespiti ile ilgili talebin reddine karar verilmiş ise de davacı, kiralayan sıfatı ile tahliye ve kira tespiti davası açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak zemin değerinin tespiti yöntem itibari ile doğru olduğu gibi üzerindeki ağaçlara yaş, cins ve verim durumuna göre değer biçilmesi de doğrudur. Ancak; 1-Aynı parsele ilişkin ......
Ancak, gerekçe ile çelişki bir şekilde, hizmet tespiti davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının Mart 2011-Eylül 2011 döneminde aylık net 1.200,00 TL ücretle davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Hizmet tespiti davasının reddine karar verilmesi gerekirken yukarıda belirtildiği şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hizmet tespiti davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; ifadesindeki “kısmen kabul kısmen” ifadelerinin hükümden çıkarılarak, kısa kararın da bu şekilde düzeltilmesine ve kararın bu şekliyle DÜZELTEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı ... San. ve Tic. Ltd....