-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, çekişmeli taşınmazın yasa ve yönetmelik çerçevesinde bağış amacına uygun şekilde tasarruf edildiği, bağıştan rücu sonucu doğuracak ağırlıkta bir neden ortaya çıkmadığı anlaşıldığına göre; davacıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, davacının çekişmeli taşınmazları ölünceye kadar bakıp gözetmek koşuluyla bağışladığını, gerek bağıştan önce gerek bağıştan sonra davacıya karşı bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirtiğini, sağlık sorunları ile ilgilendiğini, davacıya çektiği ihtar ile ortak yaşadıkları eve geri dönmesini istediğini, davacının parasını almadığını, davacının eve gelen arkadaşlarına tacizde bulunduğunu, basit olayların bağıştan rücuya sebebiyet vermeyeceğini bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 6098 sayılı TBK’nun 295. maddesinde düzenlenen bağıştan rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
-KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 7 ve 10 nolu bağımsız bölümleri rücu koşuluyla eşi davalıya bağış suretiyle temlik ettiğini, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğinden çıkan geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığını ileri sürerek bağıştan rücu nedeniyle tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, boşanma davasında davacı ile eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına kara verildiğini, kararın henüz kesinleşmediğini, bağıştan rücu koşulunun gerçekleşmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur....
Davalılar, TBK’nun 297/1. fıkrası uyarınca davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içerisinde yapılan birikim ile alındığını, davacı tarafından satın alınarak kendisine bağışlandığı iddiasının doğru olmadığını, usulsüz elde edilen belgeler ile açılan manevi tazminat davasındaki kabul kararının dikkate alınamayacağını, kaldı ki aldatma iddialarının da yersiz olduğunu, kabul etmediğini, temyiz incelemesinden kaçınmak için manevi tazminat davasının düşük bedelle açıldığını, bağıştan rücu koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, çekişmeli 215 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından 3. kişi ...’den 15/07/2010 tarihinde satın alma ile edinildiği, akitte herhangi bir şerh bulunmadığı, ortada koşullu bir bağış bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu da ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Aile ve 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava,nişanlı olduğu dönemde davalıya verilen taşınmazın bağıştan rücu sebebiyle tapu iptali ve Tescil istemine ilişkindir. Aile Mahkemesince, evliliğin boşanma aşamasında olduğu ve nişanlılık dönemine istinaden açılmış bağışlamadan rucu sebebiyle Tapu İptali ve Tescil davası olduğu ve Borçlar Kanunun kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, dava konusu taşınmaz malın evlilik ve evlilik öncesi nişan ilişkilerine dayanilarak verildiği iddia edilen taşınmaz olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki anlaşmazlığın Aile Mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
Temyiz Nedenleri Davacı vekili, taşınmazın imar parselindeki amaca uygun olarak kullanılmak üzere davalı belediyeye bağışlandığını, bu nedenle davalının taşınmazı imar planındaki amacına uygun olarak belediye hizmetleri ve kamu yararı için kullanması gerekirken kamu mülkiyetinden çıkartıp 3. kişiye devretmesiyle bağışlama koşuluna aykırı davrandığını, mülkiyetin Belediyede kalması sağlanarak ihale yöntemiyle yap – işlet – devret modeli vb. yöntemlerle yatırımların 3. kişilerce gerçekleştirilmesi imkanı varken bu yollara başvurulmamasının bağışlama koşulunu ihlal ettiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, bağıştan rücu hukuki nedenine dayalı alacak isteğine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3.2.1. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki alacak davasının açılmamış sayılmasına dair .... Aile Mahkemesi'nden verilen 01.11.2012 gün ve 286/737 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, evlilik birliği içerisinde edindiği dava konusu 2196 ada 1 parselde kayıtlı 5 nolu taşınmazı davalı eşine bağış olarak verdiğini, ancak evliliğin boşanma ile sonuçlandığı gerekçesiyle bağıştan rücu ettiğini ileri sürerek, anılan taşınmaz sebebiyle fazla hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 30.000 TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece, bağıştan rücu davalarının genel mahkemelerin görevine girdiği, aile mahkemelerinin görevli olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Hukuk Dairesi 2015/4798 esas ve 2015/9505 Karar sayılı ilamında karşı dava olarak açılan bağıştan rücu davasının kusur nispetinde mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini belirtildiğini, davalı tarafından talep edilen ziynetler ve ev eşyaları bakımından boşanma dava dosyasından da açıkça görüleceği üzere bağıştan rücu koşulları oluştuğunu, öncelikle bağıştan rücu edildiğinin tespiti ile davalıya bağışlanması vaad edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının bağışlanma vaadinden rücu edildiğinin tespitine, bağışlanan ziynet ve ev eşyalarının davacıya aidiyeti ile var olanlarının davacıya aynen, olmayanların bedelinin şimdilik 1.000 TL'nin (fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere) davalıdan alınarak davacıya iadesini talep ve dava etmiştir....
Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevî tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davalı-davacı erkek yararına takdir edilen manevî tazminat miktarı, ölçülülük ilkesine uygun olmayıp fazla bulunmuştur. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. VI....