Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davaya konu bağımsız bölümün davalı adına 16.11.1992 tarihinde tescil edildiği, BK’nın 126. maddesindeki 5 yıllık sürenin geçtiği, taşınmazın bir bölümünün davacı tarafından kullanılmasının zamanaşımını kesmediği gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 22.01.2014 gün, 2013/7749 esas ve 2014/367 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bu kez davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir....
Şöyle ki; Dava konusu taşınmazın öncelikle arazi mi, arsa mı olduğunun tespit edilmesinden sonra; davacı, müdahalenin önlenmesi talebi yanında kal ve eski hale getirme talebinde de bulunduğundan taşınmaz arazi ise ekilebilir ürünlere göre net gelir metodu uygulanmak suretiyle, arsa ise emsal karşılaştırması yapılmak sureti ile taşınmazın el atılan bölümün bedeli ile eski hale getirme bedeli tespit ettirilip, el atılan bölümün bedelinin kal ve eski hale getirme masraflarından fazla olması halinde müdahalenin önlenmesine, kaline ve eski hale getirmesine karar verilmesi; aksi takdirde el atılan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el atılan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanık hakkında ruhsatsız silah taşıma suçundan verilen beraat ve ruhsatsız mermi taşıma suçundan verilen mahkumiyet kararlarının incelenmesinde, 1-Mahkemece sanığın tek olan eylemi ikiye bölünerek aynı eylem nedeniyle yasak silah taşıma suçundan beraat, yasak mermi bulundurma suçundan ve mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle TCK.nın 225/1. maddesine muhalefet edilmesi, 2-Kabule göre de; a-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK.nın 75. maddesi uyarınca sanığa yüklenen yasak niteliğe haiz mermi bulundurma suçunun temas ettiği, 6136 sayılı Yasanın 13/4. maddesinde düzenlenen suçun önödeme kapsamına alındığı nazara alınarak, mahkemece sanığa usulüne uygun şekilde ön ödeme ihtarı yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken...
Ancak; Mahkemece, kat maliklerine verilen rahatsızlığın giderilmesi ile ortak yerlere el atmanın önlenmesi bağlamında hükmedilen canlı müzik faaliyetinin ve bahçenin depo olarak kullanılmasının men’i işlemlerinin yerine getirilmesi için davalı tarafa Kat Mülkiyeti Yasasının 33.maddesi hükmü uyarınca uygun süre verilmemesi doğru değil ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının üçüncü ve dördüncü satırlarının sonuna, ayrı ayrı, “davalıya hüküm gereğini yerine getirmesi için 30 gün süre verilmesine” sözcükleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 19.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Olay tarihinde yürürlükte bulunan 16.06.2004 tarih ve 225494 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinin 4. maddesinini ikinci fıkrasında “EK-1 deki çizelgede, karşısında (K) harfi bulunmayan işlerde kadınlar ve (Gİ) harfleri bulunmayan işlerde de 16 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını bitirmemiş genç işçiler çalıştırılamaz.” amir hükmü gereği, Ek-1 deki çizelgenin 31 nolu "yapı işleri" bölümünde 18 yaşından küçük işçilerin her türlü yer altı ve yer üstü inşaatında çalıştırılmasının yasak olduğu, meydana gelen olayda, 17 yaşında ölen işçinin harfiyat döküm sahasında çalışmasına göz yuman, yeterli denetim ve kontrol mekanizması oluşturmayan sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu ve tayin olunan...
gözetilerek elatmanın önlenmesi istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan, davalı vekilinin elatmanın önlenmesi hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölüme ilişkin hükmün bozulması gerekmiştir'' gereğine değinilmiştir....
Dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinden 4530 ada 1 parsel E blok 6 nolu bağımsız bölümün mesken niteliğiyle tapuda Kağıthane Belediyesi adına kayıtlı olduğu, davacının mülkiyete yönelik herhangi bir talebinin olmadığı, E blok 6 nolu bağımsız bölümün davacının malik sıfatıyla zilyet olduğunun tespiti talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava, yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkindir. Dairemizin görev alanı HSK'nun 01/09/2022 tarihli kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. 01/09/2022 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince " TMK'nın 981 vd maddelerinde düzenlenen, yalnızca zilyetliğin korunmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin görev alanındadır....
Bundan sonra davalı 3.8.2001 günlü dava dilekçesi ile aynı yerin malikinin bağımsız bölümün onaylı mimari projesine aykırı bir şekilde tadilat yapmak suretiyle bu yeri ev tekstili imalatı ve satış yeri olarak diğer davalıya kiraya verdiğini ileri sürerek dava konusu yerin (deponun) eski hale getirilmesini, hiçbir şekilde işyeri, büro ve mesken olamayacağının hüküm altına alınmasını, kiracının tahliyesini, diğer projeye aykırılıkların eski hale getirilmesini istemiş; mahkemece dava konusu istemle ilgili olarak sözkonusu deponun işyeri ve mesken olamayacağı belirtilip, kiracının da buradan tahliyesine karar verilmiş, dosyayı inceleyen dairemiz "...depo nitelikli bağımsız bölümlerin ortak yerlerde projeye aykırı bir değişiklik yapılmadığı sürece işyeri olarak kullanılmasının kat maliklerinin iznine bağlı olmadığı, dava konusu deponun davalı kiracı tarafından ev tekstil ürünleri imalat ve satış yeri olarak kullanılmasının yasaya aykırılık teşkil etmeyeceği..." gerekçesi ile kararı bozmuştur...
Davacı taraf gerek davaya konu markanın devrinin önlenmesi gerekse dava konusu markadan kaynaklanan hakların kullanılmasının önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece sadece devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verildiği, diğer husustaki tedbir talebinin ise reddedildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın beyanları ve markanın davalı adına tescilli olduğu hususlar ile dosyaya yansıyan diğer delillerin değerlendirilmesi sonunda mahkemenin markaya dayalı hakların kullanılmasının önlenmesi için talep edilen ihtiyati tedbirin reddi kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : HAKSIZ İŞGAL NEDENLİ -KARAR- Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulunun 09/02/2018 tarih ve 2018/1 sayılı Kararı ile 21/02//2018 tarih ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtayın Ceza ve Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca Dairemizin bakmakta olduğu taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, yıkım (kal) istemli davalar ile haksız işgal tazminatı (ecrimisil) istemli davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca,Yargıtay Başkanlar Kurulunun 09/02/2018 tarih ve 2018/1 sayılı Kararı ile 21/02//2018 tarih ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtayın Ceza ve Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca dosyanın Yargıtay 8....