Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna dayanılarak açılmış olup, satılan aracın ayıplı imal edilmesinden ve tamiri ile ilgili olarak da ayıplı hizmet verilmesinden kaynaklanan aracın değiştirilmesi veya bedel iadesi veya bedelsiz tamir ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalının zamanaşımı savunması ve mahkemece de davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması karşısında, öncelikle somut olayda zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi gerekir. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun dördüncü maddesinin birinci fıkrasında; "ambalajında etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer ......

    Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı tarafça üretilen ve ayıplı olduğu gerekçesi ile davacıya iade edilen ürünlerde davalı tarafça satılan kenar bantlarından ne kadarının kullanıldığının tam olarak tespit edilemediği, ancak alınan tüm bilirkişi raporlarında davalı tarafça üretilen ve davacıya satılan kenar bantlarının ayıplı olduğunun yapıştırma özelliğinin emsallerine göre zayıf olduğunun yapılan test ve uygulamalarla anlaşıldığı, satım tarihinde yürürlükte olan B.K.'...

      Davalı vekili, müvekkilince satılan malın ayıplı olmadığı gibi, ayıp ihbarının da süresinde yapılmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacı yanca davalıdan satın alınan malzemelerin gizli ayıplı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 40.070.84 YTL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair talep ile maddi tazminat ve koşulları oluşmayan manevi tazminat istemlerinin ise reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harçlarının temyiz edenlerden alınmasına, 17.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir. İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı...ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir....

          olan satış sözleşmesine uygun olarak yerine getirilmiş olduğunu açıkça gösterdiğini, mahkeme kararındaki ayıplı hizmetin var olduğu yönündeki kabul hatalı olup kabul edilemediğini, davalı tarafından ve vekil eden tarafından davacıya herhangi bir hizmet satılmamış olduğundan diğer davalının da vekil edenin de sağlayıcı sıfatıyla sorumlu tutulamayacağı açıkça ortada olduğunu, -Olayda diğer davalı tarafından davacıya mal satılması durumu mevcut olmakla birlikte, satılan malda ayıp da bulunmadığından satılan malın ayıplı çıkması durumunun olamayacak olmasını, davacının taleplerinin ayıplı malın ücretsiz onarımı veya ayıpsız misliyle değişim hakkının kullanılması olmayıp satılan yanlış cinsteki malın araca zarar verdiği iddiasıyla araçtaki değer kaybının ve aracın onarım bedelinin tazmin edilmesine yönelik olması, vekil edenin satılan malın üreticisi ve ithalatçısı da olmaması sebeplerinden dolayı; malı davacıya satmış olan diğer davalıyla birlikte vekil edenin de müteseslsilen sorumlu...

          Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."hükmü uyarınca tüketici seçimlik haklarından biriyle birlikte tazminat hakkını da kullandığında satıcı ve diğer sayılan kişiler sorumlu olacaktır. somut olayda davalı ... Türk A.Ş ayıplı malın satıcısı olarak sorumlu tutulması gerekirken, bu davalı hakkında mahkemece yanlış değerlendirme sonucu red kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda l. bentte açıklanan nedenlerden dolayı davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerden dolayı temyiz $dilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 110.42 YTL kalan harcın davalı ... Paz. Ltd. Şti'den alınmasına, 3.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiş ve davalı vekili tarafından her ne kadar temyiz isteminin duruşmalı incelenmesi talep edilmiş ise de, duruşma isteminin miktardan reddine karar verildikten sonra dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili,müvekkili şirketin davalı şirketten 2 adet konteyner satın aldığını, satın alınan konteynerların ayıplı olması nedeniyle yangına sebebiyet verdiğini ve müvekkili şirketin maddi zararının oluştuğunu ayrıca çıkan yangın nedeniyle şirketin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek 25.000 TL maddi,20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, satılan malların ayıplı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

              Davalı vekili cevabında, davanın bir yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, 14.6.2004 tarihinden önce satılan araçlarda garanti süresinin malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren bir yıl olup, aracın garantisinin 4.11.2003 tarihinde sona erdiğini, garanti belgesinin müşteriye 2 olanaktan birinin malın garanti süresi içerisinde ücretsiz onarımı ve bakımını isteme, değerinin ise garanti süresinde ücretsiz yenisi ile değiştirilmesi olduğunu, davacının garanti süresi zarfında aracı bir kez genel bakıma getirdiğini, davacının süresinde bir ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının iddialarının aksine malın ayıplı olmadığını,araçtan beklenen faydanın eksiksiz sağlandığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                Anılan yasa maddesinde; bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler, zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz biçiminde düzenleme yer almaktadır. Dava konusu uyuşmazlıkta, ayıplı malın neden olduğu zararın giderilmesi istenmiş olduğuna göre, 4077 sayılı Yasa'nın 4. maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi üç yıldır....

                  Bu durumda mahkemece davaya konu edilen malın üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak, ayıplı olup olmadıkları ve ayıplı ise ayıbın niteliği konusunda ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, ayıplı olduğunun saptanması halinde belirtilen yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacı yanca süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı tartışılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmediği gibi ayıbın tespiti ve niteliği teknik bilgi ve incelemeyi gerektirdiğinden mahkeme hakiminin kendisini bilirkişi yerine koyarak bu konuda değerlendirme yapması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu