Yine aynı kanunun 10. maddesinde "Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz." olarak tarif edildiğini, malın ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte, malın ayıplı olduğu varsayılsa bile süresi içerisinde davacı tarafça yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, iddiaya göre malın ayıplı olduğunun tespit edildiği ve defalarca görüşüp yenilenmesinin istediğini, bu şekliyle davacı varlığını iddia ettiği ayıbı çok önce fark ettiğini ancak yazılı bir ayıp ihbarı yapmadığını beyan ettiğini, yasal süre içerisinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığından davanın reddinin gerektiğini, bilirkişi raporunda bile davacı tarafa satılarak teslim edilen ürünlerdeki tüm ayıpların gizli ayıp niteliğinde olmadığı yani açık ayıp niteliğinde olduğunun tespit edildiğini, ancak malın ayıplı olduğunu kabul etmemekle birlikte, malın ayıplı olduğu varsayılsa bile varlığı iddia olunan ayıpların...
A.Ş'den araç satın aldığını, aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı aracın yenisiyle değiştirilmesini veya araç bedelinin iadesini talep etmiştir. Davalı ... Otomotiv Tic. San. A.Ş. vekili, zamanaşımı itirazında bulunmuş, aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı ... San. A.Ş. vekili, dava konusu aracın hafif ticari araç olduğunu, aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. (2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır....." şeklinde düzenlenmiştir. 6502 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/36 Esas KARAR NO : 2021/743 DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) DAVA TARİHİ : 19/01/2021 KARAR TARİHİ : 16/11/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ------------ aldığını, dava konusu ----- ---------olarak salın aldığını, satın alınan --------ayıplı çıktığını, bu ---------yenisiyle ) değiştirilmesi, olmadığı takdirde ayıplı maldan doğan 3.699,00 TL zararın ayıplı malın satın alındığı 11.02.2017 tarihinden itibaren ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir....
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 27/10/2020 NUMARASI : 2019/468 ESAS, 2020/333 KARAR DAVA KONUSU : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Malın Ayıplı Olmasından Kaynaklanan) KARAR : Kayseri 1....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki ayıplı malın değişimi veya alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı limited şirketten marka araç satın aldığını, ancak satın alınan aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek ayıplı aracın yenisi ile değiştirilmesini, aksi halde araç bedelinin faiziyle birlikte müvekkiline iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... AŞ. vekili, dava konusu aracın ayıplı olmadığını, ayıp mevcut olsa bilke sürede ihbarda bulunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... Ltd. Şti. Davaya cevap vermemiştir....
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR Uyuşmazlık taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu malın ayıplı olup olmadığı ve peşin olarak ödenen mal bedelinin iadesine yönelik talebin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesini konu malın ayıplı olduğundan bahisle ayıplı malın bedelinin iadesi ile uğranılan zararın tahsili talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır. Bilindiği üzere TTK'nin 23.maddesinde; "c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....
Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz....
Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. " hükmü bulunmaktadır. Somut olayda; dava konusu eşyaların davacıya 05.12.2015 ve 18.12.2015 tarihinde teslim edildiği (ürün teslim formu), üründe ayıpların ortaya çıkması üzerine davacı tarafından davalı firmaya sözlü başvuru yaptığı, sorunun giderilmemesi üzerine eldeki davanın 03.05.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda ürünlerin ayıplı olduğu, ürünlerde imalat ve montaj hataları ile zedelenmeler tespit edildiği belirtilmektedir....
Davalı ithalatçı olup eldeki dava satın alınan ve ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak açılmıştır. 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un ayıplı mal ile ilgili 4.maddesinin 3.fıkrasında, "İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10.maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."; hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca 4077 Sayılı Kanunun 3.maddesi anlamında davacı tüketici, davalı ithalatçı konumundadır. Öyle olunca, sözü edilen Yasa'nın 23.maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir....