Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, satılandaki ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında 20/12/2019 tarihinde noterde düzenlenen resmi araç satış sözleşmesine göre; aracın 138.129,00 TL bedelle davalı tarafından davacıya satıldığı anlaşılmıştır. Davacı satış bedelinin 65.000,00 TL olduğunu savunmuş ise de, yazılı belgenin aksini yazılı bir belgeyle ispatlayamadığından satışın 138.129,00 TL bedelle yapıldığı kabul edilecek ve satış sözleşmesinin tarafı olarak da davalı davacıya karşı sorumlu olacaktır. Bu nedenle davalının husumet ve bedele ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir....

Davacı, eldeki davayla satın almış olduğu aracın kimliğinin değiştirildiğinin tespit edilmesi üzerine el konularak muhafaza altına alındığını ileri sürerek sözleşmenin feshini, satış bedeli ile noter ihtar masrafının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı araçtaki işlemlerle ilgili her hangi bir bilgisi olmadığını, kendisinin de aracı bir başkasından satın aldığını savunmuştur. Mahkemece,’... davalı iyi niyetli olup aracın change olduğunu bilmediğini beyan ettiğinden ve buna aykırı dosyada herhangi bir delil de bulunmadığı için davacının davalıdan araç satış bedelini ve sözleşmenin fesih talebi iyi niyetli 3. kişi olan davalı karşısında hakkaniyete kavuşmamıştır. Fesih talebinin haklı olabilmesi için davalının ya change olduğu aracın şasi numarası etrafında orijinal olmayan taşlama ve kaynak izlerinin iğfal kabiliyeti bulunduğu gerekçesi ile ve sanık hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan açılmış bir dava ve aleyhine verilmiş bir mahkumiyet hükmü olması gerekirdi....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:HMK'nun 355. Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı, sözleşmeden dönülerek bedel iadesi istemlidir. Davacı vekili; davacının, davalıdan mobilya ürünleri satın aldığını, ancak sonradan ürünlerde ayıpların bulunduğunu öğrendiğini iddia ederek, sözleşmenin feshine, ayıplı malın bedelinin davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; ürünlerde ayıp bulunmadığını, sorunun kullanıcı hatasından kaynaklandığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ Uyuşmazlık; aracın ayıplı satılması nedeniyle sözleşmenin feshi ile ödenen satış bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 22/02/2016 günlü ve 2015/1826 E. - 2016/5206 K. sayılı bozma ilamına uyularak hüküm tesis edilmiştir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 11.07.2018 gününde oybirliği ile karar verildi....

      reddine ilişkin kararı dairenin 24.1.2008 tarihli 2007/10676 esas ve 2008/ 814 karar sayılı ilamı ile zuhulen onandığı anlaşılmakla, Dairemizin onama ilamı kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Davacı, dava dilekçesinde ayıplı olan aracın iadesi ile araç bedelinin satış tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece araç bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiş,davacının faiz talebinin birlikte eda kuralı gereği reddine karar verilmiştir.Aynı anda ifa koşulu mevcut ise de davacı aracın davalılara iadesi anından itibaren başlamak üzere yasal faiz isteyebileceğine göre, davacının faiz talebinin iade tarihi ile sınırlı olmak üzere kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde faiz talebinin reddine ilişkin 7.12.2006 tarihli mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır.Nevar ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip hükmün düzeltilerek onanması HMUK 436/2.maddesi hükmü gereğidir....

        KARAR Davacı, davalıdan sıfır km olarak satın aldığı aracın şase numarasının bulunmaması nedeniyle zorunlu araç muayenesini yapamadığını, durumu davalıya bildirmesine rağmen çözüm üretilmediğini ve aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek; aracın fatura satış bedeli olan 25.370 TL ile 1.500 TL vergi bedelinin davalıdan faizi ile tahsiline ve ödediği bedel kadar maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesin talep etmiştir. Davalı, davanın reddini delimiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava satım sözleşmesine konu aracın ayıplı olması nedeniyle iadesi ile satış bedelinin iadesine ilişkindir. Davacı vekili,------dilekçesi ile dava sırasında vergi borcunun 5607 sayılı kanuna eklenen 11.maddenin uygulanmasına yönelik------ düzenlemeden yararlanılarak taraflarınca ödendiğini bildirerek taleplerini değiştirdiklerini belirtmiştir....

            DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava satım sözleşmesine konu aracın ayıplı olması nedeniyle iadesi ile satış bedelinin iadesine ilişkindir. Davacı vekili,------dilekçesi ile dava sırasında vergi borcunun 5607 sayılı kanuna eklenen 11.maddenin uygulanmasına yönelik------ düzenlemeden yararlanılarak taraflarınca ödendiğini bildirerek taleplerini değiştirdiklerini belirtmiştir....

              Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın istinafa yönelik itirazlarının mesnetsiz olduğunu, itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun mahkeme kararının onaylanmasını talep etmiştir. HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, 6098 sayılı TBK'nın 227 ve devamı maddeleri uyarınca ayıplı olduğu iddia edilen araçtan ötürü sözleşmenin feshi ile bedel iadesi, ayıp nedeniyle yapılan tamir masraflarının tahsili talebine ilişkindir. Davacı ile davalı arasında ikinci el araç satışı gerçekleşmiştir. Davacı, davaya konu aracı davalıdan ikinci el olarak satın almıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ve devamı maddelerinde düzenlenen, satış sözleşmesinde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır....

              Davacı ile davalı şirket arasında 14.08.2013 tarihli hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunu teşkil eden tapunun davacıya devredildiği hususunda taraflar arasında ihtilaf olmayıp; bu husus, mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece, davacının ayıplı bağımsız bölümün davalıya idadesi şeklindeki talebinin tapu iptal ve tescil davasında çözümleneceğinden, açılan davanın yerinde olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davacının bu davadaki talebi tapu iptal ve tescil değil, sözleşmenin iptaliyle, ayıplı mal nedeniyle davalıya ödediği bedelin tahsiline ilişkindir. Davacı, sözleşmeyi benimsemiş ise, ayıp iddiasının araştırılması da gerekir. Bu itibarla, eldeki davanın taşınmazın aynına ilişkin dava gibi değerlendirilmesi hatalıdır. Hal böyle olunca mahkemece açılan davanın esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekir....

                UYAP Entegrasyonu