İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ile bedel iadesi ve uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; ----- tarihli sözleşme ile satın alınan uyuşmazlığa konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu, ayıbın üretim kaynaklı olup olmadığı, gizli ayıp olup olmadığı, ayıp var ise ayıbın oluşmasında kusur dağılımının ne olduğu ile ayıp ihbarlarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve davacının aracın satış bedeli ve uğradığı zararları davalılardan isteyip isteyemeyeceğine ilişkindir. Dilekçeler aşaması tamamlanmakla, ön inceleme duruşması sonrası dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile, uyuşmazlık noktaları belirlenerek tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış, konunun incelemesi uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır....
Yine yaptırılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda yulaf balyalarının içinin nemli olması nedeniyle ayıplı ve kullanılamaz halde olduğu belirlenmiş olup bu haliyle yulaf balyalarındaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tarafından davacıya satılan yulaf balyalarının 96 tanesinin gizli ayıplı olduğu sabit olup TBK'nun 227, 228/1 ve 230. Maddeleri gereğince davalı satıcının ayıplar nedeniyle davacı alıcıya sorumlu bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yine TBK'nun 228/1. Maddesi gereğince ayıptan dolayı satılan yulaf balyalarının tamamen kullanılamaz hale gelmesi ve yulaf balyalarının davalıya iadesinde ekonomik ve hukuki bir yarar bulunmaması nedeniyle ayıplı olan yulaf balyalarının davalıya iadesine karar verilmemiştir....
Sözleşmeden dönme halinde tüketicinin bundan elde edeceği yarar ile bunun satıcıya getireceği zarar arasında bir oransızlık varsa ve ayıplı mal çok az giderle onarılabiliyorsa artık sözleşmeden dönmenin amaca aykırı olduğu kabul edilmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2020/3717 E. Ve 2020/4435 K. Sayılı kararı) Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından misli ile değişim içeren sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından ayıp oranında bedelden indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna gidilmesi yerinde görülmüştür. Mahkemenin dosyada toplanan delillere göre, vermiş olduğu kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf talebinde bulunanın istinaf başvurusunun HMK.'...
Ancak bu seçimlilik haklarını kullanırken sözleşmenin diğer tarafı olan satıcı için de orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması halinde tüketici sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedel indirim haklarından birini kullanabilir....
, iş sahibinin kullanabileceği ve nısfet kaidelerine göre de kabule icbar edilebilecek derecede/nitelikte bulunduğu, bu durumda, davalının ayıptan doğan sorumluluğunda, sözleşmeden dönme seçimlik hakkının şartlarının oluşmadığı, dava konusu araçtaki gizli kusur durumuna göre bedel tenzili gerekip gerektiği noktasında yapılan incelemede; dava konusu aracın, standart bir üretim olmayıp özel amaca yönelik bir üretim olduğu, onarım durumuna dair fiyatlandırmanın piyasa koşulları içerisinde bulunmasının mümkün olmadığı ve mevcut durumda dosya içerisinde bu duruma dair bir değerlendirme somut belge ve bilgi bulunmadığı da göz önüne alındığı, ancak, davacı yanın ayıp oranında bedel indirimi talebinde bulunabileceğinin kabulünün gerektiği; teknik inceleme sonucunda, araçtaki ayıp oranının takdiren %25 olarak tespit edildiği, bu durumda, ayıp nedeniyle indirim tutarının, dava konusu aracın/eserin değeri olan 169.920,00 TL'nin %25'ine karşılık gelen 42.480,00 TL olarak hesaplandığı; bu nedenlerle...
Bu haliyle sözleşmeden dönme halinde tüketicinin bundan elde edeceği yarar ile bunun satıcıya getireceği zarar arasında bir oransızlık varsa ve ayıplı mal çok az giderle onarılabiliyorsa artık sözleşmeden dönmenin amaca aykırı olduğu kabul edilmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2020/3717 E. Ve 2020/4435 K. Sayılı kararı) Hal böyle olunca mahkemece, davacının seçimlik haklarından sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının TMK'nın 2. ve TBK'nın 227/3. maddeleri uyarınca hakkaniyete ve taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine aykırı olacağından, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik hakkından ayıp oranında bedelden indirim uygulanmasının uygun olacağı değerlendirilerek sonucuna gidilmesi yerinde görülmüştür. Davacının onarım hakkını kullanmadığı da dikkate alınarak ayıp oranında bedelden indirim hakkı sadece satıcıya karşı kullanılabileceğinden ithalatçıya karşı açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yan bulunmamaktadır....
GEREKÇE: Dava; davalıdan satın alınan jeneratörün ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönülerek ödenen bedel 7.000 -TL nin iadesi istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK'nın Satım sözleşmesinde alıcının seçimlik hakları başlıklı 227. maddesinde; “satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı;1-Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, 2-Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, 3-Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, 4- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkına sahiptir. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir....
II-Mahkemenin kabulüne göre ise; 1- Davacı, davasını ayıplı araç satışı iddiasına dayandırarak sözleşmeden dönülmek suretiyle bedel iadesini talep etmiş, yargılama esnasında talebini daraltarak ayıp oranında indirim bedeline hükmedilmesini istemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 219. maddesine göre; "bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir." Ayıp sebebiyle alıcının seçimlik hakları ise Türk Borçlar Kanunu 227. Maddesinde düzenlenmiş olmakla ; " Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.2....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmeden dönme ve bedel iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalıdan 19/04/2010 tarihinde ...Projesi Gayrimenkul Satış Sözleşmesi imzalayarak daire satın aldığını, 04/07/2012 tarihinde yağan yağmur nedeniyle bodrum katının tamamen sular altında kaldığını, sel sularının biriktirdiği pislik ve toprağın giriş katına dolduğunu, kendisine ait daire bodrum üstü olduğundan dairenin tabanının nemlendiğini, eşyaların zarar gördüğünü, bu durumun 03/08/2012 tarihinde ayıp ihbarında bulunarak davalıya bildirildiğini ileri sürerek ödediği bedelin davalıdan tahsilinne karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Mahkemece, davacıların en geç satın alındığı tarihten 15 gün sonra olumsuzluklardan haberdar oldukları, bu tarihten itibaren 30 günlük süre içinde ayıp ihbarında bulunmadıkları, bu nedenle hizmeti sunulan şekli ile kabul ettikleri ve sözleşmeyi benimsedikleri, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, davalının aralarında düzenlenen sözleşme uyarınca taahhütlerini yerine getirmediğini, sunulan hizmetin ayıplı olduğunu ileri sürerek sözleşmenin iptali ve ödedikleri bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece davacıların ayıptan haberdar oldukları tarihten itibaren 30 günlük sürede ayıp ihbarında bulunmamak suretiyle hizmeti sunulan şekli ile kabul ettikleri ve sözleşmeyi benimsedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....