TMK'nın 168. maddesinde "Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir." hükmüne yer verilmiş olup boşanma davalarında yetki kesin değildir. TMK'nın 168. maddesinde "Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir." hükmüne yer verilmiş olup, boşanma davalarında yetki kesin değildir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 160. maddesine göre, evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usûlü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. Aynı Kanunun 168. maddesine göre ise, boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma davalarında yetki kesin yetki değildir. Somut olayda; dava, ... tarafından ......
Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık suresi içinde davacı-karşı davalı(nın), diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır. Davalı-karşı davacı (kadın) tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Boşanmaya sebep olan salt fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı-karşı davacı (kadın) yararına manevi tazminata hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı-karşı davacı(nın) manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, retle sonuçlanan ilk davadan önceki hadiselere dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....
Dosyanın tetkikinden, tarafların bölge adliye mahkemesi tarafından kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; kadının fiili ayrılık döneminde hastanede yatan eşinin tedavisi ile ilgilenmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, ortak çocuğa şiddet uygulayarak evi terk eden ve fiili ayrılık döneminde ... görevlerini yerine getirmeyen erkek eş ile eve dönen eşine hakaret ederek onu istemediğini söyleyen ve fiili ayrılık döneminde hastanede yatan eşinin tedavisi ile ilgilenmeyen kadın eş eşit kusurludur. Bu itibarla, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna hükmedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir( TMK m.174)....
Davalı, mihir senedinde yazılı ziynet eşyalarının kendi ve oğlu tarafından davacıya bağışlandığını, örf ve adetleri gereği erkeğin kadını boşama riskinin teminatı olarak verildiğini, ortada bir boşanma veya ayrılık olmadığını, oğlunun kalp krizinden öldüğünü, davacının evden ayrılırken ziynetlerini de yanında götürdüğünü savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ziynet eşyalarının evlilik birliği içinde bozdurularak davacının hasta eşinin tedavi gideri olarak kullanıldığı gerekçesiyle ziynet eşyaları yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından ziynet eşyalarının verilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiştir. Davacının dayandığı 10.9.1998 tarihli mihir senedini davalı kayınbaba "evlenerek babaevinden getirdiği yukarıda cins ve miktarı yazılı mihir eşyalarını ayrılık zuhur ettiğinde piyasa rayicine göre aynen ... ...'a ödeyeceğimi beyan ve kabul ederim" ibarelerini de yazmak suretiyle imzalamıştır....
Bu durumda açıklanan nedenle kocanın karşı boşanma davasının reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır 2-Davacı-davalı kadının ayrılık davasına yönelik temyize gelince; Kadının açtığı dava yönünden boşanma koşullarının gerçekleştiği nazara alınarak, taleple bağlı kalınmak suretiyle davacı-davalı kadının ayrılık davasının kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün 1.ve 2. bentte belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 13.11.2006 (Pzt.)...
I-II) ile eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. IV) davasının birlikte açıldığı ve davacı kocanın davasının reddine karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır. Çekişme nedir?; A) Davacı kocanın eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. IV) davasının koşulları kanıtlandığı halde davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir. Taraflar boşanma konusunda “nefes almadan” peşi sıra boşanma davası açmışlarsa da davaların tamamı reddedilmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, davanın reddi ve ayrılık kararı yönünden; davalı kadın tarafından ise ayrılık kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasıdır....
Ancak; a) Mala zarar verme suçunda; suç tarihi itibariyle resmi nikahlı görünen sanık ve katılanın, soruşturma ve yargılama aşamalarında verdikleri ifadelerinde aralarında boşanma davası olduğu ve ayrı yaşadıklarına yönelik beyanları ve TCK'nın 167/1-(a) maddesine göre, "haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin zararına suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında ceza verilmeyeceği" hükmü ile aynı kanun maddesinin 2. fıkrasındaki; haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin zararına olarak bu suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında verilecek ceza yarısı oranında indirilir "hükümleri de gözetilerek; suç tarihinde eşler arasında "yargısal fiili ayrılık kararı" verilmiş olup olmadığı sanık ve katılan hakkında ayrılık kararı verilip verilmediği araştırılıp, haklarında şahsi cezasızlık ve cezada indirim düzenleyen TCK'nın 167. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden...
Bu nedenle tarafların davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasında hükmedilen ve reddedilen tedbir nafakalarına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacı-davalı erkeğin reddedilen boşanma davasına yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; Davacı- davalı erkek tarafından 7.10.2016 tarihinde TMK 172 maddesi uyarınca ayrılık kararı sonrasında ortak hayatın kurulamadığından bahisle boşanma davası açılmış, 2.3.2018 tarihinde ise TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayanarak boşanma isteminde bulunulmuş, bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, davalı-davacı kadın tarafından ise birleşen tedbir nafakası davası açılmıştır....
Davalı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve redle sonuçlanmış, kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile, bu kesinleşme tarihinden itibaren en az 3 yıl süre ile evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olmasının gerekli ve yeterli görüldüğü, tanık beyanlarından bu koşulun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fiili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı tarafından dava dilekçesinde şiddetli geçimsizlik ve ayrılık sebebiyle boşanma talebinde bulunduğu, dava dilekçesinde, açıkça taraflar arasında daha önce görülüp reddedilen bir boşanma davasından söz edilmediği, bu haliyle,...