Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen kooperatif üyeliğinin tespiti davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 17.04.2012 gün ve 2011/4850 Esas 2012/2910 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl davada davacılar, birleşen davada davalılar tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: - KARAR - Davacı vekili, davalı kooperatifin yüklenicisinden daire satın alarak kooperatif üyesi olan müvekkillerinin dairelerinde ikamet ettiğini, ancak toplam 102 daire yapılmasının kararlaştırılmış olmasına rağmen 48 daire yapıldığını ve 180 kişiye bu şekilde satış yapıldığını ve kur’a çekiminin yapılacağını öğrendiklerini ileri sürerek, kur’a çekiminin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulması ve kooperatife üye olduklarının tespitini talep ve dava etmiştir....

    göre bunun mümkün olmaması halinde müvekkillerinin vakıf evladı olduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Gerçek değerin tespiti yolunda iki ayrı bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Birinci bilirkişi raporunda, taşınmazın niteliği tarla olarak kabul edilmiş ve ona göre değer tespiti yapılmış, ikinci bilirkişi raporunda zemin ile birlikte üzerindeki yapılar göz önünde bulundurularak değer tespiti yoluna gidilmiştir. İki bilirkişi raporu arasındaki görünen çelişkinin giderilmesi yoluna gidilmemiştir. Kaldı ki, ikinci bilirkişi raporunda da varılan sonucun yani gösterilen değerlerin taşınmazların tasarruf tarihindeki değerleri olup, olmadığı hususunda da kesin bir kabule yer verilmemiştir. Öte yandan davalı ... ... vekili yargılama sırasında satın almadan sonra taşınmaz üzerinde değer arttırıcı yeni eklentilerin ve işlemlerin yapıldığını bildirmesine karşın bu yöndeki iddiasına kalem kalem açıklık getirtilmemiş ve bunun sonucu olarak bilirkişi raporuna da bu hususlar gerekçeleri gösteriler değinilmemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Aynı suçtan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ...’un suça konu araç muayenesini sanığa aracı ve ruhsatı vererek yaptırdığını beyan etmesi üzerine sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında; sanığın ...’u tanımadığını ve üzerine atılı suçu kabul etmediğini savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından suça konu muayeneler üzerindeki yazıların, rakamların ve imzaların sanığa ait olup olmadığına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılması, sanık hakkında sahte muayene yapmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan varsa başka dava dosyaları araştırılıp celbedilerek incelenmesi, sahte araç muayene işlemlerine ilişkin olduklarının anlaşılması durumunda yazı ve imzaların aynı el ürünü olup olmadıkları belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken, eksik araştırma...

        yaptırılması, vergi mükellefi olduklarının tespiti halinde ve gerektiğinde haklarında vergi incelemesi yaptırılması sonrasında sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hükümler kurulması, Kabule göre de; 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına karar verilmesi, TCK'nın 53/1. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Kanuna aykırı, sanık ... müdafii ile sanık ...'...

          Davacı tarafından davalı aleyhine miras hakkına dayalı olarak dava açıldığı, bir başka anlatımla Hazinenin taraf olmadığı, gerçek kişiler arasında görülen dava niteliğinde bulunması sebebiyle taşınmazın niteliğinin tespiti gerekmediğinden zirai bilirkişi için ücret takdir edilmesi isabetsiz olduğu gibi, keşif günü tayin edilmeksizin, davacı tarafa kesin süre verilerek, ne zaman yapılacağı önceden belli olmayan keşif için davacıya külfet yükleyen usulsüz ara kararının davacı tarafından yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            in nüfus kayıtlarında yersel yazım sebebi ile anne-babası ile arasında bağın kurulması ile yine ... adında bir kardeşinin olmasına rağmen 1939 ve 1942 doğumlu iki ayrı ... olduğu, aynı kişi olduğunun tespiti istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava iki ayrı talebi içermekte olup birinci talep, davacının anne ve babası ile nüfus kayıtlarında bağ kurulması ikincisi ise mükerrer olduğu iddia edilen davacının kardeşleri 1939 ve 1942 doğumlu ...'lerin aynı kişi olduklarının tespiti istemine ilişkindir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-...'nün 1939 ve 1942 doğumlu ...'...

              Paşa'nın aynı kişiler olup olmadığı, davacıların kök murislerinin davacısı olduğu ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.01.1944 tarihli ve 943/1232 sayılı veraset ilamının bu kişilerden hangisi hakkında olduğu, 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı da dikkate alınarak, davacılar ile dava konusu vakıfta mütevellilik yapan kişiler arasında yöntemince bağ kurulup kurulamadığı hususlarında denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesidir....

                Zira dosya içerisindeki kolluk araştırma tutanağında Şükrü Aytulun ile Şükrü Acar isimli kişilerin aynı kişiler olduğunun tespit edildiği, tapu kaydındaki kişi ile nüfus kayıtlarına göre soyadı değişikliği yapılmak istenen kişinin farklı kişiler olduğuna dair bir belge veya bilginin dosya içerisinde bulunmadığı ve davayı çekişmeli hale getirebilecek bir gerçek kişinin tespit edilmediği anlaşıldığına göre mahkemece davacı talebinin tapu iptali ve tescili istemli olduğu yönündeki hatalı tespiti ile karar verilmesi yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde de 3. kişi konumundaki davalının elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur. Somut olayda dava konusu 824 Ada 48 parsel sayılı taşınmaz üçüncü kişi konumundaki davalı ...elinde iken borçlu davalının dava dışı başka bir alacaklıya olan borcu nedeniyle cebri icra yolu satılmıştır. Bu durumda mahkemece davalı üçüncü kişideki tasarrufa konu taşınmazın satışı nedeniyle kendisinde kalan bir paranın olup olmadığının araştırılması, 3. kişi elinde kalan bir paranın olmadığının tespiti halinde konusu kalmayan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ancak davalıların dava açılmasına neden olup olmadıklarının araştırılarak sonucuna göre yargılama giderleri ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu bu taşınmaz hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu