Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TL olduğunu, taşınmazların toplam değerinin 28.129.504,50 TL TL olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun “Ayni Sermaye Konulabilecek Malvarlığı Unsurları” başlıklı 342. maddesi “üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....

    Diğer yandan, dava dilekçesinde sözleşme uyarınca borçlu olunmadığının tespiti istemi yanında davacıya ait taşınmaz kaydına konulan ipoteğin kaldırılması da talep edilmiştir. Taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği, 6100 Sayılı HMK’nun 12. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması hakkındaki bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olup kesindir. Somut olayda, davacının ipoteğin kaldırılmasını istediği taşınmazın Birecik ilçesi sınırları içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde dava dilekçesinde yer alan menfi tespit talebi yönünden taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli olup, ipoteğin kaldırılması istemi yönünden ise kesin yetki kuralı bulunduğundan yetki sözleşmesi ile belirlenen yer mahkemesi yetkili olmayacaktır....

      Davacının dayanağı delil başlangıcı niteliğindeki belge, dinlenen davacı tanığının beyanı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın davacı ile dava dışı Yusuf ve ... adına davalı ... tarafından inanç ilişkisi ile satın alındığı anlaşıldığından, son kayıt maliki davalı ...’in de kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddi yerinde ise de, davalı ... hakkındaki tazminat istemi yönünden taşınmazın 1/3’ünün davacıya ait olduğunun kabulü ile ikinci kademedeki tazminat istemi yönünden bir karar verilmesi gerekirken; davalı ... tarafından dinletilen tanıkların beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 990 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ...'...

        ın bu taşınmazları satış yolu ile 21/11/2011 tarihinde iktisap ettiği görülmektedir. 4721 sayılı TMK’nun 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" ayrıca aynı yasanın 1024. maddesin de "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Ayni hak, kütüğe tescil yoluyla yazılmışsa kural olarak böyle bir tescile dayanan iyiniyetli kişinin iktisabı korunur....

          in aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, dahili davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı ... tarafından açılan davada ... Köyü nüfusunda kayıtlı ... ile ... Köyünde nüfusa kayıtlı ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Aynı kişi olduğunun tespiti istenilen bu kişilerin nüfus kayıtlarına göre mirasçıları bulunmaktadır ve davada taraf olarak gösterilmiştir. Hazinenin hak ve menfaatini ilgilendiren bir durum mevcut olmadığı halde mahkemece Hazinenin davaya dahil edilmesi "taraf" sıfatı kazandırmaz. Hüküm ancak davanın taraflarınca temyiz edilebilir. Hazine taraf olmadığına göre temyiz yetkisi de bulunmamaktadır. Bu sebeple temyiz dilekçesinin REDDİNE, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            İstihkak davalarının dinlenebilmesi için ön koşul, malın üçüncü kişi elinde haczedilmesi üzerine üçüncü kişi tarafından haczedilen mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakka vs. dayanarak istihkak iddiasında bulunulmasıdır. İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz. Somut olayda, dava konusu 23.07.2015 tarihinde yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunanın ...'in borçlu şirket yetkilisinin kardeşi olduğu, anılan şahsın, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı sabittir. Davalı üçüncü kişi tarafından İK’nın 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır....

              Belirtilen ilke, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde “tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. madde de “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tesçile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Satış vaadi sözleşmesi ilgilisine ancak kişisel hak sağladığından, bu hak, kural olarak tapu ile kendisinden sonra malik olan mülkiyet hakkı sahibine karşı ileri sürülemez. Yukarıda da belirtildiği üzere ayni hak ile şahsi hakkın yarışması halinde ayni hakka üstünlük tanınır....

                Somut olayda; Anılı taşınmazların TTK 342 ve 343 maddesi gereğince incelenen tapu kayıtlarında; ayni sermaye olarak tespiti talep olunan; İstanbul ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... ada, ... parsel, ... Zemin-... Bağımsız Bölüm: 30 olarak kayıtlı taşınmazın üzerinde ... lehine 26/12/1996 tarihli daimi irtifak hakkının bulunduğu, bu halde 6102 sayılı TTK.nun 342. Maddesinde "Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir." hükmü gereğince talep konusu taşınmazın üzerlerinde mevcut irtifak hakkı gereğince ayni sermaye olarak şirkete konulamayacakları göz önüne alınarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

                  Vatandaşı Olan Şahsın Aynı Kişi Olduklarının Tespiti İstemli) Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Dava dilekçesinde, Suriye uyruklu davacı ...'in, aynı ülke vatandaşı ... ... ile Türk vatandaşı ... ve ... kızı 01.07.1922 doğumlu ...'ün aynı kişi olduğu ile ...'ün davacının annesi olduğunun tespiti istenmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... ... ile ...'ün aynı kişi olduğunun tespitine, ...'ün davacının annesi olduğuna yönelik isteminin ise reddine dair karar, reddedilen kısım yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yabancı uyruklu olan davacı ...'in annesi ... ... ile Türk Vatandaşı ...'ün aynı kişi olduğu ile ...'...

                    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/647 Esas KARAR NO: 2021/770 DAVA: Öz Sermaye Tespiti DAVA TARİHİ: 04.10.2021 KARAR TARİHİ: 22.11.2021 Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin halen ----- bölüm numaralı gayrimenkulün sahibi olduğunu, ilgili gayrimenkulün yeni kurulacak bir şirkete ayni sermaye olarak devredileceğini, ayni sermaye olarak devredilecek gayrimenkulün değerinin Mahkememizce resen seçilecek bilirkişiler marifeti ile tespitine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ: Dava, TTK'nin 343. maddesi gereğince kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenen taşınmazların değerinin biçilmesi istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu