verginin vade tarihinden önce vergi dairesine başvurmaları ve kendilerine mal ve hizmet satanların vergi borçlarına mahsubunu talep edebilecekleri miktarın, bu kişilerden satın aldıkları mal veya hizmet için ödenmesi gereken katma değer vergisinden fazla olmaması gerektiği açıktır....
Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, bu görüşe katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, TMK'nun 225.maddesinde mal rejiminin ne şekilde sona ereceği ve sona erme tarihi yazılı olup, boşanma sebebiyle evliliğin sona ermesi durumunda mal rejimi boşanma dava tarihi itibariyle sona erecektir. Bu maddede fiili ayrılık veya eşlerin ayrı yaşamaları mal rejiminin sona erme sebepleri arasında sayılmamıştır. Somut olayda, tasfiyeye konu 1600 parseldeki 1/4 hisse mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olan 10.07.2008 tarihinden önce 04.01.2003 tarihinde davalı eş tarafından satın alınarak adına tescil edildiğine göre, evlilik birliği içinde edinildiği ve satın alınma tarihine göre edinilmiş mal niteliğinde olduğu tartışmasızdır....
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin mal alımı için davalıya üç adet müşteri çeki ciro ettiğini, davalının mal göndermediğini ve çeki keşide edenlerin de çek bedelini ödemediğini, müvekkilinin de mal gönderilmediği için davalıya çekler karşılığı ödeme yapmadığını, ancak yapılan şifahi görüşmeler sonrası davalı mal gönderme sözü verince davalıya ödemeler yapıldığını ama yine mal verilmediğini belirterek davalıya borçlu olmadıklarının tespitini ve ödenen paranın istirdadını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin alacaklarına karşılık çeklerin verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre, davalının davacıya mal teslim ettiğini kanıtlayamadığından davacının borçlu olmadığının tespitine, ödenen 19.397.802.600.-TL.nin davalıdan istirdadına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Soyut ayırt edicilik; bir işaretin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini, bir başka teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye elverişli olması halidir. Bir işaret soyut ayırt edici niteliğe sahip değilse, ayırt edicilik fonksiyonuna da sahip olmayacaktır. Marka, ayırt edicilik fonksiyonunun gereği olarak, mal ve hizmetleri ferdileştirmekte ve bunları tüketiciler için piyasada teşhis edilebilir hale getirmektedir. Bu yolla tüketiciler, almak istedikleri mal ve hizmetleri başka teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt edebilmektedirler. Ayrıca, mal ve hizmetlerin piyasada teşhis edilebilir hale getirilmesi ile, farklı teşebbüslerin mal ve hizmetleri için piyasa şeffaflığı sağlanmaktadır. Piyasa şeffaflığının yerine getirilebilmesi, markanın iletişim fonksiyonu ile kolaylaşır. Markanın iletişim fonksiyonu, piyasada mal ve hizmet arz edenlerle talep edenlerin aralarında iletişim kurmalarını sağlamaktadır....
Hemen belirtmeliyiz ki, dönüştürme davası (TMK m. 206) sonucu mal ayrılığına geçilmişse ya da eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse (TMK m. 203) katılma alacağı (TMK m. 231) evlilik sırasında da doğar. Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. A) EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI Eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=ediniimiş mallara katılma rejimi) (= TMK m. 202 f. I, 218-241) uygulanması asıl ise de, eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi (= TMK m. 242-243), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi (= TMK m. 244-255), mal ortaklığı rejimini (= TMK m. 256-281) kabul edebilecekleri (TMK m. 202) gibi Kanunda öngörülen sınırlar içinde kural mal rejimi (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler (KILIÇOĞLU, s. 76)....
Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihi olan 11.10.1967 tarihinden TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 17.08.2006 tarihine kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Hemen belirtmek gerekirki; taraflar arasında TMK'nun 170. maddesi gereğince mal ayrılığının geçerli olduğu tarihte edinilen taşınmazlara ilişkin olarak ......
Yukarıda anılan yönetmelik ve tebliğ hükümlerine göre, ihracatçıların veya ihraç kaydıyla mal teslim edenlerin lehlerine doğacak katma değer vergisi iadelerinin, kendilerinin veya kendilerine mal veya hizmet satanların vergi borçlarına mahsubunun talep edilebileceği, dolayısıyla, aralarında mal alım ve satım ilişkisi olmayanların birbirleri lehine mahsup talebinde bulunamayacakları anlaşılmaktadır. Zira, ihracatta katma değer vergisi iadesi ile mahsup uygulamasının esas amacı, ihraca konu malın vergiden arındırılmasıdır....
Medeni Kanunun, evlilik saymadığı birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı talebinde bulunulamaz. Mal rejiminin tasfiyesi davasına konu edilebilmesi için, malvarlığının mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması veya evlilik öncesi edinmekle birlikte ödemelerinin tamamının ya da bir kısmının mal rejiminin devamı süresince yapılmış olması gerekir. Buna göre, önceden edinilen malvarlığının, mal rejiminin içine sarkan ödemesinin bulunmaması durumunda eşler arasındaki uyuşmazlık mal rejiminin tasfiyesi kurallarına göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözüme kavuşturulur. Somut olayda; eşler, 08.08.2008 tarihinde evlenmiş, 26.08.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 10.09.2013 kesinleşmesiyle boşanmışlardır....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Haksız mal edinme, 3628 sayılı Kanun'un 4. maddesinde; "Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilmeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, bu Kanun'un uygulanmasında haksız mal edinme sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Haksız mal edinmenin belirtilen tanımından yola çıkarak, sanık ...'nın 1992 ve 2010 yılları arasındaki dönemde haksız mal edinip edinmediği hususunda kendisinin, eşinin, velayeti altındaki çocuklarının sahip oldukları taşınır ve taşınmaz malları edinmek maksadıyla yaptığı harcama miktarı ile kendisinin ve eşinin elde ettiği gelirlerinden yaptığı tasarruf miktarının mukayese edilmesi suretiyle belirlenmelidir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad.179). Mahkemece, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz tahsil edilmemiş olan dolayısıyla aktif olarak edinilmiş mal olmayan alacağın davalı eşin mal varlığında yer almadığı, dolayısıyla davacının katılma alacağının söz konusu olmadığı gerekçesiyle konut ön biriktirme fonundaki paraya ilişkin katılma alacağı talebinin reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi yapılan değerlendirme de usul ve yasaya aykırıdır....