Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olaya bakıldığında, borçlu vekili tarafından verilen mal beyanı dilekçesinde borca itiraz edilmediği, sadece işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiği, aynı dilekçe ile mal bildiriminde de bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sözü edilen İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 29. maddesinin "e" bendinde faize itirazdan bahsedilmediği ve borçlunun vekili aracılığıyla verdiği dilekçede mal beyanı ile birlikte borcun sadece faizine itiraz edildiği dikkate alındığında, faize itirazının iptali kararından sonra mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlunun vekili aracılığıyla verdiği mal beyanının İİK'nın 74. maddesine uygun değilse de, vekilin verdiği usulüne uygun olmayan mal beyanından dolayı asilin cezai sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir....

    Medeni Kanunun, evlilik saymadığı birliktelikler sırasında edinilen mallara yönelik olarak da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin kurallara ve değerlendirmelere dayanılarak katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı ve katılma alacağı talebinde bulunulamaz. Mal rejiminin tasfiyesi davasına konu edilebilmesi için, malvarlığının mal rejiminin devamı süresince edinilmiş olması veya evlilik öncesi edinmekle birlikte ödemelerinin tamamının ya da bir kısmının mal rejiminin devamı süresince yapılmış olması gerekir. Buna göre, önceden edinilen malvarlığının, mal rejiminin içine sarkan ödemesinin bulunmaması durumunda eşler arasındaki uyuşmazlık mal rejiminin tasfiyesi kurallarına göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözüme kavuşturulur. Somut olayda; eşler, 08.08.2008 tarihinde evlenmiş, 13.06.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son)....

      Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Tasfiyeye konu 1485 ada 2 parselde bulunan 10 numaralı bağımsız bölüm ......e üye olunmak suretiyle edinilmiş, davalı tarafından ......e 10.09.1999 tarihinde üye olunmuş, 10 nolu bağımsız bölüm 26.06.2008 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı eş adına tescil edilmiş ve 22.04.2009 tarihinde 3.kişiye satılarak devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179)....

        Y A R G I T A Y 17.HUKUK DAİRESİ -K A R A R- Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmaktan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda; beraatına dair ALTINEKİN İcra Ceza Mahkemesinden verilen 09/11/2005 gün ve 8 esas 14 karar sayılı hükmün süresi içinde, Yargıtay’ca incelenmesi müşteki tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı tebliğname ile C.Başsavcılığından 29.05.2006 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: Borçlu sanığın yasal süresi içinde verdiği mal beyanında yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını açıklamadığı, mal beyanının İİK.nun 74.maddesine uygun nitelikte olmadığı ve geçersiz mal beyanı ile İİK’nun 338. maddesinde tanımlanan gerçeğe aykırı mal beyanında bulunma suçunun oluşmayacağının anlaşılmasına göre müştekinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sonucu itibariyle doğru olan hükmün İcra ve İflas Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca ONANMASINA, 07/12/2006 gününde oybirliği ile karar verildi....

          Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından mirasbırakanın mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgunun ortaya konulamadığı, diğer yandan mirasbırakanın geride mal varlığının kaldığı, mal kaçırma kastıyla hareket etseydi tüm mal varlığını ya da önemli miktarda bir kısmını devredebileceği, salt bedeller arasındaki farkın da muvazaanın ispatında yeterli olmadığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının davacı tarafça ispatlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur. 3.İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı İstanbul Anadolu 20....

            Taraflar 22.10.1993 tarihinde evlenmişler, 14.07.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı”(743. Sayılı TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasanın 10.m.). Dosya arasındaki belgelere göre, davalı ..., mal ayrılığının geçerli olduğu 06.05.1995 tarihinde S.S.... Konut Yapı Kooperatifine üye olmuş, evlilik birliği içinde ödemelere devam edilmiş boşanma davasının açılmasından sonra da inşaat ve kooperatif ödemeleri tamamlanarak taşınmaz 20.12.2006 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Kooperatif aidat ödemelerinin bir kısmı mal ayrılığı, bir kısmı ise edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılmıştır....

              Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava konusu taşınmaz ile aracın tarafların edinilmiş malları (TMK. md. 219) ile mi yoksa davalının kişisel malı (TMK md 220) olduğunu ileri sürdüğü 205 ada 3 parselde bulunan 26 nolu bağımsız bölümün satılması sonucunda elde edilen gelirle mi edinildiği, kişisel mal olduğu ileri sürülen taşınmazın gerçekten de davalıya ait kişisel bir mal olup olmadığı (TMK md 222), kişisel bir mal ise; satımından elde edilen bedelin dava konusu mal varlığının edinilmesinde yeterli olup olamayacağı ve eğer yeterli değil ise dava konusu mal varlığının edinilmesi için harcanan bedelin, ne kadarının kişisel mal varlığından ne kadarının da edinilmiş mal varlığından karşılandığı ve bu durumda davacının katılma alacağının ne olacağına ilişkin bulunmaktadır....

                Aynı yasanın 225/2 maddesine göre taraflar arasındaki mal rejimi evliliğin boşanma nedeniyle sona ermiş olması halinde boşanma ile sonuçlanan dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Somut olayda taraflar Akdağmadeni Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27.05.2002 gün ve 2002/ 206-216 EK sayılı ilamı ile boşanmış olmakla taraflar arasındaki mal rejimi, boşanma ile sonuçlanan bu davanın açıldığı 27.05.2002 tarihinde sona ermiştir. Bu halde davalı tarafından taşınmazın edinildiği 08.08.2005 tarihi itibariyle taraflar arasında mevcut mal rejimi bulunmadığından katılma alacağı talebinde bulunmak mümkün değildir. TMK'nun 219/1. fıkrasında; " Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri" olarak tanımlanmıştır. Söz konusu 5 nolu bağımsız bölüm, taraflar arasında mal rejiminin sona erdiği (boşanma davasının açıldığı) 27.05.2002 tarihinden sonra davalı tarafından edinilmiştir....

                  Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden taraflar arasında evlilik tarihinden, 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı; 01/01/2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m.10, TMK m.202). Dosya içerisinde mevcut kayıtlardan; dava konusu Hatay İli, Antakya İlçesi, Günyazı Köyü, 812 parsel sayılı taşınmazın 880/27980 hissesi 14/01/1994 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Taşınmaz taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden davalının kişisel malıdır....

                  malların tasfiyesinin talep edilmediğini, dava açılırken harcın da yatırıldığını, mal varlığı tam olarak ortaya çıktığında eksik harcın tamamlanacağını, hukuki menfaatin olduğunu, diğer eşin hiç mal varlığı olmasa bile mal varlığına sahip olan eşin sürekli dava açılma tehdidi ile mal varlığını tasarrufunun kısıtlanacağını, müvekkilinin hukuki korunma ihtiyacının olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur....

                    UYAP Entegrasyonu