-2- 2009/9714 2009/7893 Davacının, aracının tamir edilmesi için ödenen bedelin aracın arızasının giderilmemiş olması nedeniyle tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptalinin istendiği somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......
Fıkrası ise, “İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.” düzenlemeleri mevcuttur....
- K A R A R - Davacı vekili, davacının faturaya dayalı alacağının tahsili için başlattığı icra takibinde davalının yetkiye ve borca yönelik itirazda bulunduğunu, taraflar arasındaki mal alım satımına ilişkin sözleşme olduğunu ve para borcu nedeniyle davacı alacaklının ikametgahı icra dairesinin de yetkili olacağını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile davalı arasında imzalanan mal alım sözleşmesinde, ... mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili kılındığını belirterek davanın yetkisizlik nedeniyle reddine ve %20 oranında tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan mal alım sözleşmesinin 11. maddesinde ... mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
nın müvekkilinin eşi olup müvekkilinin alacağı nedeni ile başlatılan icra takibinde borca yeter mal varlığı tespit edilemediğini, borçlunun alacaklı eşinden mal kaçırmak amacıyla miras bırakanı ...'dan kendisine intikal edecek taşınmazlar üzerindeki miras hissesinden 30.12.2008 tarihli mirastan feragat sözleşmesi ile feragat ettiğini, bu feragat sözleşmesi nedeniyle diğer mirasçılar olan davalılar ...ve ...'un haczin kaldırılması için ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2010/706 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davanın halen derdest olduğunu, borçlu ile muris ... arasında yapılan tasarrufun İİK'nun 278.maddesi uyarınca iptale tabi olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, borçlu ile miras bırakanı ... arasında yapılan mirastan feragat sözleşmesinin 125,000 TL ivaz karşılığında yapıldığını, muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....
Maddesinde ayıplı malın tarifi tüketiciye teslim anında taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan mal olarak tanımı yapılmıştır. Davacı almış olduğu koltuk berjerlerinin kendisine teslim edilmemesi nedeniyle ayıplı mal ifası kapsamında sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etmektedir. Aldırılan bilirkişi raporunda berjerlerin teslim edilmemesi nedeniyle ayıplı mal olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Her ne kadar davacı tarafça ayıplı mal kapsamında bedel iadesi istenilmiş ise de davalı taraf dava açılmazdan evvel davacının ihtarnamesine cevaben verdiği ihtarname ve cevap dilekçesinde berjerlerin teslime hazır olduğunu tutarlı şekilde bildirmiştir. O halde berjerlerin teslimi ile beraber ayıplı mal iddiası ortadan kalkmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshi ve ayıplı mal satımı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gereklidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....
dan satın aldığını, devir için gittiğinde aracın üstünde rehin olduğunu gördüğünü, kayıt maliki olan davalının borcu ödeyip rehni kaldıracağını taahhüt edip teminat olarak 11.000.000.000 TL. lik senedi verdiğini, bilahare davacının kendi aracının elinden alındığını bildirerek kayıt maliki olması nedeniyle satın aldığı aracı elinden aldığını, bu nedenle teminat olarak verilen senedin geçerli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının senedi davalıya rızası ile verdiğine dayanılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiş, karar Dairemizin 11.4.2006 gün 390/5371 sayılı kararı ile onanmış, davacı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Davacı ile dava dışı Hüseyin Ü... arasında geçersiz araç satış sözleşmesinin yapıldığı ve davacı tarafından satın alınan aracın bedeli olarak dava dışı Hüseyin Ü...'...
Yasal gereklilik böyle iken, davacı taraf düzenleme şeklinde yapılan taraflar arasındaki mal ayrılığı rejimi seçimi sözleşmesinin korkutma (TBK. m.37 vd.) altında imzalandığından geçersiz olduğunu ileri sürdüğü halde, Mahkemece gösterilen deliller 6100 sayılı HMK'nun 203/1-ç maddesi kapsamında incelenip, bu yönde bir değerlendirme yapılmadan, sözleşmenin geçmişe etkili olarak, evliliğin yıpıldığı tarihten itibaren geçerli olduğunun kabul edilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle taraf delilleri incelenip mal ayrılığı sözleşmesinin geçerli olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi; mal ayrılığı sözleşmesinin geçerli olduğuna karar verilmesi halinde, evlenme tarihinden taraflar arasında mal rejimi sözleşmesinin yapıldığı 15.09.2006 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejiminin (TMK m. 218-241) geçerli olacağının benimsenip, delillerin bu çerçevede değerlendirilerek gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesinden ibarettir....
Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun Amaç başlıklı 2. maddesinde “Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiş, Kanunun 3. maddesinde "Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır....