Davalı bu bedelin tahsilinde taraflar arasındaki sözleşmeye dayanmamış, ilgili yasa ve yönetmeliklerin tarafına yüklediği görevlerin ifası sırasında alınabilecek hizmet bedeli olduğu, başka bir anlatımla yasa ile yapılan düzenlemeye dayanmaktadır. Taraflar arasındaki özel hukuku ilgilendiren bir sözleşme hükümlerine dayanılmadığmdan davalı idarenin iş ve işlemlerinden doğan bir eylem nedeniyle bedel iadesi istendiğinden 2577 sayılı yasamn 2. maddesi de gözetildiğinde idari yargının görevli olduğu açıktır. Bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 2021/132 Esas 2021/194 Karar sayılı ve 05.04.2021 tarihli kararı olup, uyuşmazlığın idari eylem ve işlemden kaynaklandığı, bu hali ile İdari Yargı Mahkemelerinin görevli olduklarının belirtildiği, söz konusu kararda ...'ın işleminin bir idari işlem olduğu, bu idari işlemden kaynaklanan uyuşmazlıklara idare mahkemesi tarafından bakılması gerektiği açıkça belirtilmiştir....
Davacı ile davalı arasında düzenlenen 04.01.2013 tarihli hizmet sözleşmesinin incelenmesinde iş bu sözleşmenin konusunun 07.01.2013-08.03.2013 tarihleri arasında müşterinin (......
a söylenen bedelden daha yüksek bedel olan 139,00 TL bedel üzerinden takılacağı belirtilmesi üzerine müvekkili şirket yetkilisi tarafından taktırmaktan vazgeçilerek işlem yapılmaksızın ilgili bayinin geri gönderildiğini, Aradan bir süre geçtikten sonra, ... müşteri hizmetleri tarafından aranarak "müvekkili şirketin 1.534,40 TL borcu olduğunu, bu borcun en yakın ... bayisine ödenmesi gerekti- ği" bildirildiğini, davalı tarafça "mezkur borcun kaynağının ... içinde yer alan telefon hatla- rından kaynaklandığı"nın söylenmesi üzerine müvekkili şirket yetkilisinin "şirket adına ... ve ......
ile karşı tarafa satışı yapılabileceği bildirildiğinden, aracın Mayıs ayındaki fiyatı ile karşı tarafa satışının mümkün olmadığını ve güncel satış fiyatının ödenmesi halinde satışının yapılabileceğini, aracın bu bedel ile satın alınmaması halinde yatırılan kaporanın iadesi için banka bilgilerinin bildirilmesi konusunda karşı tarafa İzmir 21.Noterliği'nin 21/07/2022 tarihli, 36251 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, işbu ihtarnamenin karşı tarafa tebliğ edilmesine rağmen, karşı taraf kendisine verilen 3 günlük süre içinde güncel satış bedelini ödemediği gibi, kapora iadesi için de banka bilgilerini bildirmediğini, dolayısıyla aracın karşı tarafa satılamamış olduğunu, kaporanın karşı tarafa iadesi gerektiğini, söz konusu ihtarnamenin tebliğ şerhinin havi nüshası dosya içerisinde mevcut olup, karşı tarafın TBK 106....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2018/1089 Esas KARAR NO: 2021/887 KARAR TARİHİ: 23/11/2021 DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR TARİHİ: 22/06/2022 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, davacı tarafça taraflar arasındaki 01/02/2018 tarihli hizmet sözleşmesi nedeniyle fatura ve cari hesap alacağı ile davalıya ödenen teminat bedelinin ve davalının sözleşmeye aykırı davranışları ile haksız fesih nedeniyle uğramış olduğunu iddia ettiği menfi zararına ilişkin açılan tazminat davasıdır.Mahkemece, teminat talebi ile ilgili davacı tarafından davalıya teminat verildiği iddiasının değerlendirilmesinde, cari hesapta 31.12.2018 tarihi itibariyle ... firmasının ......
Hastanesi ile hizmet akdinin sona ermesine karşın görsellerinin izinsiz kullanıldığından yakındığını, oysaki, dilekçelerinin ekindeki Beşiktaş ...Noterliği'nin 20.04.2018 gün ve ... yevmiye sayılı e-tespit tutanağından, davacının kendisini bizzat davalı ile ilişkilendirdiğini (EK Il: e-tespit tutanağı), davacının görselinin hizmet sözleşmesi son bulmasına karşın kısa bir süre internet sitesinde kullanıldığı varsayımında bile, örtülü rıza yahut müterafik kusur kavramının da davacının tazminat ve kazanç iadesi istemlerinin değerlendirilmesinde mahkemece incelenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir....
Talimatta yazılı İBAN numarasından farklı bir İBAN numarasına paranın aktarıldığı sabit ise de ; EFT tutarı kadar zarara uğradığını ileri süren davacı bu zararın ne şekilde oluştuğunu açıklamamıştır.Talimata aykırılık nedeniyle tazmin talebinde bulunan davacı gönderdiği paranın (gönderilen para cinsi ile uyumlu ) hesabına geçirilmesi nedeniyle davacı ne gibi bir zarara uğradığını açıklayıp kanıtlamak zorundadır. Hukuka aykırılık var ise de ,tazmini gereken bir zararın varlığı ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.Hükme yönelik ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde olmadığından , davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıya yapılan teslimin aliud teslim olup olmadığı, teslim edilen malın gizli ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, davacının kazanç kaybı ile sözleşmelerin feshi ve malın iadesi ve bedel iadesi yada, finansal kiralama şirketine yaptığı ödemenin iadesini talep etmekte haklı olup olmadığı, davalıların sözleşmeler kapsamında davacıya karşı sorumlulukları hususlarında olduğu anlaşılmaktadır....
Davalı vekili istinaf talebinin reddini savunmuş, katılma yolu ile istinaf talebinde davacının vermediği hizmet için fatura düzenlemesi ve takip başlatması nedeniyle kötü niyetli olduğunu belirterek icra tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, hizmet alımı sözleşmesine dayalı fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir....
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında kişilere verdiği zararları tazmin yükümlülüğü, idarenin “hizmet kusuruna (kusurlu sorumluluk)” ve “kusursuz sorumluluğuna” dayanmaktadır. İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak zor olmakla birlikte genel olarak doktrinde hizmet kusuru; idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkması, şeklinde tanımlanmaktadır. Hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir....