WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun sonucu olarak, yürürlükteki Kanun’a göre tüketici, satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim isteme haklarından birini kullanması halinde kredi verene başvuruda bulunabilecektir. Bu kapsamda, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 30, f. 4, c. 2’ye göre “Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur.” hükmü düzenlenmiştir. Her ne kadar yürürlükteki kanun hükmünde de açıkça kredi ödemelerinin durdurulabileceğinden söz edilmese de tüketiciye tanınan seçimlik hakların niteliği gereği bu sonuca ulaşılmaktadır....

    Mahkemece, davacının payının ½ olduğunu belirterek bu kısım üzerinde belirlenen tellal bedelinden BK161.madde gereğince indirim yapılarak bulunan, 1.888,00 YTL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına davalının tüm davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı ile davalı arasında imzalanan tellal sözleşmesinde ... Cad.84/5 .../... adresindeki taşınmazın 160.000 YTL'ye satışının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmeyi davalı imzalamış olup taşınmazın tümü için düzenlendiği taştırmasızdır. Öyle olunca davalının taşınmazının tümünün maliki olmaması sonuca etkili olmayıp, tüm bedelden sorumlu olduğunun kabulü gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir....

      Ancak; 1)Üzerinde kat mülkiyetine tabi bina bulunan taşınmazın bahçesine kısmen el atılmış olup, bu durumun Kamulaştırma Kanununun 11/1-ı maddesinde belirtilen objektif değer azaltıcı unsur olarak kabul edilmesi ve takdir edilen bedelden belirli bir oranda indirim yapılması için bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, 2)2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21.maddesi ile "kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davalarında mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespit davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirlenir. ... açılan ve kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." hükmünün getirilmiş olduğu gözetildiğinde, harç ve vekalet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğinden, Davalı idare vekilinin temyiz itirazları doğrultusunda...

        Ancak; 1-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında, Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin 11.11.2003 tarihli ve 2002/837 Esas, 2003/1343 Karar sayılı kararı uyarınca konulan vakıf şerhi bulunduğu anlaşıldığından, vakfın türünün ve taviz bedeline tabi olup olmadığının, Vakıflar Genel Müdürlüğünden sorulması, taviz bedeline tabi ise Vakıflar Genel Müdürlüğü davaya dahil edilerek taviz bedelinin bu idarenin hesabına aktarılması gerektiği gözetilmeden, bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmayarak, toplam bedelden vakıf şerhi nedeniyle %10 oranında indirim yapılması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru olmadığı gibi; 2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da gözönüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalı...

          Mahkemece davalının ihtar ve davaya cevap dilekçesinde 12 adet masada kusurlar bulunduğunu belirtmesi nedeniyle bedelden indirim yapılmak suretiyle sonuca ulaşılmıştır. Oysa yanlar arasındaki anlaşmaya esas olan 10.01.2008 tarihli faks ile ürünlerin imalât hatalarına karşı 3 yıl süreyle garantili olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda bilirkişi tarafından 30 adet masada kusur ve ayıplı imalâtın belirlenmesi ve bunların da henüz süresi dolmayan 3 yıl içinde giderilmesi davacının kabulünde olduğundan bilirkişice ayıplı imalât bedeli olarak saptanan 5.575,00 TL'nin davacı alacağından düşülerek davanın sonuçlandırılması gerekirken 12 adet masadaki ayıpların bedelinin alacaktan düşülerek davanın karara bağlanması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 29.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Bedelden indirim yapılamayacağına göre alacağın likit (muayyen) olduğu kabul edilerek davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir. Takip konusu alacak taraflarca kararlaştırılmış olduğundan mahkemenin inkâr tazminatı isteminin reddine dair kararı isabetsizdir. Bu nedenle bozulması gerekir ise de, düşülen bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUKM’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hüküm fıkrasının 3. bendinin tamamen çıkartılmasına, yerine “asıl alacak tutarı 1.300,00 YTL’nin %40'ı oranında icra inkar tazminat tutarı 520,00 YTL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” rakam ve kelime dizisinin yazılmasına ve hükmün değişik bu şekliyle DÜZELTİRELEK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 16.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Ancak; 1-Dava konusu taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/1-g maddesi uyarınca arsa olarak yapılan karşılaştırma sonucu tespit edilen değere hükmedilmesi gerekirken, belirlenen bedelden taşınmazın imar planında heyelan ve taş düşmesi nedeniyle önlem alınacak arkeolojik sakıncalı alanda olduğu gerekçesiyle indirim yaparak değer biçen bilirkişi kurulu raporu hükme esas alınmak suretiyle aza hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, 2-7139 sayılı Kanunla değişik Kamulaştırma Kanununun 10/8 fıkrası gereğince, bozma sonrası bankaya hak sahibi adına yatırılacak bedelde artış olması halinde bu kısım için; 7139 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik hükümlerine göre işlem yapılması gerektiğinden, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davalılardan ... kayyımı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Ancak; 1-Bilirkişi kurulunca tespit edilen bedele göre karar verilmesi gerekirken, yolların yapılması suretiyle dava konusu taşınmaza hizmet götürüldüğünden bahisle bu bedelden indirim yapılmak suretiyle aza hükmedilmesi, 2-Hükmedilen bedele dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir karar verilmemesi, 3-Kabule göre de; davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde ödeyenlere iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, temyiz eden davalı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 900,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 05.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme istemleri yerinde görülmemiştir. 2)Davacı vekili dava dilekçesinde; programlar için ödenen 65.962,00 TL'nin davalı şirketten alınarak müvekkiline verilmesini, bu istemin mümkün olmaması durumunda davalı şirkete ödenen bedelden indirim yapılarak fazla ödenenin davalıdan alınarak müvekkile şirkete verilmesine ve ayrıca davalının yapmış olduğu ayıplı program düzeltilerek aktif hale getirilmemesi nedeniyle dava dışı şirketten ödenen KDV dahil 25.025,00 TL'nin davalı şirketten alınarak müvekkili şirkete ödenmesini istemiştir. Yine dava açılırken davacı tarafça 90.987,00 TL üzerinden harç yatırılmıştır....

                    Bu haliyle mahkemece 110 adet katalog dışında teslimat yapıldığı hususunda ispat külfeti davacıya yükletilerek kaç adet kataloğun teslim olunduğu saptanıp ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda da şahitlerin ifadesi değerlendirilerek ve ayıplı katalog varsa bedelden indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 25.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu