Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar 6311 No’lu parselin paydaşlarından ..., ... ve ... tarafından davalılara 24.4.2009 tarihinde toplam 90.000 TL bedelle satılmıştır.. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek gerçek satış bedelinin 30.000 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 27/09/2013 NUMARASI : 2012/80-2013/215 Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsiline ilişkin olarak açılan ve tarafların bedelde uzlaşması üzerine sulh anlaşması uyarınca davanın kabulüne dair verilen ve kesinleşen hükmün, fen bilirkişi raporunun infaza elverişli olmaması nedeniyle hükmün bu yönden tavzihi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: tavzih talebinin reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı idare vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Talep, kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin tahsiline ilişkin olarak açılan ve tarafların bedelde uzlaşması üzerine sulh anlaşması uyarınca davanın kabulüne dair verilen ve kesinleşen hükmün, fen bilirkişi raporunun infaza elverişli olmaması nedeniyle hükmün bu yönden...
76.000,00 TL üzerinden mahkemece re'sen yapılacak inceleme neticesinde yaklaşık 15.000,00 TL tutarındaki ayıp oranında bedelde indirim tutarının noter satış işleminin gerçekleştirildiği 21/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 19/04/2022 tarihli duruşmada talebini 15.200,00 TL olarak ıslah etmiştir....
O halde mahkemece, aracın km.sinin değiştirilip değiştirilmediğinin tespiti, gizli ayıp nedeni ile davacının talep edebileceği bedelde indirim miktarının belirlenmesi ve ayrıca davacının talep ettiği masrafların araçta tespit edilen gizli ayıptan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, masrfaların neler olduğu ve rayice uygun olup olmadığının tespitini içeren mahkeme, taraf ve kanun yolu denetimine açık bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Davacının önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Davacının satış sözleşmesinin tarafı olmaması sebebi ile bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlaması mümkündür. Ancak yüksek mahkemenin konu hakkındaki yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır....
Somut olayda ise davacı tarafından ayıp oranında bedelde indirim hakkının kullanılabilmesi için yasal koşulların mevcut olmadığı zira dava tarihi itibariyle aracın oranımının tamamlanmış olduğu ve garanti kapsamında onarımın gerçekleşmesi nedeniyle onarım bedelinin davalı satıcı/sağlayıcı tarafından temin edildiğinin kabul edilmesinin gerektiği, zira kanundaki ifadesi ile de ''bedelde indirim'' seçimlik hakkının muadili olan ''ücretsiz onarım'' hakkının kullanılmış olduğu, mahkememizce tevdii ile denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre de bu hususun teknik olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır. 6502 Sayılı Kanunun 11 inci maddesinde ''Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.'' hükmü düzenlenmiş olmakla davacıya talebi 6100 sayılı HMK 31 inci maddesine göre açıklattırılmış ancak açıkca tazminat talebi olmadan açılan ve bu doğrultuda ıslah beyanı da olmayan...
Davacı vekili, müvekkilinin Samsun ili, İlkadım ilçesi 161 parsel sayılı taşınmazın ½ payla maliki olduğunu, davalının dava konusu taşınmazda payı yok iken 14.07.2017 tarihli senetle ½ oranında pay satın aldığını, resmi senette gösterilen 70.000,00TL’lik satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkacak bedel karşılığında önalım hakkı nedeniyle davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bedelde muvazaa olmadığını, ödediği bedelin masraflarla birlikte depo edilmesi halinde davaya diyeceklerinin olmadığını, reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile 161 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı ½ payın tapu kaydının iptali ile önalım hakkı nedeniyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, depo edilen 44.460TL önalım bedelinin karar kesinleştiğinde davalı ...'...
Keşif ile belirlenen bedel tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır. Davacı tanıklarının davalı ile pay satanlar arasındaki ilişkiye dair herhangi bir bilgileri olmaması nedeniyle bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, önalım bedeli tapudaki satış bedeliyle harç ve masrafların toplamından ibarettir. Mahkemece nasıl tespit edildiği anlaşılamayan bedel üzerinden harcın tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesi’nin 08.09.2015 tarih ve 2015/5489 Esas 2015/7913 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanabilmesi için dinlenen davacı tanıklarının akitte taraf olmayan, satış bedelinin ödenmesi sırasında tarafların yanında olan, görgüye dayanan bilgileri bulunan kişiler olması gereklidir. Somut olayımızda muvazaa iddiasının kanıtlandığına dair beyanına dayanılan tanık Hüseyin Gözüyanık ve Remzi Vural'ın dava konusu taşınmazın satış bedelinin miktarının ne kadar olduğuna dair görgüye dayalı beyanları olmadığından, bu tanıkların beyanına dayanılarak muvazaa iddiasının ispat edilmiş sayılması doğru olmadığı gibi, keşif ile belirlenen bedelin de tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmayıp, davacının diğer kanıtlarını doğrulamak bakımından önem taşımaktadır, bu durumda davacı tarafın bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamamıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 17.02.2016 tarih, 2014/83 E-2016/26 K sayılı kararı ile davacının bedelde muvazaa iddiasını ispatladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1.İlk Derece Mahkemesinin (III.) bentte belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 28.05.2019 tarih, 2016/5881 E-2019/4876 K sayılı ilamı ile davacıların bedelde muvazaa iddiasında bulundukları ve bedelde muvazaa iddiasının yeteri kadar araştırılmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların bedelde muvazaa iddiasını ispat ettikleri ve davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....